Nebe Suresi’ndeki Bahçelerde Tomurcuk Memeli Kızlar Yok

İBRAHİM FAİK BAYAV Kur'an ayetlerinin eğitimli kişilerce ret edildiği devredeydik. Ret edicilerden en dikkat çekici kişi, Özdemir İnce idi. İnce, önceleri, Kur'an ayetlerine yanlış anlam verildiği uyarısını yaptı. Dikkate alınmayınca 15'nci Yüzyılda yaşamış Molla Fenari lakaplı Muhammed Bin Hamza'nın Nebe Suresi'nin 33'ncü ayet mealini dikkate verdi. Kültür Bakanlığınca basılan 'Kur'an tercümesi' kitabındaki Molla Fenari'nin meali şöyleymiş: Bayık sakınıcılarundur zafar bulmak; bostanlar dakı üzümler, dakı emceği saklanmış avratlar yaşdaşlar, dakı kadah tolu." (Hürriyet 06 Mayıs 2009) Zamanımızın hocaları, Nebe 31-33 ayetlerine, buna benzer anlamda meal yapmışlar-yapıyorlar. Özdemir İnce'nin ve Kur'an reddiyecilerinin olduğu zaman, bereket versin ilim ehli zatların ortaya çıkmaya başladığı zamandı. Bu zatlar Kur'an reddiyecilerine cevap vermeye çalışıyorlar lakin, hocaların yanlış anlam verdikleri ayetin asıl anlamını belirtemiyorlardı. Mesela, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültyesi Öğretim Üyesi Dr. Ömer Türker, Özdemir İnce'nin, Nebe Suresi'nin 33'ncü ayet mealini yanlış anladığını belirtti. Doğru anlamı neydi, cevap vermedi. O sıralar, Kur'an ayetlerine yapılan anlamsız meallere kafamı takmıştım. Doktor Ömer Türker'in İyibilgi internet sitesindeki Özdemir İnce'yle ilgi açıklamalarına yorum yaptım. Nebe Suresi'nin 33'ncü ayetinin hocaların meallerindeki anlamı içermediğini, anlamın üzüm asmasıyla ilgili olabileceğini belirttim. O gün o kadar diyebilmiştim. Bkz: http://www.iyibilgi.com/haber.php?haber_id=119728 Şimdi Nebe Suresi'nin 31-34 ayetlerinin anlamını bulmak için sözcüklerini irdeleyelim. Nebe 31: ''İnne li'l-muttakııne mefâzen'' Bu ayette iki isim var: 'Muttaki' vasfı verilenler ve muttaki vasfı verilenlerin bulunduğu yer. Muttakiler, bir şeyi ıslah edenler, onaranlar, düzene koyan kişiler demektir. Ya da, bir şeyin bozulmasına fırsat vermeyen, gözeten ve kollayan kişiler demektir. Muttakiler, bozulma getirecek davranışlardan sakınan kişiler demektir de aynı zamanda. Lakin son iki anlam, ayetin verdiği mesaja uygun düşmüyor. Surenin indiği zamanı düşünürsek, bu ayet ile, bozuk yaşam şartlarının devam ettiği Mekke'de, onarma ve düzeltme teşviğinin yapıldığı anlaşılmış olur. Mefaz, onarma ve düzeltme işleminin yapılacağı alandır. İşlenmemiş topraklar, oluşturulacak sistem ile işlenecek, tarıma uygun duruma getirilecektir. Nebe 32: ''Hadâika ve anâben'' Bu ayette de iki isim var: Bahçeler anlamındaki 'hadaik'; ve bahçelerin içindeki üzüm demek olan 'anab'. Bahçeler, belirlenmiş alanlarda, işi bilenlerin çabasıyla oluşacaktır. Meyve ağaçları bahçelerin vazgeçilmez unsurlarıdır. Meyva ağaçları içinde en elverişli olanın, üzüm asmaları olacağı 'anab' kelimesiyle belirtilmektedir. Nebe 33: ''Ve kevâıbe etrâben'' Bu ayette iki sıfat var: Tomurcuklanmış/tomurcuk demek olan çoğul 'kevaıb sözcüğü; ve yaşıt veya denk anlamında olan çoğul 'etrab' sözcüğü. Muttaki kişilere ait güzelliklerdir bunlar. İnsanlar 'muttaki' vasfına nasıl erişiyorlar? a) Mefaz denen yerde, -kadın veya erkek- çalışarak bahçeleri oluşturuyorlar... b) Bahçelerde yetiştirilecek en uygun ürün üzüm asmalarıdır. Toprağı hazırlıyorlar... c) Üzümlerin asılacağı asmalar, zamanı geldiğinde, tomurcuklanıyor... Tomurcuklar gözleri ışıldatan gü.. Bu tomurcuklar 'meme' adıyla belirtilebiliyor. c) Gün geçtikçe gelişiyor tomurcuklar, salkım salkım oluyorlar... d) Taneler veya taneleri oluşturan salkımlar, biçimsizlik göstermiyorlar; gönülleri mutlu edecek şekilde aynı güzellikte, aynı denklikte asmalardan sarkıyorlar. Nebe 34: ''Ve kâsen dihâkan'' Kase; bildiğimiz kase, bardak, kupa benzeri nesnelerdir. Dihak, bu nesnelerin doldurulacağına ve insanlara sunulacağına işaret ediyor. Doldurulan ve sunulan şey, bahçelerde yetiştirilen üzümlerin, sıkılmasıyla oluşturulan içeceklerdir. Üzüm suyu ilk akla gelendir.
Benzer Videolar