DOĞUM YAPILAN HASTANEDE YENİDOĞAN YOĞUN BAKIM11111KO ÜNİTESİNİN OLMASI KRİTİK ROL OYNUYOR!
Yenidoğan yoğun bakım üniteleri, zamanından önce dünyaya gelen veya zamanında doğan ancak doğum anında sıkıntılı süreçler yaşayan, yaşamın ilk 28 gününde çeşitli sağlık sorunları ile karşılaşan bebeklere tedavi ve bakım hizmeti sunulan üniteler olarak tanımlanıyor.
Bu özel ünitelerin bebekler için hayati önem taşıdığını ve doğum yapılan hastanede yenidoğan yoğun bakım ünitesi olması gerektiğinin altını çizen Türkiye İş Bankası grup şirketlerinden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Neonatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ece Göçmen, KozanBilgi.Net okurlaeına yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin önemi hakkında bilgi verdi.
Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Neonatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ece Göçmen
Doğum anında 10 bebekten 1’i tıbbi müdahaleye gereksinim duyuyor!
Yenidoğan yoğun bakım ünitesinin önemine değinen Bayındır Söğütözü Hastanesi Neonatoloji Uzmanı Doç. Dr. Ece Göçmen, “Doğum zamanında gerçekleşmiş olsa bile, doğum anında yaklaşık 10 bebekten biri hafif düzeyde tıbbi müdahaleye gereksinim duyuyor. Bu bebeklerden bir kısmına da daha ileri tıbbi müdahale gerekebiliyor. Doğumda canlandırma uygulanan bu bebeklerin doğum sonrası acilen yoğun bakım ünitelerinde tedaviye alınmaları gerekiyor. Bu tür acil durumlarda, zamanında ve uygun müdahalenin ivedilikle başlatılması kalıcı sağlık sorunlarının önlenmesi için büyük önem taşıyor. Bu nedenle tüm doğumların, yenidoğan yoğun bakım ünitesi bulunan hastanelerde, uzman hekimler ve deneyimli hemşireler eşliğinde gerçekleştirilmesinin kritik önemi bulunuyor.” dedi.
Prematüre bebekler için yenidoğan yoğun bakım üniteleri büyük önem taşıyor!
Otuz yedinci gebelik haftasını tamamlamadan dünyaya gelen bebekler ‘prematüre bebek’ olarak ifade edildiğini aktaran Doç. Dr. Ece Göçmen, “Bu bebekler anne karnındaki büyüme ve gelişmelerini henüz tamamlamadan dünyaya geldikleri için, başta solunum sistemi olmak üzere, kalp-damar sistemi, bağırsak sistemi, sinir sistemi ile ilgili sorunlarla karşı karşıya kalabiliyor. Yine bu bebeklerin bağışıklık sistemleri tam gelişmediğinden, mikroplara karşı dirençleri de düşük oluyor. Bu nedenle onlar için özel olarak tasarlanmış yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde tıbbi gereksinimlerinin karşılanması gerekiyor.” ifadelerinde bulundu.
Zamanında doğan bebekler de solunum sıkıntısı yaşayabilir!
Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde kaliteli bakım hizmetinin 7 gün 24 saat sürekliliğinin sağlanmış olması gerektiğini belirten Doç. Dr. Ece Göçmen, “Şefkatli, bireyselleştirilmiş, aile merkezli bakım ilkelerinin gözetilmesinin, ten tene temas ve kanguru bakımının sağlanmasının hem yoğun bakım sürecini kolaylaştırıcı etkisi olduğu hem de uzun dönem bedensel ve ruhsal sağlık üzerine olumlu etkilerinin olduğu biliniyor. Erken doğan bebeklerin akciğerlerinde sürfaktan adı verilen ve akciğerlerin uygun şekilde çalışmasını sağlayan maddenin yetersiz olması nedeniyle bu bebekler sıklıkla solunum sorunlarıyla karşılaşıyor. Zamanında doğan bazı bebeklerde de çeşitli enfeksiyon durumlarına bağlı olarak ya da başka nedenlerle solunum sorunları olabiliyor. Bu tür bebeklerin solunumlarının yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde, mekanik ventilatörler (solunum destek cihazları) ile desteklenmesi gerekiyor. Bu bebekler kuvöz adı verilen, anne karnındakine benzer şekilde sıcaklık ve nem sağlayan özel beşiklerde izleniyor. Yaşamsal bulgularının da monitör adı verilen cihazlarda sürekli takip edilmesi gerekiyor. Bu tür cihazların sürekli çalışabilmesi için kesintisiz güç kaynakları gibi donanımların bulunması, merkezi oksijen ve gaz sistemleri gereklilik taşıyor. Sarılık takiplerinin yapılması ve gerektiğinde fototerapi denilen cilde mavi ışık veren cihazların da kullanıma hazır şekilde bulunması gerekiyor. Damardan beslenmesi gereken bebekler için de bu solüsyonların hazırlandığı steril ünitelerin ve bu iş için uzmanlaşmış personelin bulunması şart oluyor. Bulaşıcı bir enfeksiyonu bulunan bebeklerin de özel bir havalandırma sisteminin sağlandığı izolasyon odalarında takip edilmeleri büyük önem taşıyor.” dedi.
Bayındır Sağlık Grubu Hakkında:
Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi’ne dayanmaktadır. İş Bankası grup şirketlerinden olan Bayındır Sağlık Grubu, kısa sürede sağlık alanında referans kurumlardan biri haline gelmeyi başarırken, bunda tam zamanlı çalışan deneyimli hekim kadrosunun yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışına sahip Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ile başlayan bu anlayışını kısa sürede Bayındır Kavaklıdere Hastanesi, Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi’nin yanı sıra, İstanbul’da Fenerbahçe, Beşiktaş, Şirinevler, İş Kule, Tuzla , Ataköy ve İzmir Alsancak olmak üzere 7 farklı lokasyonda bulunan Bayındır Diş Kliniklerinde de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir.