Mükemmeliyetçi yaklaşımdan çocuklar nasıl etkilenirler
Mükemmeliyetçi yaklaşımdan çocuklar nasıl etkilenirler?
Çocuklar becerileri geliştikçe kendi ihtiyaçlarını kendileri karşılama çabasına girerler. Örneğin; bir yaş civarındaki çocuk eline çatal, kaşık almak ve onları fonksiyonel olarak kullanmak arzusundadır.
Başlangıçta bu bir oyun gibi olsa da aslında çocuğun çatal-kaşıkla yemek yeme becerisinin gelişmesi için bu dönemde eline çatal-kaşık vermek çok önemlidir. Oysa mükemmeliyetçi ailelerde çocuk henüz çatalı mükemmel kullanamadığı için ve yemek yerken üstüne dökme olasılığı olduğu için çocuğa izin verilmez ve elinden çatalı alınarak çocuğun beslenmesi anne-baba tarafından sağlanır.
Çocuk evdeki bir çok eşya ve aletin kullanımıyla ilgilenir, her şeyi denemek, keşfetmek ister. Oysa iyi yapamadığı veya henüz erken olduğu gerekçesiyle engellenen çocuk “sen yapamazsın”, “yeterince iyi yapamazsın” ya da “yeterince iyi değilsin” mesajını almaktadır. Bu şekilde büyütülen bir çocuk, doğuştan getirmiş olduğu halde bir çok becerisini geliştirme fırsatı bulamaz. Bir süre sonra da “ben iyi yapamıyorum”, “ben beceremem” algısı gelişmeye başlar. Çok basit aktivitelerde bile performans kaygısı yaşamaya başlar. Hatta daha önce deneyip başardığından emin olmadığı yeni aktiviteleri denemek konusunda isteksiz olmaya başlar. Çünkü denemek ve sonunda başarısız olmak kaygısı ağır basmaktadır.
Anne-babaların hataya izin vermeyen, hep mükemmeli bekleyen tutumları çocuklar üzerinde ciddi bir kaygı yaratmaktadır. Çocuklar yanlış yapma kaygısıyla bir çok şeyi denemekten çekinmekte bu da uyum sorunlarına neden olabilmektedir. Ayrıca benlik algısının gelişiminde de anne babadan alınan geri-bildirimlerin önemi büyüktür. Mükemmeliyetçi tavır sanıldığının aksine çocuğu her zaman başarıya götürmemekte hatta “başarısızım”, “yeterince iyi değilim” algısının gelişmesine neden olabilmektedir. Çocuğun kendini yeterli ve başarılı hissetmesinin ön koşulu, yapabildiklerinin, iyi olduğu yanlarının, çabasının vurgulanması ve desteklenmesidir.
Ayrıca mükemmeli arayan çocuk en doğrusunu ve en iyisini de yapsa genellikle bundan tatmin olmayacaktır. Çünkü hep “daha iyi”yi hedeflemesi öğretilmiştir ve yaptığı her şey, ortaya koyduğu her ürün “hatasız” ve “mükemmel” olmalıdır. Böyle bir çocuk hiçbir zaman yaptığının yeterince iyi ve hatasız olduğundan emin olamaz. Kendisinde hata ve eksik aramaya alışmıştır ve bu nedenle de ürününden hoşnut olmayacaktır.
Böyle bir durumda dışarıdan aldığı övgüler ve destek de işe yaramayabilir. Çünkü kendisi kendi yaptığından tatmin olmadığı için yapılan olumlu eleştirileri de inandırıcı bulmayacaktır. Bunun yanı sıra özellikle de anne-babasına sürekli kendini ispat etme, kendini beğendirme çabasına girecektir. Bu çaba bir süre sonra kızgınlık yaratabilir. Anne-babaya duyulan kızgınlığın da her zaman ifade edilmesi kolay olmamaktadır. Bazen bu öfke çocuğun kendisine dönmekte, kendisine zarar verici davranışlar içine girmekte veya çevresiyle uyum sorunları yaşayabilmektedir.