Tekstil sektörüne bakış; gelişmeler, eğilimler ve hedefler
Tekstil ve Hazır Giyim/Konfeksiyon sanayii, sağladığı istihdam imkanı, üretim sürecinde yarattığı
katma değer ve uluslararası ticaretteki ağırlığı nedeniyle ekonomik kalkınma sürecinde önemli rol
oynayan bir sanayii dalı olagelmiştir. Gelişmiş ülkelerin 18. yüzyılda gerçekleştirdikleri sanayileşme
sürecine damgasını vuran tekstil ve daha sonra hazır giyim sanayi, günümüzde de gelişmekte olan
ülkelerin kalkınmalarında benzer bir rol oynamaktadır. Tekstil, gelişmiş pazar ekonomilerinde yaratılan
katma değer sıralamalarında da, -bu ülkelerin yüksek teknoloji sektörlerinin ağırlığına rağmen-, ilk
sıralarda yer almaktadır.
Tekstil ve hazır giyim ticareti, uluslararası ticaretteki global kısıtlamalara rağmen, üretimin önünde
gelişmektedir. Dünya tekstil üretimi 1980-1999 döneminde %15 kadar artarken, ticareti %150’nin
üzerinde artmıştır. 2005 ve sonrasında DTÖ (World Trade Organization) düzenlemelerinin hayata
geçmesiyle, dünya tekstil ticaretinin daha da artacağı kesindir. Bloklar içi (AB, NAFTA, Uzakdoğu)
tercihli ticaret giderek daha fazla ağırlık kazanmakta; bu da bloklar arası ticaret ve özellikle bloklar
dışında kalan ekonomiler için yeni ve büyük boyutlu bir rekabet engeli yaratmaktadır.
Diğer bir önemli husus, işgücü maliyetlerinin düşük olduğu gelişmekte olan ülkelerin, tekstil ve hazır
giyim üretim ve ticaretindeki paylarını, gelişmiş ülkelere kıyasla giderek artırmalarıdır. 1980-2000 yılları
arasında tekstil üretimi Asya kıtasında yaklaşık %100, Amerika kıtasında %75 kadar artmış;
Avrupa’da ise %33 kadar gerilemiştir. 1980’de tekstil üretiminin yaklaşık yarısını gerçekleştiren
Avrupa’nın payı bugün %30 dolaylarına düşmüş; aynı dönemde Asya ülkelerinin payı ise %25’ten
%35-40 dolaylarına yükselmiştir. Amerika kıtası, dünya tekstil üretimindeki payını son çeyrek yüzyılda
%20’lerden %25-30 dolaylarına yükseltmeyi başarmıştır. Önümüzdeki yıllarda Çin dahil Asya
ülkelerinin paylarının, diğer bölgeler aleyhine artmaya devam edeceği beklenmektedir.
Elyaf üretimi
Bugün 55 milyon ton dolaylarında olan yıllık global elyaf (ve filament iplik) tüketiminin 2023 yılında 100
milyon tona erişmesi, ilk madde (hammadde) üretiminin ¾ kadarının Asya’da gerçekleştirilmesi ve bu
hammaddenin yaklaşık yarısının gene Asya ülkelerinde işlenmesi beklenmektedir.
1950’li yıllarda dünyada tüketilen elyafın %70’inden fazlasını tek başına pamuk oluştururken, II. Dünya
Savaşı sonrası sentetik elyaf ve iplik üretiminin artmaya başlamasıyla bu oran, 1970’li yıllarda %50’nin
biraz altına düşmüş, 1990’lı yıllarda ise %40’ın da altına inmiştir. 2003 yılında poliesterin, dünya’da en
fazla üretilen ve tüketilen lif olacağı beklenmektedir.
2/9
Başta poliester olmak üzere sentetik elyaf ve iplik üretimindeki bu hızlı artış önümüzdeki yıllarda da
devam edecek; yüzyılın ortasında dünya elyaf üretiminin %80’ini sentetik elyaf oluşturacaktır. Buna
ilaveten, önümüzdeki dönemde, son yıllarda olduğu gibi, filament iplik üretim ve tüketimi, kesikli elyafın
üretim ve tüketimine göre daha fazla artacağından, 2023 yılında dünyada tüketilecek tüm ipliklerin
yarıya yakınını filament iplikler oluşturacaktır.
Başlangıçta Batı Avrupa ülkeleri, ABD ve Japonya’nın tekelinde bulunan sentetik elyaf üretiminin şu
anda %60’a yakın kısmı, başta Çin, Tayvan, G.Kore ve Hindistan olmak üzere Güney ve Güneydoğu
Asya ülkelerinde gerçekleşmektedir. Bu eğilim önümüzdeki yıllarda da devam edecek ve 2023 yılında
100 milyon ton dolaylarına yaklaşması beklenen sentetik elyaf ve iplik üretiminin %80’ini Güney ve
Güneydoğu Asya ülkeleri gerçekleştireceklerdir.
Ancak, 2023 ve sonrasında AB, ABD ve Japonya’nın dünya sentetik elyaf üretimindeki payı miktar
olarak %10 civarına düşerken, değer olarak bununla kıyaslanamayacak kadar yüksek bir oranda
olacaktır. Çünkü, bu ülkelerin standart poliester, polipropilen gibi ucuz elyaf ve iplik üretimini terk
ederek, selülozik bazlı olanlar da dahil olmak üzere, tamamen yeni nesil yüksek performanslı, büyük
olasılıkla selülozik bazlı, özel elyaflar geliştirmeye yönelecekleri ve bunu başaracakları tahmin
edilmektedir.
