Hindi Besiciliği
Türkiye’de kanatlı eti tüketimi son on yılda hızlı bir artış göstermiş ve kişi başına 4.5 kg’dan 9 kg’a ulaşmıştır. Bu artışın iki ana nedeni vardır. Birincisi; düşük enerjili ve ucuz fakat kaliteli protein kaynaklarına olan talebin artışı, diğeri ise fast-food ve hazır gıda tüketim alışkanlığının geliştiği bir tüketici kitlesindeki artıştır. Bunun yanında ülkemizde genellikle kırmızı et kullanılan sucuk gibi mamullerde artan oranlarda beyaz ete yer verilmesi bu artışın sebepleri arasında sayılabilir.
Hindi eti, besin değerinin yüksek olması, yağ ve kolesterol içeriğinin düşük olması, çeşitli ürünlere işlenebilmesi ve lezzeti ile dünyada birçok kişi tarafından tercih edilen bir kanatlı etidir. Türkiye’de kişi başına hindi eti tüketimi, İsrail (12.9 kg) ve Amerika (18.1 kg) ile karşılaştırıldığında oldukça düşük düzeydedir. Ülkemizde hindi yetiştiriciliği son yıllara kadar daha çok ekstansif olarak ve küçük sürüler şeklinde yapılmıştır. Hindinin bütün karkas olarak pazarlanması ve sadece yılbaşına özel olarak üretilen ürün olarak düşünülmesi bunun başlıca nedenlerindendir. Son yıllarda özel sektör konuya ilgi göstermiş ve günümüz ticari hibritleri ile entansif yetiştiriciliğe, parça hindi eti ürünlerine yönelik yatırımlar başlamıştır.
Islah çalışmaları ile günümüz hindilerinin performansları önemli derecede iyileşitirilmiş, ağır bir ticari hattın 18. hafta sonundaki canlı ağırlığı 1966’dan 1996’ya kadar erkeklerde 9.45 kg’dan 15.80 kg’a, dişilerde ise 6.75 kg’dan 11.01 kg’a,ulaşmıştır. Benzer şekilde yemden yararlanma düzeyinde iyileşmeler sağlanmış, 1986 yılıda 2.86 kg yemle 1 kg canlı ağırlık elde edilirken bu miktar 1996’da 2.67 kg yem/kg canlı ağırlık düzeyine inmiştir.
Bu gün yetiştirilen kültür ırkı hindiler, iri ve küçük boy olmak üzere iki grupta değerlendirilebilir. Her iki tip için ideal kesim yaşı erkeklerde 23-24 hafta, dişilerde ise 16-17. haftalardır. Bu sürede, entansif şartlarda iri boy hindiler erkekler 20-22, dişiler 9-10 kg canlı ağırlığa ulaşmaktadır. Ağır ırk hindilerin erkekleri 22 haftada 53.5 kg, dişileri ise 16. haftada 24 kg yem tüketmektedirler. Küçük boy hindilerde aynı dönemlerde erkekler 6-7 kg, dişiler ise 3-4 kg canlı ağırlığa ulaşmaktadırlar.
Entansif şartlarda bronz hindilerle yapılan bir dizi araştırmada 16 haftada erkekler ortalama 4.5-5 kg, dişiler ise 3.7-4 kg canlı ağırlığa ulaşmışlardır, yaklaşık olarak ortalama 12,5 kg yem tüketmişlerdir. Yine yapılan bir başka çalışmada, bronz hindilerin erkekleri 20 haftada ortalama 7.5 kg canlı ağırlığa ulaşmışlardır.
Bu çalışmada, hindi besiciliğinde pratik şartlarda uygulanılan bazı konular ele alınmış, konu kapsamını fazlaca dağıtmamak için belli bazı konulara değinilmiş, aşılama, hastalık gibi konulara değinilememiştir.
2. PALAZ BÜYÜTME
2.1. Kümes Hazırlıkları
Kümese palazların alınmadan bazı işlerin tamamlanması gerekmektedir. Başlangıçta gereksiz palaz kayıpları olmaması için büyütme kümesi hazırlanmasında çok önem verilmeli kümese palazlar geldiğinde kümes-içi donanım ve büyütme dönemi daireleri (çember) özenle ve kusursuz hazırlanmış olmalıdır. Kümes tabanına 10-12 cm. derinliğinde altlık düzgün biçimde serilmiş olmalıdır. Çiftlik ve kümes koşullarına göre, palazlar 5 ile 8 gün arası değişebilen bir süre için daire içinde tutulmalıdır. Zayıf ve güçsüz palazlar ayrı bir daireye aktarılmalıdır.
