Şiirler Ölüme Çağırıyor !

MEKİN ŞAHİN
Şiirler Ölüme Çağırıyor !
Türkü yankılandı sarp kayalar arasında. Özlem vardı türküde. Sılaya özlem, sevgiliye özlem, umuda özlem vardı. Dudak kıpır , kıpır ederken göz yaşı yüreğin özleminde söndü gitti. Yankılanan türkü ; yankıladıkça dağ yamaçlarına taşıdı batıyı, doğuyu, kuzeyi, güneyi... Yaş on dokuzu biraz geçti. O güne kadar sürekli çalıştı. Yaşamadan çocukluğu, götürürken ekmeği evine, özlemine türküyle kavuşmayı öğrendi. Yüreği yanık, sesi yanık, yaşamı yanıktı. Elinde silahı yanık ,yanık dağlara söylüyor türküleri bugün. Dün aileyi korudu, bugünse vatanı. Türküleri yaşarsa, özlemiyle o da yaşayacak. Onun vatanı savaşla kuruldu. Onun vatanı devrimle kuruldu. Onun vatanı Emperyalizme inat kuruldu. Onun vatanı , hainlere, işbirlikçiye ve ihanete rağmen kuruldu. Onun vatanında Anadolu’da yaşayan her rengin, her dilin, her inancın ; kadınının, erkeğinin, gencinin, yaşlısının emeği var. Vatan hepsinin. Birinin, diğerine üstünlüğü üzerine kurulmadı vatan. Ne yazık ki ,dün vatanı kuran dedeleri gibi dağlara düştü yolları yeniden. Rahat verilmedi. İçte ve dıştaki özgülük ve bağımsızlık düşmanları didik ,didik etti. Onları vatanlarında ayırmak için birbirine düşman yapılıyor. Cumhuriyete düşman yaratıldı. Senin kimliğin bu senin İnancının hukuk sistemi bu dendi. Ayırmak için yolları ; dolaylı dolaysız zor kullanıldı. Gün geldi ekonomiye, gün geldi sosyal statüye, gün geldi kuranın gerçeklerine tuzak kuruldu. Onun vatanında kaos var bugün. O özlemlerini kaosta yaşatmak için türkü söylüyor. Yanık sesi ,namludan çıkan mermi sesine karışarak. Anadolu dağlarına, şiirlerle onu ölüme çağıranlar ; onun vatanının hukukunda gedik açmaya çabalıyor. Vatanın kuruluşunu yadırgayanlar, kanı dökülen gencin gencecik vücudu gömülürken toprağa; gencin umudunu taşıyan Türkülerine kulakları tıkıyorlar. Anaların göz yaşları kurudu. Bir ciğeri yanan ana, hıçkıra hıçkıra, boğazında düğümlenen sözleriyle diyor ki ’’Bir ülke iç yada dış savaş içinde olabilir. Bir ülkede sorunlar olabilir. Ama bu ülkeyi yönetenler sorun ve kaos yaratamaz. Yaratmaya hakkı yoktur. Ülkeyi yönetenin görevi yaratılan kaosu bitirmek, sorun olan her şeye çözüm bulmaktır.'' Gururla toprağa gömdüğü evladı üzerinden, şiirlerle ölüme çağrıya son verilsin istiyor. 19 yaşında elinde silah dağlarda olgunlaşan genç eve döndüğünde, babasıyla toprağı işleyerek ülkesinin ve kendisinin geleceğini sahiplenmek istiyor. O genç , bağımsız ve güçlü olmanın üretimdeki genişlikten ve birbirini tamamlayan nitelikte olmasından geçtiğini biliyor. O genç, Ne emperyalizme ,ne hain işbirlikçilere ne de tarikatlara kul olmak istemiyor. O genç kendisinin efendisi olmak istiyor. Ama O genci dinleyen yok! Cumhuriyeti parça parça yok etmekte ısrar sürüyor. O gençler elinde silahıyla özleminin Türküsünü söylüyor. Yanık sesiyle, yanık dağlarda, yanarak sazın telinde yankılanarak. Hepimiz kardeşiz ! O genç ölüme çağrılı. Şiirle ölüme çağrılı. O genci dinleyen yok ! Türkülerini susturma emperyalizme hizmet edenlerin sofrasında. O genç ölüme gidiyor! Karanlıklar sultanının, dudaklarından dökülen şiirle. Ama buna isyan eden ne bir ses, ne de haykırış var. Her şey, her kes sus pus. Yavaş yavaş o gencin vatanını kaplayan kara sel ; O genci şiirle ölüme çağırıyor, O genci ve vatanını yok etmek için. Siz hala körlüğümü oynuyorsunuz. Yazık! Çok yazık! Siz ne yaparsanız yapın. Biz o gence ve ülkemize sahip çıkmaya ve onların dillerinden dökülen Türkülerine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Biliriz ki uğrunda ölen varsa toprak vatandır! Biliriz ki vatan ve halkı uğruna ölene sahip çıkılırsa, o mücadele kutsaldır. Ve onların Türküleri Anadolu da yankılanmaya devam edecektir! Şiirler ölüme çağırıyor o, bu bir de tanrıya çağrı. Anasının kuzusu uzanmış toprağa elveda demeden, kil toprakla yapıştırılan taş duvarlı evde ki anasına ve babasına. Ve çığlık atıyoruz; anıların mücadelemizde yaşatılacak!
Benzer Videolar