Hormonal Yöntemler

Doğum kontrol hapları nasıl etki gösterir? kontrasepsiyon.jpg İçerdikleri hormonlar sayesinde, öncelikle yumurtlama (ovulasyon) sürecinin geçici olarak durdurulmasını sağlayarak etki gösteren doğum kontrol hapları , günümüzde modern kadının kontrasepsiyonda (aile planlamasında) ilk olarak düşündüğü yöntemler arasında gelir. Doğum kontrol haplarının tıbbi literatürdeki ismi "oral kontraseptif (Kısaca: OK veya OKS)" yani ağızdan alınan gebelik önleyiciler olarak geçmektedir. Doğum kontrol hapları ayrıca; rahim ağzı salgısının kıvamını arttırarak spermlerin içeriye geçişini engeller ve rahim içi dokusunu (endometrium) incelterek yuvalanma (implantasyon) olayının önüne geçerler. Doğum kontrol (OKS) hapları ne içerir? En yaygın kullanılan doğum kontrol hapları östrojen ve progesteron hormonunun ikisini birden içeren kombine haplardır. Ayrıca "yalnızca progesteron içeren (minipill)" doğum kontrol hapları da mevcuttur. Minipill haplar özellikle doğum sonrası emzirme dönemi için uygun ilaçlardır. Eskiden kullanılan ve 50 mikrogram estrogen içeren haplar yerine, günümüzde artık 30 mikrogram içeren ve bu nedenle "düşük dozlu doğum kontrol hapları" olarak anılan ilaçlar kullanılmaktadır. Bu ilaçlarda eskiye göre damar içi pıhtılaşma (trombus) ve diğer yan etkiler son derecede azdır. Maalesef geçmiş zamanlarda kullanılan yüksek dozdu hapların yan etkilerinin yarattığı olumsuz ve haksız ön yargı halen günümüzde de devam etmektedir. Düzenli olarak kullanıldıklarında doğum kontrol haplarının koruyuculuk oranları çok yüksektir. Doğum kontrol hapları nasıl kullanılır? Bu ilaçların kullanım şeması 3 hafta kullan- 1hafta bırak, veya 21 gün kullan-7 gün ara ver; şeklinde özetlenebilir. İlaçların tamamında, hapların üzerinde günler belirtilerek günleri şaşırma engellenmiştir. dogum-kontrol-hapi.jpgİlk kez başlayacak olanların ilk hapı adet başlangıcının tercihen birinci veya ikinci günü almaları gerekir. 5. günden sonra alınmaları sonucunda gebelik oluşabilir. Gebelikten koruma, daha ilk kutunun alımına başlanması ile Doğum Kontrol Hapı Kullanırken Bilmeniz Gerekenler Bir aile planlaması yöntemi düşünüldüğünde, özellikle de doğum kontrol hapları öncesi bir jinekolok tarafından jinekolojik muayene şarttır. Pek çok hap çeşidi vardır ve jinekolok doktor tarafından kişiye en uygunu seçilerek reçete edilir. Haplar bir tablet tok karnına her gün belli bir saatte alınmalıdır. Tam saat çok önemli değilse de aynı vakitte olması önemlidir. Kutularda 21 tablet bulunur. Bazı OKS hapları içinde ise 28 adet tablet vardır ve bunlar hiç ara vermeden kullanılmaktadırlar. İçinde bulunan 21 tabletin bitiminden sonraki bir hafta ilaç alınmaz. Her kutu bittikten 3-4 gün sonra normal adet görülür. İkinci ve daha sonra devam eden kutularda, kutuya adetin kaçıncı günü başlandığı önemli değil; daha önce belirtildiği gibi 7 gün aralar ile başlanması önemlidir. İki kutu arasında mutlaka adet görülmelidir. Adet görülmezse yeni kutuya başlanmamalı ve öncelikle bir gebelik testi yapılmalıdır. Özellikle penisilin grubu gibi daha pek çok antibiyotik doğum kontrol haplarının etkinliğini azaltıp gebeliklere yol açabilir. Belli bir nedenden ötürü bu tür antibiyotikler kullanılacakça aynı anda ilave bir korunma yöntemi de uygulanmalıdır. Bir tane hap alınmayıp unutulursa ve bir gün sonra hatırlanırsa hemen unutulan hap alınır. O gün içinde normal vakitte sıradaki hap da alınarak kutuya devam edilir. İlaç üç günden daha fazla unutulursa kalan tabletler yine düzenli olarak alınmaya devam edilir, ancak o ay prezervatif gibi ek bir korunma yöntemi uygulanmalıdır. Doğum kontrol haplarına düşük veya kürtajdan hemen sonra başlanabilir. Ancak kombine doğum kontrol hapları (progesteron ve östrojen içerenler) anne sütünü azaltabileceklerinden doğumdan hemen sonra ve emzirme döneminde kullanılmamalıdır. Emzirme döneminde doğum kontrol hapı olarak "sadece progesteron içeren doğum kontrol hapları (minipill’ler)" tercih edilebilir. Minipill’ler kullanılacaksa hep aynı saatte almaya dikkat edilmeli, 3 saatten fazla olan gecikme durumlarında korunma için 48 saat boyunca ilave bir yöntemle korunma sağlanmalıdır. Emzirmeyi düşünmeyenlerde ise doğumdan 6 hafta sonra kombine haplara başlanabilir. Daha önce başlandığında damar içi pıhtılaşma sorunları oluşabileceğinden lohusalık döneminde kullanılması önerilmemektedir. Ancak unutulmamalıdır ki doğumdan sonra yeni bir hamilelikten