Bebeğinizi Kimseye Öptürmeyin!
Bir bebek 9 ay boyunca anne karnında tüm tehlikelerden korunarak büyür. Doğduktan sonra ise yepyeni bir dünyaya gözlerini açar. Onun en büyük koruyucusu ise kuşkusuz annesidir. Anneler bebeklerini öptüğü anda aralarında ömür boyu gelişmesi arzulanan bağlar oluşur. Ancak sadece anne değil eve gelen yabancılar da bebeği öpmek isterler. Tanımayan kişilerin bile bazen bebekleri öpmek istediklerini söyleyen Uzman Dr. Gülnihal Şarman bu durumun özellikle enfeksiyonların arttığı kış mevsiminde daha da sakıncalı olduğuna vurgu yapıyor. Uzm. Dr Gülnihal Şarman öpmekle bebeklere verilecek zararları anlatıyor
Ağız burun bölgesi virüs ve bakteriler için ilk vücuda giriş noktasıdır. Buradan alınan her türlü bakteri ve virüs öpülen bebeklere bulaşabilir. Ne yazık ki bebekler ise hastalanmaya çok hazırlar. Bağışıklık sistemleri ilk 2 sene çok saf durumdadır. Bu nedenle bebeklerin hastalanması ilkokul çocuklarına ve erişkinlere göre çok daha kolaydır ve hastalıklarının seyri de daha ağırdır. Üst solunum yolu enfeksiyonları sırasında kesinlikle bebekleri öpmemek, hatta yanlarına yanaşmamak gerekiyor. Bağışıklık sisteminin bebeklikten ilkokul dönemine kadar uzun bir sürede olgunlaştığı düşünülürse bebekleri hasta etmemek için neden öpmeyeceğimizi anlarız.
Ciltleri de tahriş oluyor
Bebek cildi aynı zamanda çok ince ve hassastır. Bebekleri öperken sadece mikrop bulaştırmaktan değil dudağımızdaki rujlardaki kimyasalları onlara bulaştırmaktan da kaçınmalıyız. Babaları çok öpen bebeklerde görülen bir sorun da cilt tahrişidir. Sakalların zımpara gibi bebek cildine sürtülmesi bebeklerin yanak derisini kurutup kızarıklıklara neden olabilir.
Tanımıyorsa dokunmaktan bile kaçınmalıyız
Bebekler bize son derece sevimli ve çekici gelseler de öpülmemeliler. Hele tanımadığımız, sokakta rastladığımız bebekleri değil öpmek dokunmaktan bile kaçınmalıyız. Onları bir birey olarak görmeye alışmalıyız. Nasıl tanımadığımız kişileri sarılıp öpmüyorsak bebeklere de öyle yaklaşmalıyız. Onların rızası olmadan yaklaşmamız, öpmemiz, koklamamız henüz duygularını ifade edemiyor oluşlarından yararlanmamız anlamına gelir.