Araf Suresi 53: Tevil Nedir? Çıkar İçin Tevil Yapanlar Kimler?

Araf Suresi 53: Tevil Nedir? Çıkar İçin Tevil Yapanlar Kimler?

ABONE OL
Ağustos 31, 2024 08:03
Araf Suresi 53: Tevil Nedir? Çıkar İçin Tevil Yapanlar Kimler?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İBRAHİM FAİK BAYAV

Araf Suresi 53: Tevil Nedir? Çıkar İçin Tevil Yapanlar Kimler?

Araf Suresi 52’de, gelişmesi istenen bir topluma, ihtiyacı olan bilgilerin getirileceği belirtildi. Gelişme, kitap bilgilerinin sahih olduğuna inanarak uygulandığında mümkün olacaktır. Toplumun ya da ülkenin medeni olması sağlanacaktır. Fakat kitabın içindeki bilgileri çıkarlarına uygun olmadığı için beğenmeyenlerin ortaya çıktığı da görülebilir.

Araf Suresi’nin 53’ncü ayeti şu ifadeyle başlıyor: ”Hel yenzurune illa tevilehü”.

Hamdi Yazır bu kelimeyi ”İlle onun te’vilini mi gözetiyorlar?” şeklinde Türkçeye çevirmiş.

Bu ifadeden anlaşılan şu: Toplumun düzeni için fikirler ve tavsiyler gündeme geliyor. Toplumun ileri gelenleri, fikir ve tavsiyelerin, doğru olduğunu biliyor. İleri gelenlerin arasında bazı kişiler, bu tavsiyelerle çıkarlarının zedeleneceğini de biliyor. O zaman o kişiler, zarar etmemek için, söz ve ifadelerin tevil edimesini istiyorlar. Belki de tevil edenler var; onlardan umut bekliyorlar.

Soru: Tevilehü kelimesindeki ‘tevil’ nedir?

‘Tevil’; تَاْويلَ Türkçede kullanıldığı şekliyle, bir sözün veya hareketin, söylendiğinin ve göründüğünün dışında yorumlanmasıdır. (D. Mehmet Doğan:Büyük Türkçe Sözlük) Genellikle sanat camiasında önem kazanır. Buna örnek Yahya Kemal Beyatlı’nın SESSİZ GEMİ şiiridir. Şiiri okuyan kişi, alt tabaka insan ise, ya da şiir yabancı dile çevrilmişse, şiiri okuyan kişi, anlatılan olayı okuduğu gibi sanır, aldanır. Okuyan kişi, tevil sanatını bilen kişi ise, şiiri, görünenin dışında anlam yüklü olduğunu açıklar. Kur’an’daki örneği, Firavun’un gördüğü sığır ve başak rüyasını, Hz. Yusu’un on dört yılı kapsayacak sosyal olaylar şeklinde yotumlamasıdır. Firavun’un çevresinde bilginler vardı ama tevil sanatını bilmiyorlardı.

Ayetin ”Hel yenzurune illa tevilehüifadesi, Hz. Muhammed’in çevrsinde tevil sanatını bilenler olduğuna işaret ediyor. Lakin onlar, tevilin kendi çıkarları doğrultusunda olmasını istiyorlar. Ve öyle tevil edebilecek kişileri gözlüyorlar.

Kur’an ayetleri her çağ ve her toplum için mesaj içerdiğinden,  bu ayetin bizimle ilgisine bakacağız:

Tevilin, zamanımızda, Türkiye içinde, birilerinin amacına uygun kullanıldığı ve uygulandığı görülmüştür.

Birincisi: Mesela; 2010 yılında değiştirilen Anayasa’daki cumhurbakanlığı seçimiyle ilgili maddedir bu. Bu madde şiddetli tevile uğradı. İfade sarih olduğu halde, cumhurbaşkanı seçilenin süresi için ”beş yıl”, ”yedi yıl” tartışması başlatıldı. Sarih ifade ret edildi, gücü ağır basanların amacına uygun tevil, uygulamaya kondu.

İkincisi: 2023 yılında, aynı cumhurbaşkanlığı maddesinin tartışılmasıyla oldu. Cumhurbaşkanının seçilme şartı Anayasa’nın 101’nci maddesinde sarih iken, gücü ağır basanlar, sarih ifadeyi ret ettiler, Anayasa maddesini tevil ederek, Recep Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığı makamına yerleştirdiler. Çok tuhaf ki, müslüman bilinen siyasiler, ayeti bu zamanda inmiş gibi, kendi politik yaşamları üzerinde tecelli ettirdiler.

Zihne gelen soru şu: Kitap bilgisi sarih olduğu halde, tevil ile aksine uygulama ne sonuç getirir?

Ayetin devamındaki ifadeden iyi sonuç getirmeyeceğini anlıyoruz. İfade şu:

”Yevme yeti tevilihü; yekulü ellezine nesühü; ‘min kablü kad caet rusülü rabbina bi’l-hakk”. Yani, tevilin hükmü gerçekleştiği gün, önceden dediklerini unutanlar, meğer rabbimizin elçileri hakk hüküm ile gelmişler, derler.

Bu ayet ifadesi, her yüzyılda, her ülkede, her toplum, cemaat veya partide, bozuk niyetli kişilerin uyarılması için elçi (resul) ortaya çıkacağına işaret ediyor.

Olumlu veya olumsuz her uygulamanın sonucu, uygulanma olumlu ise iyi olacaktır, uygulanma olumsuz ise kötü olacaktır.

Üstte Türkiye için gösterilen kötü tevil olayının, 15 yıl sonra, uygulayayıcılarını ve Türkiye’yi hangi açmaza sürüklediğini tüm dünya görüyor.

Bugün, sarih Anayasa ifadelerini kötü tevil ederek uygulayanlar, yanlış yaptıklarını anlamışlar, ”Yanlışımızı düzeltmeye hazırız” diyorlar. Lakin, henüz ayetin ”kad caet rusülü rabbina bil hak” kelimesi bu kimselerin üzerinde tecelli etmiş değil. Uyaranlar hak söylemişler itirafında bulunmuyorlar. Belki de yalancıktan ‘yanlış yapmışız’ diyorlar. Belki de Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerine kurdukları kötü niyetlerini gizliyorlar.

Sonları hazin olacak.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.