Orta Kulak İltihabı ve Tedavi Yöntemleri
ORTA KULAK İLTİHABI HEM ÇOCUKLARDA HEM YETİŞKİNLERDE CİDDİ SORUNLAR YARATABİLİYOR
Orta kulak iltihabı, çoğu zaman göz ardı edilen ancak hem çocuklarda hem de yetişkinlerde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir durum. Kulakta enfekte olmamış sıvı toplanmasının, genellikle basit bir rahatsızlık olarak görülse de tedavi edilmediğinde kalıcı işitme kaybı ve diğer komplikasyonlara neden olabildiğine dikkat çeken Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır İçerenköy Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Onur Ergün KozanBilgi.Net okurlarına orta kulak iltihabı hakkında önemli bilgiler aktardı.
Orta kulak iltihabı (otitis media) tek bir hastalık olarak karşımıza çıkmıyor. Kulakta enfekte olmayan sıvı toplanmasına seröz otitis media adı veriliyor. Bu duruma neden olan kısa süreli (akut) ve uzun süreli (kronik) hastalıklar bulunuyor. Kulakta enfekte sıvı-iltihap toplanması da akut süpüratif otitis media olarak isimlendiriliyor. Ayrıca orta kulağın 3 aydan uzun süren hastalıkları da kronik otitis media olarak isimlendiriliyor ve onun da farklı alt grupları bulunuyor.
Bayındır İçerenköy Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Onur Ergün
ORTA KULAKTA SIVI TOPLANMASI GENİZ ETİ ve BURUN HASTALIKLARINDAN KAYNAKLANIYOR
Hafif kulak ağrısı, işitme azlığı gibi semptomlar verebilen orta kulakta sıvı toplanması, östaki borusu ve dolaylı olarak geniz eti ve burun hastalıklarından kaynaklanıyor. Birçok çocuğun, soğuk algınlığı veya alerji durumunda geçici işitme azlığı veya kulak ağrısı yaşadığını belirten Bayındır İçerenköy Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Onur Ergün açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“Viral enfeksiyonun tetiklediği mukoid salgı artışı ve gene viral enfeksiyona bağlı geniz eti ve östaki borusu ağzındaki bağışıklık dokularının şişmesi nedeniyle orta kulak boşluğunun temizlenme fonksiyonunun bozulması, kulakta enfekte olmayan sıvı toplanmasına neden olabiliyor. Bu sıvı normalde boş olması gereken orta kulağı doldurarak sesleri baskılıyor ve işitme kaybı sebebini oluşturuyor. Muayene edildiğinde kulak zarı arkası dolu olduğu için matlaşmış görülüyor ve hava verilince normal bir zar gibi hareket etmiyor.”
SIVI TOPLANMASI GEÇMİYORSA ALERJİ, REFLÜ veya BAKTERİYEL SİNÜZİT ARAŞTIRILIYOR
Normalde altta yatan sebep düzeldikten sonra orta kulakta toplanan enfekte olmamış sıvının kendiliğinden düzelmesinin beklendiğini söyleyen Kulak, Burun, Boğaz, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Onur Ergün sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Örneğin viral bir üst solunun yolu enfeksiyonuna bağlı gelişen bir sıvı toplanması, enfeksiyon düzeldikten sonra 2 hafta içinde büyük ihtimalle düzeliyor. Eğer geçmiyorsa alerji, reflü veya bakteriyel sinüzit gibi tedavi edilebilecek durumların düzelmeyi önleyip önlemediği araştırılıyor ve gerekli tedaviler veriliyor. Ancak bazı durumlarda altta gerekli tüm tedavilerin yapılmasına rağmen izlemde sıvı toplanmasının düzelmediği görülüyor. Tedaviye cevap vermemiş ve 3 aydan uzun süre devam eden orta kulakta sıvı toplanması durumunda işitme azlığını düzeltmek, zarın çökme veya daha ileri durumlarda delinme gibi sorunlar yaşamasını önlemek ve orta kulak mukozasını tekrar sağlıklı hale getirmek için cerrahi müdahalede bulunmak gerekiyor.”
