“İktidara” yakın adaylara…

OKTAY EROL

Sözde, günlerdir süren çalışmaların ardından açıklanan “emekli aylık” oranı, “enflasyon altında ezdirmemenin” bir örneği! Gülüp geçilemiyor bile; donup kalınıyor! “Emekliye”, bir ay boyunca gereksinmesini sağlaması için uygun görülen “aylık” onbin liradan başlıyor! Onbeşbin olsa ne olacaktı ki? Ekonomiye “tek yük” olacaktı aradaki fark belli ki! “Emekli” onbin lirayı “altını üstüne çevirerek” tüketsin! Oturduğu evin kirasını ödesin, pazar alış-verişini yapsın, kışlık yakıtını alsın, tüketmekle zorunlu olduğu beslenme giderlerini karşılasın, çocuğuna harçlık verebilsin, sosyalleşebilmesine yarasın! Hepsi onbin lira! Etin, sütün, peynirin, mevsimsel sebze/ meyvenin ederini bilmiyor olmalılar! Enflasyonla birlikte açıklanan “açlık sınırı” nedir unutmuş, ya da umursamıyor olmalılar! Beslenmemenin doğuracağı “toplumsal yitimi” bilmiyor olmalılar! Doymayan canlı organizmanın toplumu nasıl kangrenleştireceğini öngöremiyor olmalılar! *** Şunu düşünenlerdenim biliyor musunuz? Önümüzde bir yerel seçim var! Halk, önündeki beş yıl içerisinde başka bir şansı olmadığını düşünerek, günlerdir yaptırdıkları yoklamalar sonucunda ortaya çıkan yerel adaylara hangi soruların soracağını bilmiyorlar mı? “İktidarın” İBB adayı Murat Kurum’un, gittiği yerlerde karşısına çıkan “Toki” soruları karşısında ipe/ sapa gelmez yanıtlar verdiği gözler önünde! Örneğin bir soruya “biz imar barışı gerçekleştirdik, imarda af yapmadık” diyordu! Şimdi benzerlerine diğer kentlerde de tanık olacağız! Üretici sıkıntılarını anlatacak, bir başkası ürününü satamadığını söyleyecek, Adana’da dalında kalan narenciye ağaçlarının sökülmesi sorulacak, her geçen gün artan dışa bağımlılık bunlara eklenecek! Elbette emeklinin “açlık sınır” altında geçinmeye zorlanması da konuşulacak! *** Yirmiiki yıldır “iktidar” olmanın tüm ergilerinden yararlanmış bir parti olarak ne diyeceksiniz, merak ediyorum! Alışmışsınız ya önce “muhalefeti”, ardından “dış güçleri” suçlamaya; bu gerekçeler yinelenmekten yoruldular, duyanlar da çektikleri sıkıntıları biliyor! İnsanlar, ceplerinde olanla tencere kaynatabiliyor mu, iyi yaşayabiliyor mu, kaygıları azalıyor mu ona bakacak! Nedendir bilmiyorum, şu ana dek “iktidardan” hiçbir isim, on yıl önce emekli aylığı asgari ücretin üzerindeyken bugün neden yarısının biraz üzerindeki düzeye gerilediği konusunda açıklama yapmıyor? Yıllarını çalışarak geçirmiş, primini ödemiş, süresini doldurmasına karşın “açlıkla” sınanmasına göz yumuluyor? “Emekli” denilince “açlığı” hak eden, “doymamaya” tutsak, çocuklarına “el” açan, gereksinmelerini “karşılamaması” gereken, kuyruklarda zaman tükettirilen katman mı anlaşılması gerekiyor? *** Dün, bir haber kanalında, “iktidara” yakın bir konuşmacı “emekli aylıkları” konusunda konuşuyordu. “Taşradaysan her şeyi yarı fiyatına alıyorsun zaten. Yaşadığın ev senindir muhtemelen ya da çok düşük bir kira ödüyorsundur” diyordu! Konuşmacının sözünü ettiği yerler, köylerimiz!  Köylerde yaşamayı zorlaştıranlar kim acaba? Köylü çiftçidir, üreticidir! Artan girdilerden dolayı birçokları köylerini terk etti! Topraklarını ekemiyor, hayvan yetiştiremiyor! Yerel seçim, bir bakımdan “iktidarın” yaşattıklarının ölçümü olacak! Emekli de, asgari ücretli de, üretici de, dar gelirli de “iktidarın” yurttaşa yaşattığını soracak! Ülkede yaşanan sıkıntının “bölüşümünde” en çok “güç” yitimine terk edilenin emekli olduğunu konuşacak! “İktidara” yakın adaylar, bu olgulara hazır mı?
Benzer Videolar