Yalan Söylemek ve Yalanı Engellemenin Yolları

Yalan söylemek, bir hatayı gizlemek amacıyla gerçeğe uygun olmayan girişimde bulunmaktır. Amaç başkalarını yanıltmaktır. Yalan söylemek toplum tarafından ayıplanan, kınanan bir davranış olmasına rağmen, ara sıra ona başvurmayan insan yok gibidir. Fakat çoğu zaman kendi yalanlarımızı gerekli, küçük yalanlar olarak görür, başkalarınınki ise büyük yalanlar olarak görürüz. Örneğin sevmediğimiz bir insan kapımıza geldiğinde evdeki çocuğa "annem evde yok" dedirtiriz. Karşımızdaki insanı kırmamak için yalana başvurur, aynı zamanda çocuğumuza da yalan söylemenin ilk tohumlarını aşılamış oluruz. Başkalarını bilerek aldatmak amacıyla söylenen yalanlar, gerçek yalanlardır. Aslında çocukların yalanları, yetişkinlerin yalanlarının yanında masum kalır. Çünkü; onların yalanları aldatma amacı gütmez. Çocuk gerçeği iyi değerlendiremediği için, gördüklerini çarpıtarak anlatır ve uydurur. Kimi ana-baba çocuğun olmamış şeyleri olmuş gibi anlatmasını yalan sayar. Bunları dinlemek ve olduğu gibi kabul etmek yerine çocuğu suçlar. 3-5 yaş çocuğunun hayal dünyası çok geniş olduğu için inanılmaz öyküler anlatırlar ve bu dönemde yalan ile yalan olmayanı ayırt edemezler. Yalanın bu kadar çok kullanıldığı bir toplumda çocuk yetiştirmek hiç de kolay bir iş değildir. Ana babaların birçoğu çocuğunun yaş dönemini göz önüne almadan çok erken yaşlarda gerçeğe sadık kalmasını isterler. Oysa çocukta gerçekçilik ilkesi zaman içinde oluşmaktadır ve 7 yaş öncesinde söylediği gerçek dışı sözler ve olaylara yalan damgası vurmak doğru değildir. 3 yaş çocuğunun inanılmayacak öyküler uydurması, hayali arkadaşlarının olması ve taklit oyunlarından hoşlanması doğaldır ve gelişim özelliklerinin yolunda gittiğini gösterir. Çocuk hayal gücü geniş olduğu oranda başarılı olur. Gerçeğe uydurma yolu ile ulaşır. Ayrıca öykü uydurmaktan ayrı olarak kasıtlı bir biçimde gerçeğe sadık kalmama küçük bir çocukta doğaldır ve bu tür yalan çocuğun eğlenmeyi sevmesinin, birine takılmaktan hoşlanmasının doğal övünme arzusunun arkadaşlarından geri kalmama isteğinin ya da cezalandırılma korkusunun bir sonucudur. Yaşamın ilk beş yılında çocuğun yalan söylemesi konusunda endişeye gerek yoktur. Çocuğun gerçeğe sadık kalmasını sağlamak için ısrar etmek ve yalanını ortaya çıkarmak için girişimlerde bulunmak yanlıştır.Çünkü beş yaş öncesi çocuğunun söylediği yalanlar söz de yalanlardır ve çocuk düşüncesinin kendiliğinden oluşan özgün ürünleridir. Çocuk birtakım psikolojik gereksinimleri nedeniyle gerçek dışı söz yada hayallere sığınabilir ve bunları gerçekmiş gibi kabul edebilir. Bu tür sözde yalanlar, gerçek yalanlardan farklıdır. Sözde yalanların yanlış değerlendirilmesi, kınanması, sert cezalar verilmesi sonucunda gerçek yalanların doğmasına yol açar. Örneğin kardeşi ile oynarken bir vazoyu kıran çocuk cezalandırılma korkusuyla annesine kardeşinin kırdığını söyler. Böylece yalan kendini savunmanın en iyi silahı haline gelir. Çocuk gerçekle, gerçek olmayan ayırt etmesinden sonra yalan halen devam ediyorsa, temelinde psikolojik etkenlerin olduğu söylenebilir. Çocuğun çevresiyle ilişkileri gergin ve olumsuzdur. Ana babalar çocuklarının eğitiminde onları gerektiği gibi sosyalleştirmeyi başaramamışlardır. Bu tür çocuklar da kendini kontrol edememe ve aşırı bencillik gözlenir. Başkalarının hak ve çıkarlarına kendisinin ki gibi değer vermesini öğrenememiştir. Çocuk olanı olduğu gibi değil de, büyüklerinin istediği şekilde göstermek için yalana başvurur. 1- Patolojik Yalanlar:Kişi doğruyu söylemek kendisi için daha avantajlı olsa da yalan söyler. Önceden düşünmeden ,o anda öylesine söylenen yalanlardır. Diğer bir deyişle, söyleyen kişinin gelişimine ve yaşamına zarar veren, onu zor duruma sokan yalanları, patolojik yalanlar olarak adlandırabiliriz. 