Kümese palaz gelmeden önce yüksek kümes-içi sıcaklığı nedeniyle yem ve su kalitesi bozulabileceği için yem ve su dağıtımı yapılmamalıdır.
2.2. Aydınlatma
Büyütme çemberi (veya dairesi) başına 1 adet 100 watt gücünde bir ampul yeterli gelmektedir. Besiye alınan hindi kümeslerinde aydınlatma süresi olarak ilk gün 23 saatten başlanır ve her gün birer saat indirilerek 7. günde 16 saat uygulamaya geçilir.
Aydınlatma kümes içerisinde uniform şekilde yapılmalı, aşırı aydınlatmanın kannibalizm (didikleme) çıkmasına neden olacağı, yetersiz aydınlatmalarda ve özellikle gölgeli karanlık yerlerin olması durumunda, yığılmalar nedeniyle toplu ölümler olabileceği bilinmelidir.
2.3. Yerleşim Yoğunluğu
Kış aylarında biraz daha yoğun, yaz aylarında ise normalden biraz daha az yoğun yerleşim uygulanır. Normal olarak; 6. yaş haftasına kadar erkek ve dişiler için 9-10 birey/m2, 16-17. yaş haftasına kadar dişiler 4.8 birey/ m2, 21-23. yaş haftasına kadar erkekler 2.7 birey/ m2, erkek ve dişi karışık beside 4.4 birey/ m2 düzeylerinde yerleşim yoğunlukları uygulanır.
2.4. Yemlik Ve Suluk Gereksinimi
Başlangıç döneminde hayvanların yemlik ve suluklardan gereği biçimde yararlanabilmeleri için; ısıtıcı çevresine YEM-YEM– SU düzeninde bir yerleşim yapılmalıdır. İlke olarak yem ve suya kolayca ulaşılması esas alınmalıdır. Besi hindilerinde 80-100 bireye 1 adet suluk ve 50-80 bireye 1 adet standart hindi yemliği hesaplanmalıdır. Bildirilen bu sayıların karşılığı olarak :
Yemlik Alanı Suluk Alanı
Büyütme döneminde : 4cm/birey 3-4 cm/birey
Besi döneminde : 2-3 cm/birey 1.5-2 cm birey
2.5. Kümes İçi Sıcaklığı
Kümesler ya sıcak hava üfleyen gazlı ısıtıcılar, katı ve sıvı yakıt yakan sobalar, kalorifer vb. sistemlerle kümesin bütünü ısıtılır veya gazlı veya elektrikli radyanlarla bölgesel olarak ısıtılmaktadır. Kömürlü sobalar daha ekonomik gözükse de, bu sobalarla kümes içi sıcaklığının belli derecelerde ayarlanmasında zorluklar yaşanmaktadır.
Kümese hindi palazları getirilmeden 24-48 saat evvel ısıtıcılar çalıştırılmalı ve hazır hale getirilmelidir. Soğuk kümes zemininin ısıtılmasının vakit alacağı unutulmamalıdır. Aksi halde soğuk kümes zemini üzerine konulan civcivler kısa zamanda üşüyerek hasta olabilirler. Isıtıcılar mevsime göre kümes zemininden 45-90 cm yüksekliğe konulmalı ve ısıtıcı kenarında sıcaklık 34-36 oC olmalıdır. Palaz büyütme dairesi kenarında ölçülen sıcaklık 30-32 oC olmalıdır. Bu sıcaklık dereceleri her hafta 2-3 oC azaltılarak 21 oC’ye kadar düşürülmelidir.
Kümes içi sıcaklığı sürekli olarak takip edilmeli, elektrikli ısıtıcılar kullanılıyorsa elektrik kesintileri dikkate alınarak gerekli önlem önceden alınmalıdır. Günümüzde çoğunlukla gazlı veya radyan sobalar tercih edilmektedir.
Palazların kümes içindeki dağılımları ve çıkardıkları sesler, sıcaklık ayarı hakkında belirteç olarak kullanılabilir. Palazlar rahatsız oldukları sıcaklık derecelerinde (çok sıcak veya soğuk) seslerini yükseltirler ve belli yerlerde toplanma, soluk alıp vermede güçlükler gösterirler. Düşük sıcaklıklarda palazlar sıkıntılı bir ses çıkarır ve ısı kaynağının etrafına birikirler, bazen de köşelerde birikerek üst üste yığılma eğilimi gösterirler. Sıcaklık yükselince civcivler güçlükle solurlar, kanatları düşer ve ısı kaynağından kaçarlar. Hava cereyanı olunca da, civcivler belli bir yere toplanırlar. Isının normal olduğu durumda ise civcivlerin kümes içindeki dağılımları normal, rahat ve serbest dağılım içindedirler.
