MEKİN ŞAHİN
Kamış ses çıkarınca, kendini Ney sanırmış,
Garip çizme giyip ata binerse kendini bey sanırmış.
Elma daldan düşerse
Neden çürüyorsun diyemezsin!
Onun kurdu kendidir.
Biz yıllar önce Horasandan cennet dedikleri anadoluya geldik. Istedikki insanın insana zulm etmediği bir coğrafyasında oba sahibi olmak.
Ama olmadı.
Tepebağ, Hamamlı köy, Adıyaman, Çorum, Yozgat, Haymana.
Gidilen hiç bir yerde çok fazla kalmadık. Kalamadık.
En fazla 50 yıl.
Neden mi?
Kimi yerde kendini Ney sanan, kimi yerde kendini bey sanan, kimi yerde çürümeye başlamış yönetimler yüzünden.
Bıkmadık.
Korkmadık.
Yaşamak ve yeniden insanın insan olarak yaşayacağı topraklarda oba kurduk. Başka obalarla vatan olduk.
Hamamlı obayı, Hamam köyü yaptık. Özgürce, tam bağımsız bir ülke yaratacak beşiklerle sallandık.
Eeee, eeeee uyuda büyü nennileri yerine, çıktığımız Horasan'dan doğduğumuz güne kadar yaşadığımız acıların ağıtlarını dinleye dinleye büyüdük.
Ağ seviyesini aşan güce ulaştık.
Ama ağalık yapmadık.
Kandaş ve candaşlarımızla aynı sofraya oturduk.
Mazluma dost, zalime isyan eden düşman olduk.
Atatürk'e inandık. Mustafa Kemal'e asker, CHP'ne militan olduk.
68 kuşağının bayrak yaptığı tam bağımsız Türkiye şiarına dört elle sarıldık.
Devrimci olduk. Bedelse bedel ödedik. Pişman olmadık, onur duyduk yaşadıklarımızdan.
Bunca yaşananlarla bilgi çağına girdik!
Bilgi çağında bilgi çok zengin.Teknoloji bilgiyle atbaşı gider. Dünyanın neresinde olursa olsun insanlık tarihiyle ilgili her şey duyulur, bilinir oldu.
Anlatılan hikayelerle duyulan her şey hikaye ve hayal olmaktan çıktı.
Yaşanan gerçekleri öğrenmek oldu.
Değişmeyen tek şey var.
İnsanın insana zulmü. İnsanın insana ihaneti. İnsanın çıkarları adına değer kabul ettiği şeyleri dahi satması değişmedi.
Ortalık kendini Ney, Bey sanan çürümeye başlamış oynaklarla dolu..
Son 10 yıl çürümüşlük her yeri sardı. Nereye el atsan çürüme kokusu ciğerlerini diliyor.
En çokta inandığın, güvendiğin aynı idealleri paylaştığın dünyadaki koku deliyor..
AKP ülkeyi yönettiği günden itibaren Türkiye'de çok şey değişti.
Değerli ve kutsal olan ne varsa özünden uzaklaştırıldı.
Kurucu iradeye her gün vuruyorlar. Onun var ettiği her şey satıldı yada kapatıldı.
Milli duygular tek tek yok edildi:
Cumhuriyetin bayram yaptığı günler eski coşkusunu kaybetti.
Yerli malı ruhu kayboldu.
Emperyalizme karşı açık dik duruş köreldi.
Eğitimin ruhu gök yüzüne savruldu.
Anadolu kardeşliğine gölge düşüren ötekileşme başlatıldı.
Dini insanlar arası kardeşliğin yerine hurafelerrin teslim aldığı inanca dönüştürdüler.
Tarikatlar bin bir çeşit doğdu.
Bütün bunlar olurken Türkiye tarihinde demokrasi mücadelesini başlatanların yarattığı halkın örgütlü gücü yok edildi.
Kısaca geçmişte olduğu gibi zalimde var zulümde var.
Bizim köyümüzde Karacan dediğimiz ağaç var. Kendine has ağaçtır. Kerestesi çok sağlam olur. Kışın zemherisine aldırmaz. Ne fırtına ne anafor bir dalını kıramaz.
Biz o Karaca'nız.
Şu an sadece bizim bahçemizde var.
Demem o ki biz çelikliyiz!
Nerede olursa olsun, bize kim kahpelik yapmışsa nefesimiz ensesinde olacak.
31 Mart 2024 tarihi milat.
Biz Karacan'ız!
Acılarımızın ninnisiyle büyüdük.