Yaratılışta Zerre Nerede?.. Nasıl?.. 

İBRAHİM FAİK BAYAV Kur'an-ı Kerim, insanın zihnini yerde ve gökte görülen her şeyin yaratanına yönlendirirken, 'insan' denen varlığın yaratılışına da dikkat çekiyor. ''İnsan, onu önceden ve hiç bir şey değilken yarattığımızı -hatırlamaz mı- düşünmez mi?'' (Meryem Suresi: 67) Ayetteki ze-ke-re fiili meallerin çoğunda 'düşünme' anlamında verilmiş. Birkaç mealde 'hatırlama' anlamında. Hatırlama ile düşünme aynı anlamda değildir. Duyulan veya okunan şey ezber edilirse bir zaman sonra konu edilir hatırlanır. Ama düşünme öyle değil. Düşünme sözcüğü, konunun mahiyetini derinlemesine araştırmayı ve hikmete ulaşmayı içerir. ''İnsan hiç bir şey değildi, var oldu'' Ayetteki 'evelâyezkürü' kelimesine verilen anlam 'hatırlama' şeklinde olursa, hitap edilen insanın yaratılma hakkında daha önce bilgi edinmiş olduğu anlaşılır. Ve denmiş olur ki; Yaratılma özelliğine ters davranılmasın. 'Evelâyezkürü' kelimesine verilen anlam 'düşünme' şeklinde olursa, hitap edilen insandan, edindiği bilgi kadar yaratılmanın nasıl olduğu, nerede olduğu ve vasfınını nasıl kazandığı hakkında incelemesi istenmiş olur. Ayyette diyor ki; ''Baksın insan neden yaratıldı'' (Tarık: 5). Hitaba muhatap olan insan, bakmıştır ve görmüştür: Penisten rahme şehvetle atılan mayidir o (Tarık: 6). Ama o mayinin, sadece erkekten çıkan değil, dişiden de çıkan mayiyle karışıp nutfe olduğunu fark etmiştir. (İnsan: 2) Nutfenin embriyoya dönüşmesi, et olması, etin içinde iskeletin inşa edilmesi o zamanda fark ediliyor olsa da bugün bizzat görülüp kayda alınıyor. (Müminun: 12, 13, 14) '' Burada insan sorar: İnsanın dışındaki bütün hayvanların yaratılışı erkek ve dişi mayisinin karıştığı nutfeden değil mi? Memeli hayvanlar aynı safhalarla inşa edilmiyor mu? Öyledir. Tüm memeli hayvanlara dikkat edilirse, onların da, aynen insandaki gibi erkek spermi ile dişi yumurtasının birleştiği nutfeden yaratıldığı görülmüş olur. ''Düşünmeli'' hitabına muhatap olan insan şunu sorar: Nutfe olan erkek ve dişi mayilerinin kaynağı neresidir? Ayetle gelen ''O, onu (insanı) yaratmaya tînden başladı'' (Secde:7) cevabı, insanı daha da düşünmeye sevk edecektir. Çünkü, insanın yaratılmaya başlangıcı 'tin' (toprak) ise, benzer prosedüre uyan -yılandan, fareden, kediden, ayıya, gorile, file kadar- tüm canlıların başlangıç maddesinin de toprak olması gerekir. Peki nasıl olmuştur? Tefsir çalışması yapan müslüman alimlerin, insanı konu eden ayetlerden ''Nereden geldik, nereye gideceğiz?'' sorusunu sorup buna cevap verdiklerini biliyoruz. Ama alimlerimizden ''ilk insan nasıl oldu, ne şekilde oldu'' sorusunu sorup sormadığından haberdar olamıyoruz. Kur'an'ın, insanın alaktan, nutfeden, tinden, salsalden yaratıldığı şeklinde kısa ama mutlaka açıklanması gereken bilgiler,müslüman alimleri insanın yaratılışının başlangıcını araştırmaya itmiyor. Müslüman toplumda ya da ülkede, tefekkür becerisi oluşmazsa, o müslüman toplumda veya ülkede 'bilim' denen şey oluşmayacaktır. İlim zaten, nakle itibar edildiği için, ezberdir. İnsan, Kur'an'daki ''İnsan, onu önceden ve hiç bir şey değilken yarattığımızı düşünmez mi?'' uyarısıyla düşünmeye başlayacaksa, fizikten, kimyadan, biyolojiden nasiplenmiş olması gerekiyor. Bedenleri kemik, et ve kan olan yaratılmış canlıları gözlemlemeye meraklanmış olması gerekiyor. Kur'an'daki uyarıyı almadan düşünme yetisi kazanmış kimseler vardır insanlar arasında. Madem ki insana 'düşünme' emredilmiştir, düşünen herhangi bir insandan doğru veya yanlış teori ortaya çıkacaktır. Yüz elli yıl önce insanın yaratılışıyla ilgili bir teori ortaya çıktığında Müslüman ülkelerdeki dehşetli itiraz, Kur'an hükmünden değildir. İtirazda haklılık payı, yaratılanlar zikredilirken Yaratan'dan (Halık'tan) hiç bahsedilmemiş olmasınadır. Ayette, ''İnsanı ahsen-i takvîm'de yarattık'' diyor. (Tîn: 4) Ahsen-i takvim nedir? Müslüman alimler ezber ortamından çıkıp düşünme (zikr) ortamına girdiklerinde, itiraz ettikleri teorinin oluşup oluşmayacağını fark edebilirler.
Benzer Videolar