BAZI DURUMLARDA ORTA KULAKTA TOPLANAN SIVIDA BAKTERİYEL ENFEKSİYON GELİŞEBİLİYOR
Bazı durumlarda orta kulakta toplanan sıvıda bakteriyel enfeksiyon gelişebileceğinin altını çizen Doç. Dr. Onur Ergün: “Bu duruma akut süpüratif otitis media diyoruz. Bu durumda şiddetlenen kulak ağrısı, zonklama, işitme azlığı, ateş ve bazen bu enfeksiyonun kulak zarını patlatmasıyla iltihaplı kulak akıntısı görülebiliyor. Bu tablonun tedavisi ise antibiyotiklerle yapılıyor. Akut otit sırasında görülen kulak zarı deliklerinin neredeyse tümü doğru tedavi uygulanırsa iyileşiyor. Akut süpüratif otitis media için risk faktörleri arasında östaki fonksiyonunu bozan normalden şiddetli üst solunum yolu enfeksiyonları, düzelmeyen ya da sürekli tekrarlayan geniz eti enfeksiyonları, kreşe gitme durumu, alerjik bünye, sigara dumanı maruziyetinin olması sayılabiliyor. Burunda bulunan bakterilerin östaki borusundan kulağa geçmesini kolaylaştıran emzik kullanımı veya basınçlı burun yıkama kitleri de bu duruma sebep olabiliyor. Daha önce aynı hastalığı geçirmiş olmak veya aile hikayesinin olması da riski artırıyor” dedi.
KULAK ZARI DELİK OLDUĞU ZAMAN İŞİTME AZLIĞINA NEDEN OLUYOR
Orta kulakta 3 aydan uzun süredir devam eden hastalıklara kronik otit deniyor. Bu hastalıkların çoğunda kulak zarı deliği de bulunuyor. Kronik otitlerin görülme sıklığının, akut otitlerin ve östaki fonksiyon bozukluğuna neden olan durumların tedavisinin günümüzde daha iyi yapıldığı için giderek azaldığını belirten Dr. Onur Ergün açıklamalarını şu şekilde sonlandırdı:
“Kulak zarı delik olduğu zaman işitme azlığına neden oluyor. Kulağa su kaçarsa orta kulak enfekte olabiliyor ve akıntı başlayabiliyor. Tekrarlayan akıntılar işitmeyi daha da kötüleştirebiliyor. Eğer delikten içeri, normalde dış kulak yolu ve zarın dış yüzeyinde olması gereken cilt hücreleri girerse bu durum da kolesteatom dediğimiz ilerleyici hastalığa sebep olabiliyor. Dışa atılamayan cilt hücrelerinin sıkışması, basınca neden olarak önüne gelen yapıları eritmesi ve sık sık enfekte olarak bu sürecin hızlanması ile yıkıcı ve tehlikeli bir kronik otit tipi oluşabiliyor. Kronik otitlerin tümünün tedavisi cerrahidir. Öncelikle kolesteatom varsa tamamen temizlenmesi ve kulak zarındaki deliğin kapatılması amaçlanmaktadır. Ayrıca işitme açısından kemikçiklerde bir hareket kısıtlılığı veya kopukluk varsa bunun giderilmesi için de çalışılmaktadır. Elbette sorunun tekrar etmemesi için eğer varsa altta yatan östaki fonksiyon bozukluğunun da düzeltilmiş olması gerekmektedir.”
Bayındır Sağlık Grubu Hakkında:
Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi’ne dayanmaktadır. İş Bankası grup şirketlerinden olan Bayındır Sağlık Grubu, kısa sürede sağlık alanında referans kurumlardan biri haline gelmeyi başarırken, bunda tam zamanlı çalışan deneyimli hekim kadrosunun yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışına sahip Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ile başlayan bu anlayışını kısa sürede Bayındır Kavaklıdere Hastanesi, Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi’nin yanı sıra, İstanbul’da Fenerbahçe, Beşiktaş, Şirinevler, İş Kule, Tuzla , Ataköy ve İzmir Alsancak olmak üzere 7 farklı lokasyonda bulunan Bayındır Diş Kliniklerinde de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir.