Karalar’ı düşünüyorum, gözlerim kapalı…

OKTAY EROL

Adana Anakent Belediye Başkanı, aynı zamanda Chp’nin 31 Mart yerel seçimlerinde aday olarak belirlediği Zeydan Karalar, seçim çalışmalarını yürütüyor. Karalar, bir bakıma Adana’nın merkez ilçelerinden, ya da yurt genelindeki Chp’nin güçlü yöresi olup da şu ana dek belirlenmeyen kentlerinden daha şanslı. En azından “aday” olduğu belli, “önüne” bakıyor! Örneğin Çukurova, örneğin Seyhan, örneğin Yüreğir… Üstünü sonyaz yaprakları örtmüş kentler gibi değil! Karalar’ı çok mu iyi irdeliyorum, yoksa eksikleri bir benim gözüme mi ilişiyor bilmiyorum! Çoğu zaman “basın danışmanının işidir” demek istesem de öyle değil ama; sanki ilk “utlu konuşmasını” yapıyor, sanki belediyenin durumunu uzaktan/ yakından bilmiyor, yerel yönetim harcamalarına yabancı gibi “yakınmayı” sürdürüyor! Hem de “beş yıl” sonra bile; o denli çok duyuyoruz ki, yoruyor ama! *** Beş yıl önce oyumu Karalar’a verdim, beş yıl içerisinde “oyumun” pek de karşılığını aldığımı söyleyemem; örneğin ulaşamadım, hep kalın duvarlar gördüm önümde, başta seçmen olarak umursanmadım! Karşılaşsam anlaşabilir miydim, dediklerim/ dedikleri aramızda bir köprü olur muydu bilmiyorum! Ama buna “izin” verilmediğini en azından biliyorum! Beş yıl önce, “iktidar” kazanan Chp’li belediyeler için “topal ördeksiniz, belediye meclis üyesi çoğunluğu bizde” denildiğinde, Karalar’ı savunmamız, yalnız bırakmamak gerektiğini, üstelik Chp’li vekillerin “neden uzak” durduklarını” kaç kez sordum bilmiyorum! Ogünler, belediyenin ne denli borcu olduğunu, çalışanların aylıklarının aylardır ödenmediğini duymamız güzel olmuştu da; ama bugün, üstüne basarak, üstelik her çıkılan kürsüde yinelenmesi yormaya başladı beni, haksız mıyım? *** Belediyenin, “yol, köprü, kaldırım, park” benzeri sözleri oldu/ bitti beni sarmaz! Nasıl sarsın ki? Bunlar zaten belediyenin ödevlerinin başında gelen etmenler! Sıkça “sosyal belediyecilik” kavramı yineleniyor, içine bakıyorsunuz anlamsız/ gereksiz bir sürü ayrıntılar! “Sosyal devletin” baş ödevi, o kentte yaşayan herkesin doymasına, belirli bir gelire sahip olmasına, barınmasına bağlıdır! Tamam, “iktidarın” elinden gelen “sıkı ekonomik politika”, onu da dargelirlinin sırtına yükledi; emekliye, emekçiye, dar gelirliye marketi/ pazarı/ parkı yasakladı! Peki, yerel yönetim ne yapıyor? Ankara, İstanbul gereksinen emekliye, yeni evlenecek olanlara, kirada oturanlara, işi olmayanlara projeler üretirken, Karalar’ın belediyeyi çok kötü koşullarda aldıklarını, salgında/ depremde yurttaşları yalnız bırakmadıklarını, belediyenin gelirini dörde katladıklarını en son İmamoğlu’nda da yinelediğini öğrendim! Yorgunluk veriyor ama! *** Şunun altını yeniden çizelim: “Muhalefetin” elindeki etmenlerle, “iktidarın” elinde olanların karşılaştırmasının bile yapılmaması gerekir! “İktidarın” elinde istediğince “orantısız gücü” olsun, istediği kadar “kasaların” ağzını açsın; “muhalefetin” elindeki halkın bugün yaşadıkları! Bunu en iyi anlatacak, en iyi yurttaşa inandıracak, en iyi etkiyi saylayacak olanlar da “muhalefetin” adayları! Bunlar “yakınarak” sağlanacak bir olgu olamaz; yoruyor artık çünkü! İnsanlara neler yaşadıklarını, şu anki “iktidarın” yirmiiki yılda ülkeyi bu duruma getirdiğini, bugün yaşanan yoksulluğun/ yokluğun/ açlığın sorumlusu olduğunu halka anlatmak, en önemlisi de “yeni/ akılcı” projelerden söz etmek gerek! Şimdi, Karalar’ı düşünüyorum, gözlerim kapalı; var mısın?
Benzer Videolar