Fânî
Varlığı sonlu, ölümlü olan. Kur'an'a göre, "Allah'tan başka her şey yok olacaktır" (el-Kasas, 28/88), "Yer üzerinde bulunan her şey fânîdir" (er-Rahman, 55/26).
Kelâm bilginlerine göre varlığının sonu olmamak (bekâ), Allah'ın sıfatıdır. Allah tarafından yaratılmış (hadîs) şeyler ezeli olmadıkları gibi ebedi de olamazlar. Bu nedenle Allah dışındaki varlıkların temel niteliği, sonluluk, ölümlülüktür. Kâinat'ın fânı oluşu, aklen, onun yaratılmış, hâdis (sonradan olma) oluşunun tabii bir neticesidir. Kâinat'ın bu durumu ayrıca Allah'ın varlığının da önemli bir kanıtıdır. Hudûs delili denilen bu kanıta göre âlem hâdistir (sonradan meydana getirilmiştir); her hâdisin (sonradan meydana gelen varlığın) bir muhdisi (ihdâs edicisi, meydana getiricisi) vardır; âlemin muhdisi hâdis olmayan Allah'tır.
Fenâ ve fânî olma kavramları tasavvuf düşünce ve hayatında önemli bir yer tutar. İlk mutasavvıflar insanın fânı olmasını tasavvufun başlıca amacı olan ilâhı ahlâk ve vasıflarla donanmanın temel şartı saymışlardır. Çeşitli biçimlerde izah edilen bu fânî olma, yok olma olayı kimilerine göre kulun nefsânî zevk ve isteklerinden fânî olmasını; kimilerine göre Allah'a muhalefetten, günâh işlemekten fânı olmayı dile getirir. Fenâyı Allah'a saygı için diğer varlıklara saygı göstermekten fânı olmak; bütün beşerı sıfatlardan fânı olmak; bütün varlıklardan fânı olmak biçimlerinde tanımlayanlar da olmuştur.
Fânı olma düşüncesi sonraki mutasavvıflar tarafından daha sistemli bir hâle getirildi. Buna göre mutasavvıfın son amacı tevhîddir ve tevhîd ancak Allah dışındaki varlıklardan (mâsivâ) geçmek anlamında fânî olmakla gerçekleşir. Bu fenânın üç aşaması vardır: Birinci aşamada mutasavvıf Allah dışındaki varlıkları istemekten geçerek Allah'ın irâdesinde fânî olur. Bu aşamada mutasavvıfın biricik amacı Allah'tır ve yalnız Allah'ın irâde ettiğini taleb eder. İkinci aşamada mutasavvıf Allah dışındaki varlıkları görmekten fânî olur; yalnız Allah'ı görür. Mutasavvıf üçüncü aşamada bütün varlıklardan fânî olur. Gözünde Allah'ın varlığından başka varlık kalmaz. Fenânın bu üç aşaması fenâ fi'l-kusûd, fenâ fi'ş-şuhûd, fenâ fi'l vücûd olarak adlandırılır. Bu üç aşamanın her birinde ulaşılan tevhîd de, "lâ maksûde illâllah" ya da "lâ matlûbe illâllah", ve "lâ meşhûde illâllah" cümleleriyle dile getirilir (Ayrıca bk. Fenâ fillâh).
Ahmet ÖZALP