Kümes içi sıcaklığı hayvanların gelişmeleri üzerinde gayet etkili olup, düşük sıcaklıklarda vücut ısısının dengelenmesi için daha fazla yem tüketilir, tüketilen yem ağırlık artışı yerine vücut sıcaklığını dengelemede kullanılır ve yem tüketimi de artarak maliyetin artmasına sebep olur. Yüksek kümes içi sıcaklığı durumunda ise hayvanlar daha az yem tüketirler. Aynı zamanda kanatlılar yüksek sıcaklıklarda vücut ısısını ayarlamak için daha sık solurlar, yüksek sıcaklığın etkisini gidermek için enerji harcarlar. Görüldüğü gibi hem yüksek ve hem de düşük sıcaklıklarda tüketilen enerjinin bir kısmı vücut ısısını dengelemek amacıyla boşa harcanmaktadır ki bu da ekonomik anlamda ve performansta kayıp meydana getirmektedir.
Düşük sıcaklıklarda palazlarda görülen diğer bir önemli husus ise palazların yığılma göstermeleridir. Palazlar düşük sıcaklıklarda birbirlerine sokulular ve üst üste yığılmaya başlarlar. Bu birikme sonucunda altta kalan civcivlerin pek çoğu havasızlık nedeniyle ölür ve büyük zayiatlara sebep olur.
Kış aylarında yakıttan tasarruf için kümes içi tahta, branda naylon vs. bölmelerle önce daraltılır, daha sonra palazların gelişmelerine göre bu bölmelerin büyüklüğü artırılır, ihtiyaç duyulmadığında da bölmeler kaldırılır. Ancak ilk haftalarda palazlar hızla geliştiklerinden bölmelerin kısa aralıklarla açılarak genişletilmeleri gerekeceği unutulmamalıdır.
Yaz mevsiminde aşırı sıcaktan doğan kayıpları önlemek için kümes içi havlandırmasının iyi sağlanması, su tüketiminin artacağı düşünülerek yeterli sayıda suluk sağlanması ve suluklara temiz ve serin su konulması gereklidir. Kümes içi sıcaklığını hafifletmede farklı yapıdaki soğutucu sistemlerden biri veya fanlar/aspiratörler kullanılabilir.
2.6. Havalandırılma Ve Kümesi İçi Nem
Hindi besiciliği yaparken, kümeste yeterli bir havalandırma sağlanmalıdır. Temiz havalı bir ortamda, vücudun gelişmesi ve yemden yararlanma artar. Aynı zamanda kümesteki nemde kontrol edilerek yataklık daha iyi korunur. Havlandırma yetersiz olursa amonyak gazı çoğalır, hayvanlarda solunum yolu hastalıklarına karşı duyarlılık artar. Palazlarda göz tahrişi nedeniyle kısmi körlükler ortaya çıkabilir.
Uygun bir havlandırma; kümesin tipine, kümesin içindeki ve dışındaki nem durumuna, sıcaklık derecesine, hayvanların sıklığına ve hayvanların ortalama vücut ağırlıklarına göre düzenlenir. Havalandırma ihtiyacını belirlemede en pratik ölçü, kümse girildiğinde duyulan kokudur. İyi havalandırılmış kümeslerin kendine özgü bir kokusu vardır. Hava bozuldukça, amonyak kokusu keskinleşir. Yüksek düzeyde olursa genizde yanma, gözlerde sulanma olur ki, kümes bu duruma getirilmemelidir.
Kümeste nem oranı % 65-70 olmalıdır. Aşırı nem, kümeste hastalık için uygun bir ortamın doğmasına ortam hazırlar. Özellikle yüksek sıcaklık, yüksek kümes içi nemi ile birleştiğinde toplu ölümlerin doğmasına sebep olabilir. Solunum ile atılan nem, dışkı ile atılan suyun buharlaşması ve suluklardan taşan su miktarı kümes içi nem kaynağını oluşturur.
3. HİNDİLERİN BESİN MADDE İHTİYAÇLARI
Hindilerin besin madde gereksinimleri, tavuklarda olduğu gibi hayvanlara verilen karma yemin yüzdesi olarak belirtilmektedir. Kanatlıların tükettikleri günlük yem miktarı enerji gereksinimleri ve yemin enerji düzeyi tarafından ters olarak etkilenmektedir. Bu nedenle ihtiyaç duyulan besin maddeleri oranları enerji seviyesi ile değişmekte, enerji seviyesi arttıkça yem tüketimi azalacağından, hindilerin ihtiyacı olan besin maddeleri tüketilen miktara sığdırılmalıdır.
