OKTAY EROL
Adana bir “garip” kent mi? Yok, bize göre öyle bir durum yok! Hep bildiğimiz, içinde bulunduğumuz Adana! Ama “şok” deniyor! Sanki “ilk kez” duyulan ya da karşılaşılan bir olay gibi! Bilmeyen de “yoksuzlukların” tarihinin Adana ile başladığını sanacak! Yok öyle bir şey! Ama şunun adını tam olarak koyalım; hırsız hırsızdır, dolandırıcı dolandırıcıdır, terörist teröristtir! Buna başka anlamlar yüklemeye, “bana yakınsa” ak tutmaya, korumaya, kollamaya, “himaye” altına almaya hiç gerek yok!
Ne yapmış; yolsuzluk mu? Üstelik insanlar pazar döküntülerini toplayarak, soğukta battaniye altında üç/beş boğum büzülerek, ucuzluk kuyruklarında zaman bitirerek yaşamını sürdürmeye çalışsın, diğer yanda/ her kimlerse “hak etmediğini” kasasında toplasın! Yolsuzluk yapanın, hak yiyenin, hakkı olmayanı kendininmiş gibi alanın, çalışanına hakkını vermeyenin “hiçbir” siyasi düşüncesi olmaz, inancı da olmaz, bunun “insanlık” yanı da olmaz! Aldığı, alınmadan da olmaz! Onun için, eğer bu “şoksa” hepimizin!
***
Adana, politikacıların da “paylaşamadığı kent oldu” diyenler var! Bir yandan “iktidara” yakın olan partiler, bir yandan “muhalefette” olanlar! Bilindiği gibi, Adana’da onyıl önce MHP adayı Hüseyin Sözlü, CHP seçmenden de oy alarak seçilmişti! Beş yıl önce yapılan seçimde MHP’nin “iktidar” partisi AKP’ye yaklaşması nedeniyle, Anakent Belediye’sini CHP’nin adayı Zeydan Karalar’ın kazanmasına engel olamamıştı!
Şimdi burada bir yandan AKP ile MHP’nin, diğer yandan CHP ile İYİP’in “aday” konusunda yaşadıkları, Adana’yı “anlaşılmaz/ paylaşılmaz” yapmıyor! “Şok” değil!
Soru şu: AKP MHP’ye, ya da CHP İYİP’e “sandığı” bırakır mı? Birlikte seçime gitmeyi istemiyorlarsa/ anlaşamıyorlarsa adaylarını ayrı ayrı çıkarırlar; güçlü olan, halka kendini benimseten kazanır! Öyle olmuyor işte! Her parti kendi “adayıyla” gitmeyi, ya da “bir diğerinin” kendi adayını desteklemesini istiyor! Politikanın bu denli “renksizleştiğini” görmek üzücü! Her parti, yurttaşın oyu üzerine “tutu” koymuş sanki! Her parti, “kendi adayını” ortaya sürmekle “diğer partinin” oylarına almak gibi bir “zorlama” içine girmiş gibi!
Bunu yalnız Adana’da olan “adaylar” değil, diğer kentlerin “adayları” da biliyor olmalı! Şimdi diyelim ki tabanın “özgün sesine” kulak vermeden AKP “aday” konusunda anlaştı, ya da İYİP… MHP’li seçmenin AKP adayına, CHP’li seçmenin de İYİP “adayına” yöneleceğinin güvencesini versin/ verebilen varsa! Birçok seçmen “sandığa gitmeme” istencini kullanacağı gibi, halkın yerel yönetimlerden “umudu” da kesilir! Bir başka olasılık da, “küçük” denilen partilere “tepkisel” bir kayış yaşanır! Bana kalsa iyi de “ders” olur!
***
Adana “bir garip” kent değil! Çalana “hızsız”, yapamayana “çaban boş” demesini de bilir! Başta yaşananların Adana’ya özgü olmadığını, yürürlükteki yasanın bu sonuçlara neden olduğunu bilelim! Eğer Anakent Belediyesi’nde böyle bir boşluk olmasaydı, “şok” denilen olguya tanık olur muyduk; hayır! Ya da siyasi partiler yasasında, seçmeni oradan/ oraya sürükleyen yapılaşmalara yer verilmeseydi, siyasi partiler arasında bu denli hesaplaşmalar yaşanır mıydı; hayır!
Yurttaş yaşamını “iyileştirecek”, gelecek kaygısını ortadan kaldıracak kararların bir an önce yaşama geçirilmesini beklerken, birilerine göre “şok” sayılanın yanından bile geçmiyor; en büyük “şoku” yaşayan yurttaş, bilesiniz!