İndirgenemez Kompleksliği
"Eğer birbirini takip eden çok sayıda küçük değişiklikle kompleks bir organın oluşmasının imkansız olduğu gösterilse, teorim kesinlikle yıkılmış olacaktır. Ama ben böyle bir organ bulamadım..." diyen Charles Darwin 1800'lü yıllarda yaşadığı için canlıları gerektiği kadar inceleyememişti. İyi inceleyebilmiş olsaydı evrim teorisini hiçbir zaman ortaya atmazdı.
Şu anda okuduğunuz cümleler, elinizde tuttuğunuz bu dergi ve çevremizde gördüğünüz her ürün mutlaka bir tasarımın sonucunda ortaya çıkmıştır. İşe giderken bindiğimiz araçtan, televizyonun kumandasına, içinde yaşadığımız gezegenden, canlı organizmalara kadar herşey...
"Tasarım" kısaca, az veya çok sayıdaki parçaların bir amaca yönelik olarak düzenli bir biçimde bir araya getirilmesi demektir. Bu tanımlamayı esas alarak bir otomobilin tasarım olduğunu tahmin etmekte güçlük çekmezsiniz. Çünkü ortada bir amaç vardır: İnsan ve yük taşımak. Bunu gerçekleştirmek için de araba motoru, lastikler, ve diğer mekanik aksamlar bir fabrikada planlanarak bir araya getirilmişlerdir.
Tüm canlılar için de aynı muhteşem plan söz konusudur. Örneğin zürafayı ele alalım. Bu canlı dünyadaki en verimli çalışan kalp sistemine sahiptir, kalbi -oldukça yüksek kabul edilen
350 mm Hg'lik yüksek bir basınçla kan pompalayacak kadar güçlüdür ve yaşamını korumak için 250 metre uzaklığa kadar yayılan bir koku salgılar. Sadece bu iki bilgi dahi söz konusu canlının bir tasarım ürünü olduğunu açıklamaya yetmektedir. Açıkça var olan bir tasarım ise, tüm canlıları dilediği gibi şekillendiren, tüm evrene hakim olan, üstün güç ve akıl sahibi bir Yaratıcının var olduğunu bize gösterir.
Allah'ın Kuran'da, "O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." (Haşr Suresi, 24) ayetiyle de belirttiği bu gerçek tüm canlıları sarıp kuşatmıştır. Allah'ın bu kusursuz yaratma gücünü ve sanatını daha iyi anlayabilmek için zürafanın sahip olduğu vücut sistemini daha detaylı inceleyelim:
Zürafanın kan pompalamasındaki sır Zürafa beş metreye varan boyuyla karada yaşayan en büyük hayvanlardandır. Yaşayabilmesi için kalbinden iki metre yukarıdaki beynine kan göndermesi şarttır. Bunun içinse çok güçlü bir kalbe ihtiyacı vardır. Nitekim zürafanın kalbi 350 mm Hg. 'lik bir basınçla kan pompalayacak kadar güçlüdür.
Normalde bir insanı öldürebilecek kadar güçlü olan bu sistem, özel bir haznenin içinde bulunur. Hazne, basıncın bu ölümcül etkisini kaldırabilmek için küçük damarlarla kuşatılmıştır. Baştan kalbe kadar giden bölümde; yukarı çıkan ve aşağı inen damarların oluşturduğu bir U sistemi bulunur. Ters yönde akan kan damarları toplam basıncı sıfırlar, böylece hayvan ani kanamalara neden olacak iç basınçtan kurtulmuş olur.
Antibiyotik üreten Zürafalar
Zürafaların derilerinde bakteri ve kenelere karşı çok etkili bir savunma sistemiyle karşılaştılar.
California, Humboldt Üniversitesi biyologlarından Willliam Wood, kokuları çok uzaklardan bile algılanabilen Giraffa camelopardalis reticulata türüne ait zürafaları inceledi. Bu koku o kadar güçlü ki zürafadan 250 metre uzakta olan bir insana ulaşabiliyor. Wood, böylesine güçlü bir kokunun zürafalara bir faydası olup olmadığını merak etti. Çalışmasında, kokunun zürafada nasıl oluştuğundan çok, kokunun özellikleri üzerinde odaklandı.
Zürafanın boyun ve ense kısmından kıl örnekleri alan Wood, kokulara neden olan kimyasalları araştırdı. Yaptığı incelemeler sonucunda zürafaların derisinde her biri koku yayan tam 11 farklı kimyasal bulunduğunu belirledi.
Zürafanın derisinde bulunan güvenlik kalkanı sayesinde, bakteriler, mantarlar ve hatta keneler hayvanın derisinden uzak duruyor. Üstelik bu kimyasallar birbiriyle karışınca, tek başlarına olduklarından daha etkili oluyorlar.
Bu kokulu savunma sistemini kendi başına üretebilmesi için zürafanın, öncelikle düşmanı olan bakteri ve mikropları tanıyor olması gerekir. Bu yüzden zürafa da bakteri ve mikropların metabolizmasının detaylarını bilmeli, onların solunum veya sindirim sistemine hangi kimyasalları sokarak onları etkisiz hale getirebileceğini belirlemelidir. Gerekli kimyasalların hangi özellikte bileşikler olduğunu, bunlar için hangi elementlerden ne kadar gerektiğini, bunları ne şekilde birbirine bağlayacağını da biliyor olmalıdır. Elbette zürafanın farkında olmadığı bu korumayı yaratan Allah'tır.
Zürafanın koku kimyasallarında bulunan indole adlı kimyasalı içeren bir ilaçtır. Bu ilaç uzman kimyagerlerin uzun deneyleri sonucunda üretilmiştir. Belli bir amaca yöneliktir ve etkisi kanıtlanmıştır. Bilinçli olarak üretildiğine şüphe yoktur. Zürafanın derisindeki kimyasalların tesadüfen oluştuğunu iddia etmek, bu ilacın da yağmur, rüzgar gibi doğa olaylarıyla tesadüfen oluşabileceğini kabullenmek anlamına gelir ki, hiç kimse bu iddiayı savunmaz.
Zürafanın bakteri ve mikroplara karşı korunmasını var eden güç, hem zürafayı hem de bakteriyi yaratmış olmalıdır. Allah, tüm canlıları yoktan var etmiş ve onları bir örnek edinmeksizin yaratmıştır. Şüphesiz böyle mükemmel bir yaratılışın bir amacı vardır. Allah, yarattığı canlılarda bizim düşünmemiz için ayetler bulunduğunu bir Kuran ayetinde şöyle haber vermektedir: "Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeylerle denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır." (Bakara Suresi, 164)