Tekstil ürünleri üretiminde meydana gelen ve gelebilecek olan önemli değişiklikler açısından,
konfeksiyon dahil tüm tekstil ürün yelpazesindeki mevcut durum ve olası gelişmeler, ana hatları ile
aşağıdaki gibidir:
1. Moda-marka ürünlerinin pazar payı %5’i geçmese de, sağladıkları katma değerin yüksekliği
nedeniyle şu anda bütün tekstilcilerin rüyası olmaya devam etmektedir.
2. Modaya yönelik, parti üretimi yapılan ve sağladığı katma değer sıradan ürünlere nazaran daha
yüksek olan ürünlerin pazar payı %20 dolaylarındadır.
3. Ucuz, sıradan, seri üretilen tekstil ürünleri (commodity textiles), halen hacim olarak pazarın
yaklaşık %55-60 kadarını oluşmaktadırlar. Tekstil sektöründe mevcut kapasite fazlasının hemen
hemen tamamı bu gruba aittir. Bir diğer deyişle, bu türden ürünlerin üretimini artırmaya imkan
sağlayacak atıl kapasite, dünyanın çeşitli yerlerinde mevcuttur.
4. Tekstil pazarının geri kalan yaklaşık %20’sini teknik tekstiller oluşturmaktadır. Başlangıçta urgan,
halat, çuval, yelkenbezi, keçe gibi kısıtlı miktar ve kullanım yeri olan teknik tekstillerin kullanım
alanları, bugün, tarımdan inşaata, taşıt ve taşıma araçlarından savunma sanayiine ve sağlık
sektörüne kadar geniş bir alana yayılmaktadır. Önümüzdeki 15-20 yıl içinde teknik tekstillerin
miktar ve öneminin artması beklenmektedir. Buna ilaveten, tekstil elyaf ve malzemelerini diğer
malzemelerle, özellikle polimerlerle karıştırrarak oluşturulan komposit malzemelerin önemi büyük
ölçüde artacaktır.
5. Gelecekte, giyenlere ve kullananlara örtünme ve süslemenin ötesinde, başta sağlık, güvenlik ve
enformasyon alanlarında olmak üzere, başka hizmetler de sunabilen çok işlevli akıllı tekstil
ürünlerinin üretimi ve kullanımı sağlanacak ve gelişecektir. Uzun dönemde çok işlevli akıllı tekstil
ürünlerinin ciddi boyutlu pazar payı alacağı beklenmektedir. ArGe çalışmaları sonucu geliştirilecek
3/9
bu ürünlerin üretimi, uzun yıllar güçlü ArGe imkanlarına sahip bilgi toplumu ülkelerin tekelinde
kalacak ve dolayısıyla sağladıkları katma değer de yüksek olacaktır.
Önümüzdeki yirmi yılda bireylerin ve toplumların yaşamındaki temel itici güç, bilgi (üretme, paylaşma,
işleme) ve teknoloji (ArGe ve teknoloji geliştirme) olacaktır. Buna bilişim teknolojisinin gelişmesi ile
artan küreselleşme olgusu ve dünya ticareti eklendiğinde, tekstil sektörünü etkileyecek temel eğilimler;
• Bireysel, kurumsal, toplumsal boyutta küresel etkileşimin, işbirliklerinin ve rekabetin artacağı,
disiplinler ve sektörler arası yeni çalışma alanlarının ve ürünlerin ortaya çıkacağı;
• Global nüfus artışının yavaşlayacağı; çevre bilincinin ve evrensel değerlerinin önem kazanacağı;
demokrasinin ve yönetime katılımın, insan yaşamının süresinin ve kalitesinin (gelişmiş
toplumlarda) artacağı; farklı/alternatif düşünce ve yaşam biçimlerinin ortaya çıkacağı; boş
zamanın, çok amaçlı seyahatlerin ve klimatize ortamların artacağı;
• Üretim süreçlerinde otomasyonun artacağı, iş gücü talebinin üretimden hizmet sektörüne
kayacağı; iş ve üretim süreçlerinin küresel paylaşımının ve uzmanlaşmanın, part-time, ofis dışı,
proje bazlı çalışmaların, yaratıcı, yenilikçi ve nitelikli beyin gücü talebinin artacağı;
• Arzın talebi aşacağı, kişiye özgü üretim ve hizmet sağlanacağı, üretimin ekonomik ölçek
boyutlarının küçüleceği, erişim, dağıtım ve iletişim kanal ve ortamlarının çeşitleneceği, iş ve
yönetimde bilgi sistem ve teknolojileri kullanımının artacağı;
• İnsan, ortam, araç, alan, barınak giydirmesinde akıllı, çok amaçlı ve işlevli; kullanım kolaylığı,
estetik ve optik zenginliği olan tekstil bazlı ürünlere; bir kere giyilip atılan, geri dönüşümlü,
yıpranmayan, buruşmayan, vücut ısısını dengeleyen, hastalıkları teşhis ve tedavi edebilen,
bireysel talebe göre anında üretilen, ultra hafif, dayanıklı giysilere talebin artacağı; formal giyimin
azalacağı; genelde sentetik ve suni elyafta talebin doğal elyafa göre, gelişmekte olan ülkelerde
elyaf tüketiminin de gelişmiş ülkelere göre daha fazla artacağı yönündedir.