Hindilerin besin maddeleri gereksinimleri; yaş, canlı ağırlık, canlı ağırlık artışı, artışın bileşimi, çevre sıcaklığı ve hayvanların aktivitelerine bağlı olarak değişmektedir. Hindi palazlarının genç yaştaki enerji gereksinimleri, broyler piliçler kadar yüksek değildir. Ancak broyler piliçlere göre protein gereksinimleri çok yüksektir. Hindilerde yaş ilerledikçe protein ihtiyaçları azalır bunun yerine enerji ihtiyacı artar, kesim dönemine yaklaştıkça yemdeki protein seviyesi 20 haftadan sonra % 14’e kadar düşürülürken enerji seviyesi aynı dönemde 3300 kcal/kg ME değerine kadar yükselir. Canlı ağırlık artışı erkek palazlarda 25, dişi palazlarda 16. haftada en yüksek düzeyine ulaşmakta, daha sonraki dönemlerde ise yavaş yavaş azalmaktadır.
Hindiler yemdeki proteinin ancak % 54’ünden yararlanmaktadır. Bu oran leghorn civcivlerde % 55 ve etlik piliçlerde % 64 dolayındadır. Bu durumda, hindilerde proteinden yaralanma oranı etlik piliçlerden oldukça düşük, olup yumura ırkı piliçler düzeyindedir. Hindi palazları özellikle ilk 8 haftada yemle aldıkları proteinin büyük bir bölümünü canlı ağırlık artışı için değerlendirmekte , yaşamın sürdürülmesi için kullandıkları protein miktarı tüketilen proteinin % 13-19’unu oluşturmaktadır. Fakat palazların yaşı ilerledikçe toplam protein içinde yaşam olayları için harcanan protein oranı yükselmekte ve kesim çağında yaşama payı protein gereksinimi toplam protein gereksiniminin % 33’üne ulaşmaktadır. Yumurta verimi düşük olduğundan damızlık hindilerde de toplam gereksinimin % 55’lik bir kısmı yine yaşama payı gereksinimi olarak kullanılmaktadır. Buna karşılık yumurta tavuklarında yaşama payı için harcanan proteinin oranı, toplam gereksinimin % 30’u kadardır.
Diğer kanatlı türlerinde olduğu gibi protein ihtiyaçları amino asit ihtiyaçları ile özdeşleşmiştir. Büyüme çağındaki hindi palazlarının 13 çeşit amino asite ihtiyaçları vardır. Yaş ilerledikçe protein gereksiniminin azalmasına bağlı olarak amino asit gereksinimleri de azalmaktadır. Hindi palazları için hazırlanan rasyonlarda bu 13 adet eksojen amino asidin birbirleriyle dengeli bir şekilde bulunmaları gereklidir. Arginin-Lisin-Leusin-Izoleusin ve Valin-Treonin-Triptofan amino asitleri mutlaka birbirleriyle dengeli şekilde bulunmalıdırlar. Özellikle düşük proteinli karma yemlerde amino asitler arasındaki dengesizlikler, yem tüketiminin azalmasına ve yağ depolamasının gerilemesine neden olmaktadır.
Hindilerin mineral madde ve vitamin gereksinimleri yaş, canlı ağırlık, fizyolojik durum, çevre sıcaklığı ve yemin enerji düzeyi gibi etmenlere bağlı olarak değişmektedir. Hindi beslemede bilinmesi gereken önemli bir husus, bitkisel kaynaklı yemlerdeki fosforun yaklaşık olarak 2/3’lük kısmı fitin tabiatında bağlı fosfor olup, kanatlılar bu fosfordan yararlanamamaktadırlar. Bu nedenle yemdeki toplam fosfor yerine kullanılabilir fosfor değerleri alınmalıdır.
4. HİNDİLERİ YEMLEME METOTLARI VE GECİKTİRİLMİŞ GELİŞME
Besiye alınan hindilere yumurtadan çıkıştan kesilme yaşlarına göre (16-18 haftalık yaşta kesimlerde) 5, yada (24 haftalık yaşta kesimlerde) 6 farklı yem verilmektedir. Yaş ilerledikçe hindi palazlarının protein, vitamin ve mineral ihtiyaçlarında bir azalma varken enerji ihtiyaçları yükselmektedir. Bazen her 4 haftada bir rasyon değişikliğinin zorlukları göz önünde bulundurulduğunda 3 ve 4 farklı rasyon kullanılabilmektedir. Hayvan materyali ne olursa olsun, ilk 4 hafta içinde %28 ham protein içeren başlangıç büyütme rasyonları kullanılmakta, sonraki 4 haftalık dönemde % 26 ham protein içeren büyütme rasyonu kullanılmaktadır. Daha sonraki gelişme döneminde 4’er haftalık dönemlerde sırasıyla; 22, 19, 16.5 ve 14 ham protein içeren rasyonlarla yemlenmektedirler (NRC, 1994; Çizelge1).