2- Hayali Yalanlar: Küçük çocuklar gerçeği iyi değerlendiremedikleri için uydururlar. Yetişkinler bunları yalan olarak görür. 3-Taklit Yalanlar:Çocuklar ana-babayı örnek alır. Ana-babanın yalanına tanık olan çocuk, yalan söylemeyi öğrenir. Ör; doktora gidiyoruz diye gezmeye giden anne-baba çocuğun yalan söylemesine zemin hazırlar. 4-Sosyal Yalanlar:Bunlar en yaygın olan yalanlardır. Bir yere gideceğimiz zaman, gitmek istemiyorsak, "hastayım " deriz. 5-Savunma Yalanları:Çocuk kendini korumak için yalan söyler. Çocuk sık sık eleştiriliyorsa, sert tepki gösteriliyorsa, mükemmelliğe zorlanıyorsa çocuk yalana başvurabilir. Doğru söylediğinde "yalan söylüyorsun" diye suçlanan çocukta , bu yalanların alışkanlık haline gelebilir. 6- Yüceltilmiş Yalanlar: Başkalarının hayranlığını kazanmak için söylenen yalanlardır. Bazen de çocuklar bir özlemini dile getirmek için yalan söyler. Ör; babasız bir çocuğun "babam var" demesi gibi. Normal yollardan takdir edilmeyen çocuk, yalana başvuracaktır."Annem öldü" diyen bir çocuk, kardeş doğumu ile birlikte ilgisiz kaldığı için böyle söylemektedir. Yalanın Gelişim Süreçleri Her biri diğeriyle iç içe olmasına rağmen yalan söylemenin gelişim süreci üç aşama halinde incelenir. 1) Çocukluğun ilk yılları 2-6 2) Ergenlik 6-12 3) Yaşlılık12-18 yaşlar arası Hangi gelişim süreci olursa olsun çevre faktörü dikkate alınmalıdır. Çocukluğun ilk yılları:Çocukların kaç yaşında yalan söylemeye başladıkları bir tartışma konusudur. Bir çocuğun tam anlamıyla yalan söyleyebilmesi için diğer insanların düşüncelerinden haberdar olması gerekir.Bazı araştırmacıların belirttiğine göre çocuklar 3,5 yaşına kadar karşıdaki kişilerin fikirlerinden habersizdir.Araştırmacılar çocukların gelişimlerinin ilk yıllarında kandırma ile ilgili davranışları toplumsal yaşamda büyükleri memnun etmek ya da cezadan kaçmak için önceden öğrendikleri tepkileri sergileyerek geliştirdiklerini belirtirler. Woolf çocukların dört yaşından önce yalan söyleyemeyeceklerini çünkü gerçeğin bile farkında olmadıklarını ifade eder. Woolf’un yalanın başlangıcı olarak belirlediği yaş bir çok araştırmacı tarafından çürütülmüştür. Yapılan bir araştırmada ağabeyi ortalıkta yokken döktüğü sütün suçunu ona atan iki yaşındaki bir erkek çocuğu ve kendi kendini dövüp başka bir çocuğun bunu yaptığını belirten 2,5 yaşındaki bir kız çocuğu örnekleri verilmiştir. Yalan fantezileri üretmek, olgunlaşmamış anlayışsız ebeveynler tarafından stresli ortamlarda yetiştirilen çocukların gösterdiği bir özelliktir. Yalan fantezileri üreten bir çocuk dileklerinin gerçek olmasını diliyor demektir. Ergenlik:Ergenlik öncesi dönem çocukların nasıl iletişim kuracaklarını, neyi dışarı vereceklerini, neyi içerde tutacaklarını ve nasıl kandırıp yalan söyleyeceklerini öğrendikleri dönem olur. Çocukluğun ilk yıllarında doğrunun tüm çıplaklığıyla söylenmesi hoş görülse de ergenlik çağına gelen çocuklara bunun tam tersi öğretilir. Ergenlik çağındaki bireylere insanları üzecek gerçekleri söylememeleri öğretilir.Cinsellik, para, uyuşturucu ve alkol ile ilgili aile sorunları sır olarak saklanır. Çok gizli sırları olan aileler dışarıya sır vermemek için aşırı gayret sarf ederler. Sonuçta ergenlik çağındaki çocuklar yavaş yavaş hile ve yalan içerecek şekilde bilgi, fikir, duygu ve düşüncelerini toplumdan saklamaya ve yerine göre göstermeyi öğrenmeye başlarlar. Bu bir dereceye kadar her ailede öğretilir. Genç Yetişkinlik:Genç yetişkinlerin maruz kaldıkları psikolojik baskılar sevgiliden ayrılma cinsel dürtüler gibi yalanın bir hastalık belirtisi olarak ortaya çıkmasına kadar gidebilir. Özerk bir birey olmaya çalışan genç yetişkin anne-babasından bağımsız kararlar almaya çalışırken yalana sığınabilir ya da anne babasına karşıt tepki geliştirerek patolojik bir boyutta doğrucu olup çıkabilir. Bu durum iç hesaplaşmalar yaşayan genç yetişkinin vicdanını rahat hissetmesini sağlayabilir.
Benzer Videolar