Çay ve ince belli bardak şehvet uyandırıyor!..

AYÇA ÖZTORUN Sevgili okurlarım; hemen hemen her gün, gazetelerde din adamıyım diyen herkes günahın ve sevabın tanımını esef duyulacak açıklamalarla yapıyorlar. Bu yobazlar aklımızı mı yoksa sinirlerimizin sınırını mı zorlamak istiyorlar bilemiyorum. Ama şu bir gerçek, yazan çizen insanlar için tam bir mizah konusu olmaya devam ediyorlar. Bu gerikafalıların söylediği her şey ilerde tarihe kara mizah hikâyeleri olarak geçecek... HER ŞEY ÇAYIN BAŞININ ALTINDAN ÇIKTI HAKİM BEY! Geçen gün din adamıyım diyen bir şahıs, kız çocukları ve şehvet konusunda gazetede korkunç açıklamalarda bulunmuştu. Bu yobaz zihniyet hızını alamayıp; “çay şehvet uyandırıyor, ince belli bardakta çay içenler direk cehennemlik” deme şuursuzluğunda da bulundu. Hadi böyle saçma ve iğrenç bir açıklama yapan yobazın aklı olsa dahi fikri olmayan bir cahil olduğunu biliyoruz da, bu söylemi onaylayan yandaş gazeteleri anlayamadık. Bu tür garip bir söyleme gülsek dahi, kız çocukları için yapılan açıklamaların suç olduğunu bildiğimiz halde tepkisiz kalmanın vebalinin ve kız çocuklarımızı korumak adına vicdani sorumluluğun daha büyük olduğunun farkında mıyız? Sizlere dönem dönem yazdığım köşe yazımda bu konuyla ilgili kısa bir şiir ve hikâyemi armağan ediyorum. Herkese keyifli okumalar... YOBAZ Dört helalmiş kitapta, Bacılar bekler sırada, Üç kulfu bir elham Yobaz bekler yatakta. Ya ondadır ya şunda yobaz bekler zifafta... Hırsız yobaz atakta bacılarla yatakta. Şeref makamı kutsaldır Kurban ol o makama Yobaz softa şaşırma Hiç fırsatı kaçırma Terfi et be yobazım Kerhane makamına... Ayça Öztorun. #öztorundüşevisunar GÜNAHKÂR İBRİK Adam gece ofisine geldi. Dört eşi olmasına rağmen dönem dönem halvetleştiği sevgilisi Okşan’la buluşacaktı. Okşan gelmeden kendine çeki düzen verdi. Cebinden çıkardığı misvakla atın dişleri kadar güçlü ve iri dişlerini özenle temizledi. Dişini temizledikten sonra sırıtarak aynaya baktı; “Hacının dişi, uzvumun başı” diyerek, güldü. Adam, donunu da çıkarıp slip don giydi. Aktardan aldığı döndür marka hacı yağını her uzvuna sürdü. Vestiyerde asılı ceketine doğru yürüdü. Ceketin cebini karıştırdı. Cebinde aradığı şeyi bulamayınca panikle; “Viagram... viyagram... Ha sübhanallaaaah! unuttum mu yoksa?” diyerek her yanı aradı. “Yok, yok, yok” diye telaşla söylendi. Viegrasız, Okşan’ından nasiplenemezdi. Ne olacaktı şimdi? “Rezil, rezil, rezil olurum.” diyerek, Nuhun gemisi marka telefonuna sarıldı ve sevgilisi Okşan’ı aradı. “Selamın aleyküm güzeller güzelim, yarın buluşsak olur mu?” dedi. Okşan telefonun diğer ucunda cilveli bir sesle; “Hayırdır hacım?” diye sordu.Adam;“dördüncü hatun zuhul etti... Allah indinde erkeğine zuhul eden cehennemlik desemde sürekli virt eylemekte. Sanırsam benden şüphe duyuyor. İlişkimizi bir öğrense, Allah muhafaza her yanda gıybetimi yapar. Bu sıralar bana karşı gelerek büyük günah işliyor. Ceza vermezsem öte dünyada hesabını benden sorarlar. Kuran’ın buyurduğu ayetteki gibi onun kaba yerlerine vurmazsam akıllanmaz bu kadın. Ne olur yarın buluşalım Sultanım.” diye yalanı sıraladı. Okşan; “erkeğime karşı gelmek olmaz hacım, tamam yarın buluşalım.” dedi ve telefonu kapattı. Adam rahatlamıştı. derin bir nefes aldı. “Ah salak kafam, viagrayı unutmamın cezası bu. Gece gece onca yolu boşuna çektim. En iyisi bir çay demleyim de içim ısınsın.” diyerek, altın varaklı ofisinin mutfağına geçti. Ocağa çaydanlığı koydu ve çayı demledi. Bir süre sonra çayı ince belli bardağa doldurdu. Bardağı görünce kadın beline benzetti. Vücudu titredi. İnce belli bardağı şehvetle kavradı, dudaklarına yavaşça getirdi. Öpüşme konusunda uzmandı. Zamanında köydeki ilk aşkı eşekten, çok alt dudak almışlığı vardı. İnce belli bardak, adamın dudağı ile buluştu. Çaydan bir yudum aldı. İçi bir hoş oldu. Çayın tadı adamın damağından uzvuna kadar şehvet uyandırdı. “Oh” dedi. Her yudumda ohluyor, gıdıklanır gibi kahkaha atıyordu. Uzun bir süre ofisin tavanına baktı. “Ey Allahım ey! Viagramı bana unutturan kocaman Allahım, yarattığın ve benim de gördüğüm, tattığım her şeye afrodizyak yükleyen Allahım, sen nelere kadirsin! Günah bende mi şimdi? Günah, senin sunduğun orospu çayda” diyerek çaydan bir yudum daha aldı ve koltuğa uzandı. Ara holün karşısındaki mutfağa ve ocağa gözü ilişti. Bir demlik çay kısık ateşte kaynamaya devam ederken, gözü çaydanlığın iri ağızlı, oldukça uzun ibriğine takıldı. İbrik ona kaba yerini hatırlattı. Sinsi sinsi güldü... “Bir kereden bir şey olmaz, İbadette gizlidir kabahatte” diyerek, koltuktan doğrulup pencereye yaklaştı ve perdeleri sıkı sıkı kapattı. Şeytan ermiş muradına biz çıkalım kerevetine... VE İBRİKLE FİN... THE END... SON... Ayça ÖZTORUN
Benzer Videolar