Palazlara ilk 4 hafta ince toz formunda yada granül formunda yem verilmekte, 5. haftadan sonra pelet yemlere geçilmektedir. Yemlerin pelet, toz yada granül olması pek önemli olmamakla birlikte pelet yemlerle besleme yem tüketimini artıracağından ağırlık artışına katkıda bulunmaktadır. Besiye alınan hindilere yaygın olarak serbest yemleme (ad-libitum) yapılmakta, gelişmenin yavaşlatılması istendiği durumlarda çeşitli yöntemlerle daha düşük besin içerikli yemler verilmekte veya tüketilen yem miktarı kısıtlanmaktadır.
Büyütme dönemi olarak kabul edilen ilk 8 haftalık devrenin tamamlanmasından sonra işletmenin olanakları göz önünde bulundurularak hareket edilir. Kısa süreli besi uygulanacak ve hindiler 16-17 haftalık yaşta kesime gönderileceklerse (dişi palazlar için uygulanmakta), büyütme yeminden sonra kesime kadar geçen sürede enerjice zengin % 18-20 proteinli bir yem kullanılmaktadır. Besi 24. haftaya kadar uzatılacaksa, 9. haftadan başlayarak 16. hafta sonuna kadar % 18-20 proteinli palaz geliştirme yemi, 16. haftadan kesime kadarki devrede de % 14-15 proteinli bitiş yeminden yaralanılmaktadır.
Ülkemiz koşullarında yapılan diğer bir uygulama da mera yada anız otlatması şeklinde yapılan uygulamadır. Anız ve mera olanaklarının yeterli olduğu yerlerde ilk 8-12 haftalık dönem boyunca büyütme yemleriyle beslenen hindi palazları, meralarda otlatılarak büyütülmektedir. Ancak hindi palazlarının ilk 8 haftalık dönemden önce, gerek hızlı büyüme nedeniyle protein ihtiyaçlarının yüksek olması ve gerekse selüloz içeriği nispeten yüksek mera otlarının yeterince sindirilememesi nedeniyle mera otlatmasına 8 haftalık yaş döneminden sonra çıkarılması daha uygun olacaktır. Anız ve meraların durumuna göre, buralarda otlatılan palazlara ek yem verilmesi gelişmeyi artıracaktır. Anız ve merada otlatılan palazların gelişmeleri sürekli olarak takip edilmeli, hindilerin selülozlu yemleri kısmen etlik piliçlerden daha iyi sindirmeleri mümkün olsa bile, ülkemiz meralarının zayıf olmaları göz önünde bulundurularak ek yemleme yoluna gidilmelidir. Ağırlık artışı daha çok protein ve yağ birikimi şeklinde olduğundan, bu besin maddelerinin yeterince vücutta biriktirilebilmesi için dışardan alınması şarttır. Oysaki yeşil yemlerin protein ve enerji kapsamları genellikle düşüktür.
Hindilerde kesim yaşı (16-24 hafta), etlik piliçlere (5-6 hafta) oranla uzun olduğundan yem tüketimleri oldukça fazladır. Etlik piliçler 6 haftalık besi dönemi süresince 3.5-4 kg yem tüketirlerken, hibrit erkek hindiler 22 haftada ortalama 53.5, dişi hindiler 16 haftada ortalama 24 kg yem tüketmektedirler. Bronz hindiler ise 16 haftada erkek+dişi karışık olarak yetiştirildiklerinde ortalama 12.5-13 kg yem tüketmektedirler. Dolayısıyla hindilerde yemden tasarruf sağlamaya yönelik olarak başlatma ve büyütme yemlerinde yem sınırlaması üzerinde durulmakta, geciktirilmiş gelişme yada telafi büyümesi olanaklarından yaralanılmaktadır.
Geciktirilmiş gelişme yada telafi büyümesi, büyüme döneminde belli bir süre yetersiz beslenmeyi takiben, dengeli rasyonlarla yeterli besleme uygulanan hayvanlarda görülen bir olaydır. Bu uygulamada büyüme bilerek genetik potansiyelin altında tutulmakta ve hayvanlar serbest bir şekilde (ad-libitum) yemlemeye tabi tutulduklarında büyüme nispeti ve yemden yararlanmada hızlı bir artış olmaktadır.