Köpeklerde stres
Stres ve kompulsiyon: Hayvanlarda görüp anlam veremediğimiz bir çok davranışın tek sebebi...
Stresin çağımızın hastalığı olduğu söylenir. Çünkü çağın getirdiği gelişmiş, teknoloji, arabalar, yollar, beton binalar, şehir gürültüsü vs. bunların tamamı, hiçbir canlının doğasında olmayan stres faktörleridir. İnsan dahil bütün canlıların içsel organizasyonu, doğal yaşam koşullarına uygun şekilde teşkil edilmiştir. Doğadan uzak yaşama mecburiyeti, canlıların içsel çatışmalarını artıran bir faktör haline gelmiştir. Bu durum, sadece biz insanoğlu için değil, bizimle birlikte kentler de yaşamaya mecbur ettiğimiz hayvanlarımız için de geçerlidir. Hatta kentsel çevre şartları, strese en az bizim kadar duyarlı olan hayvanlarımızı belki de bizden daha da fazla etkilemektedir.
V. Virga’ya göre hayvanlarda strese yol açan çevresel faktörlerden bazıları;
- Yetersiz mental (beyin) uyarım,
- Yetersiz egzersiz,
- Yetersiz iletişim,
- Sosyal izolasyon,
- Çatışma ve engellemeler,
- Pet veya aile bireylerinin sayısında artma ya da azalma,
- Pet veya aile bireylerinin sağlık durumunda değişmeler,
- Pet veya aile bireylerinin rutinlerindeki değişimler,
- Yeni ev ya da çevre,
- Pansiyon ya da hastaneye yatırılma,
Stres, canlının iç güdüsel dürtülerine ters düşen dış faktörlere adapte olma sürecidir. Bu nedenle organizma için yararlı ve gereklidir. Hatta bazı araştırıcılara göre stres olmasaydı, canlılar değişen dünya şartlarına adapte olmaz ve nesillerini sürdürmeyi başaramazlardı.
Ancak şiddetli stres, ya da strese yol açan faktörler bazen organizmada anksiyete(*) ve depresyon gibi daha farklı adaptasyon stratejileri olarak karşımıza çıkarlar. Bunların tamamında beyin kimyasında da bir takım değişimler oluşmaktadır. Bu değişimlerin amacı da organizmayı değişen çevre şartlarına adapte edebilmektedir. Bazen bu değişimler organizmanın aleyhine olabilecek kadar şiddetli olabilir ve bu durumda tedavi edilmesi gerekir. Tedavi edilmeyen canlı stres ya da anksiyeteyi kendi imkanlarıyla çözmeye çalışır ve sıkıntısını başka davranışlara kanalize eder. Kanalize edilen bu davranışların başında kompulsiyonlar gelir. Yani hayvanda stresle başa çıkmanın yolu kompulsif davranışlardır. Bu davranışlar, hayvanın kontrol altına alamadığı, tekrarlayıcı, takıntı halini almış, amaçsız davranışlardır.
Bazı araştırıcılara göre, insanlarda kompulsiyonu genellikle zihinsel bir uyarım başlatırken hayvanlarda, dışardan gelen bir uyarım başlatmaktadır.
Bu tür problemler için söylenebilen "Nöroz" terimi köpekler için tartışılmaktadır. Yine bu tür problemlere "obsesif kompulsif bozukluklar" denildiğini duymuş olabilirsiniz. Obsesyon terimi, düşüncede takıntıları ifade ettiği için köpeklerde tartışmalıdır. Bu tartışmalar netleşmediği için, bu tür problemlerden "kompulsif" terimini kullanmak daha doğru gibi görünmektedir.
Sık sık kompulsif davranışla birlikte bahsedilen "stereotipik davranış" terimi ise hayvanda hiçbir amaca hizmet etmeksizin yapılan ve kalıp olarak diğer hayvanlardakiyle aynı yapısal özelliklere sahip olan tekrarlayıcı davranışları ifade eder. Kompulsiyonlara benzer ancak daha şiddetli, düzenli ve süreklidir. Hayvanın, kompulsif davranışlara kıyasla stereotipik davranışları kontrol etmekte daha az çaba gösterdiği izlenir. Hayvanlarda çoğu stereotipik davranışlar kompulsif karakterde değildir.
Kompulsif bozukluklara örnekler;
- kuyruk kovalama ve bir daire etrafında dönme,
- kuyruk yeme,
- kendi ayaklarını kemirme,
- kaşıntı ve yalama takıntıları,
- böğür emme,
- volta atma,
- olduğu yerde sıçrama,
- hayali olarak uçan cisimleri yakalama hareketleri (halüsinasyonlar ),
- gölge veya ışıklara saldırı veya takip etme takıntıları,
- pika (gıda niteliğinde olmayan maddeleri yeme),
- aşırı su içme,
- aşırı yeme,
- objeleri kemirme,
- boş çiğneme ya da çene açıp kapama,
- kumaş emme,
- agresyon,
- halüsinasyonu takiben agresyon,
- bir objeye sabit halde baka kalma,
- duvara ya da bir objeye dayanmış halde durma, perdenin altında sabit durma,
- emeğine veya alakasız nesnelere ritmik havlamalar, hatta
Bu davranışların kompulsif olarak nitelendirilebilmesi için takıntı halinde yani tekrarlanan hareketler şeklinde olması gereklidir.
Bu davranışlardan bazıları hayvanın kendisine zarar vermektedir. Örneğin hayvan kuyruğunun tamamını ısırarak yok etmekte, ayağını kemirerek parçalamakta ya da patilerinin ön yüzlerini sürekli yalayarak delik deşik edebilmektedir. Bu yönleri, stres nedeniyle kafasını duvarlara vuran veya kendilerini jiletleyen insanlara benzemektedir.
Hayvanın bu davranışlar sırasında acı duymamasının nedenleri de açıklanmıştır. Kompulsif davranışlara yol açan ve sinir sisteminden salgılanan bir madde, hayvanın acı duymasını engelleyen başka bir maddenin salınmasına yol açmaktadır. Böylece hayvan kendisine zarar verirken herhangi bir acı duymamaktadır.
Diğer davranış problemleriyle komplike olmayan ve tedavide geç kalınmamış kompulsif davranış problemleri, hayvanı bu davranışa iten sebep belirlenebiliyorsa kolayca çözülebilmektedir.
O halde tedavi de ilk adım olarak nedenin yok edilmesi gerekir. Neden, belirlendiği halde ortadan kaldırılamıyorsa duyarsızlaştırma ve zıt koşullandırma denilen tedavi yöntemleri uygulanır. Ancak kompulsiyonlar sayesinde hayvan, sahibinin dikkatini çekebilmekte ve böylece sahibi tarafından ilgi görmektedir. Böylece ikincil kazanımlar elde eden hayvanın tedavisi çok zor olmaktadır. Bu durumda hayvan sahibinin tutum ve davranışlarının da düzenlenmesi gerekmektedir.
İlaç tedavisi, hayvanın anksiyetesine ve bu davranışı yaptığında tekrar acı duymasını sağlayacak mekanizmaların uyarılmasına yöneliktir.
Prof. Dr. Tamer Dodurka
İ. Ü. Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Anabilim Dalı Başkanı
(*)Anksiyete ( Bunaltı ) : İçten veya dışarıdan gelebilecek bir tehlike beklentisinin neden olduğu kaygı ve endişe durumu.