Uyku Apnesi

Uyku apnesi uykuda hava akımının 10 saniyeden daha fazla süreyle kesilmesi ile karakterize bir hastalıktır. Merkezi sinir sistemindeki bir problem nedeniyle (santral uyku apnesi) veya solunum yollarındaki bir tıkanıklık nedeniyle (obstrüktif uyku apnesi-OSA-) oluşabilir. Bazen de her iki durum birlikte olmaktadır. Bu hastalığın değerlendirilmesinde sadece solunumun durması (apne) değil aynı zamanda solunumun azalması (hipopne) da hesaba katılmalıdır. Bulgular: Tipik olarak horlama, huzursuz uyuma, sabah dinlenemeden kalkma ve sabah baş ağrılarıdır. Bunun dışında hastalar gece rahat uyuyamadıkları için gündüz uyuklama hali ve uyuma isteği, çarpıntı ve hipertansiyon gibi dolaşım sistemi şikayetleri, sinirlilik, cinsel yetersizlik ve isteksizlik gibi yakınmalar da sıklıkla görülmektedir. Özellikle gündüz uyuma isteği hastanın sosyal yaşantısını etkilemekte ve otomobil kullanırken uykuya dalma tehlikeli sonuçlara neden olabilmektedir. Uyku bozukluğu sadece hastayı değil aynı zamanda yatağını paylaştığı eşini de rahatsız etmekte ve boşanma gibi sosyal sonuçlar doğurabilmektedir. Muayene: Hastalar genellikle aşırı kilolu, kısa boyunlu ve altçenesi biraz geride kişilerdir. Başta burun olmak üzere solunum yollarındaki tıkanıklar çok iyi değerlendirilmelidir. Testler: Polisomnografi (uyku testi) tanıda kullanılan önemli bir testtir. Bu testte hasta uykudayken beyin elektrografileri, EKG, göz hareketleri, kandaki oksijen düzeyleri ve hava girişleri devamlı kaydedilir. 5-8 saat süresince kaydedilen bu bulgular değerlendirmeye alınır. Eğer solunum durması ve hava akımı azalmaları (apne ve hipopneler) belli bir sayının üzerindeyse Uyku Apnesi tanısı konulur. Tedavi :Öncelikle kilolu hastalarda kilo verme teşvik edilmelidir. Alkol ve kullanılan bazı sakinleştirici ilaçlar mutlaka kesilmelidir. Basit bu yöntemlerle tedavi sağlanamıyorsa ileri tedavilere geçilir. CPAP: Bir maskeyle hastaya devamlı olarak basınçlı hava veren bir cihazın kullanılmasıdır. Bu tedaviyle hastaların büyük bir kısmı tedavi edilebilmektedir. Ancak kullanım zorluğu nedeniyle hastaların yarıya yakını cihaz kullanmayı bırakmaktadır.