korunmaya başlamaya; düzenli emzirenlerde anneler doğumdan sonra 3 ay, emzirmeyen anneler ise en geç 3 hafta sonra geçmelidirler. Kimler İçin Doğum Kontrol Hapı Kullanımı Sakıncalıdır? Tromboflebit (damar içi iltihabı) öyküsü olanlarda, Şüpheli meme kanseri durumunda, 35 yaş üzerinde olan ve sigara içen kadınlarda, Karaciğer hastalığı olanlarda, Gebelik şüphesinde, Nedeni belirsiz adet kanaması düzensizliklerinde doğum kontrol hapları kesin olarak kullanılmaz !!! Ayrıca migren, hipertansiyon, şeker hastalığı, depresyon, epilepsi, safra kesesi hastalığı, orak hücreli anemi, gebelikte karaciğerin tıkanma rahatsızlığı olmuş olanlar, SLE (Sistemik lupus eritematosus) hastalığı ile kanda trigliserid yüksekliği olanlarda başka yöntemlerle korunmalarında fayda vardır. Myomu olanlar düşük dozlu hapları kullanabilirler. Düşük dozlu haplar myomu büyütmez. Doğum Kontrol hapları Kimler İçin En Uygundur? Doğum kontrol hapları; daha önce doğum yapmamış, yeni evli olup hemen çocuk istemeyen çiftler için en uygun seçenektir. Bilinenin aksine bir süre kullanılıp bırakıldıktan sonra (bu süre yıllar da olabilir) asla kısırlık yapmazlar. başlayacaktır. Hatta biz çoğu zaman kısırlık tedavisine başlamadan bir kaç ay öncesinden itibaren hormonal durumu düzenlemek amacı ile doğum kontrol haplarını kullanabilmekteyiz. Doğum Kontrol Haplarının Diğer Yararlı Etkileri Doğum kontrol haplarının, etkin doğum kontrolü olmasının dışında diğer bazı avantajları da tespit edilmiştir. Bunlar: Adet kanamasının miktarını azaltarak gereksiz kan kaybını önlerler. Fazla ve pıhtılı adet görmeyi (menoraji) tedavi edebilirler. Bu şekilde kansızlığı önler. Adet sancısı doğum kontrol hapı kullananlarda daha az sıklıkla görülür.Sancılı adet görme tedavisinde kullanılabilirler. Doğum kontrol hapları PMS tedavisinde de kullanılabilmektedir. Adet düzensizliklerinde; adet düzenleyici olarak da hekimler tarafından reçete edilebilirler. 12 ay boyunca kullanımları ile rahim içi zarı (endometrium) kanserlerini %50 oranında azaltırlar. Epiteliyal tip yumurtalık(over) kanserlerini %40 azaltırlar. Yumurtalıkların en sık görülen kanserleri epiteliyal tiplidir. En az 12 ay boyunca kullanıldıklarında cinsel yolla bulaşan hastalıkların rahim, tüp ve yumurtalıkları tutuluşunu %50-60 oranında azaltırlar. Çok sık partner değiştirenler doğum kontrol hapları ile birlikte kondom(kılıf) kullanabilirler. Doğum kontrol hapı kullananlarda yumurtalık(over) kistleri daha nadir olarak görülür. Hatta basit kistlerin tedavisinde de kullanılabilmektedir. Kullananlarda veya önceden kullanmış olanlarda; memenin fibrokistik hastalığı ve fibroadenomlar gibi iyi huylu (selim) meme hastalıkları daha az görülür. PKO akne(sivilce), sebore ve yumurtalıkların kistik hastalıklarında da tedavi amacıyla kullanılabilirler. Kalın barsak kanseri üzerine koruyucu etkisi bulunmaktadır. Osteoporoz (kemik erimesi) durumunu bir ölçüde azaltırlar. Romatoid Artrit (Eklem romatizması) doğum kontrol hapı kullananlarda daha nadir görülür (%60 oranında azaltır). Doğum kontrol hapları sanılanın aksine hormon düzensizliği yapmaz, hatta olan hormonal düzensizlikleri azaltır. Doğum Kontrol Haplarının İstenmeyen Etkileri Doğum kontrol haplarının en istenmeyen etkileri; içerdikleri estrojen hormonu nedeniyle damar içi pıhtılaşmaya (tromboflebit) eğilimi arttırmalarıdır. Bu durum teorik olarak her zaman olabilir, ancak günümüzde kullanılan düşük doz ilaçlar sayesinde çok nadir görülür hale gelmiştir. En sık görülen yan etkisi hafif bulantıdır. İlk günlerde olan ve genelde geçici olan bu durumda bulantı giderici ilaç kullanılabilir. İlk üç ayda hafif ara kanamaları (kırılma kanamaları) yapabilir. Bu da geçici bir durumdur. Üçüncü aydan sonra da bu durum devam ederse ilacı değiştirmek gerekebilir. Bu durum, vücut ilaca uyum sağladıktan sonra genellikle bir kaç ay içinde kaybolur. Devam eden kanamalarda doktorunuza başvurunuz. Genellikle adet kanamasının miktarı ve süresi kısalır. Aslında bu, istenen bir etkidir. Bu şekilde kan kaybı ve dolayısıyla demir eksikliği anemisi riski azalacaktır. Ağrı kesicilere cevap vermeyen baş ağrısı, görme bozukluğu, göğüs ağrısı, bacaklarda şişme ve ağrı, karın ağrısı gibi durumlarda ilaç alımı kesilip doktorunuzu arayınız. Uzun süre doğum kontrol hapları kullanılırsa, ilaç kullanımı kesildiğinde bir süre adet görmeme problemi (amenore) yaşanabilir. Bu durum ilk üç ayda sıklıkla kendiliğinden ortadan kalkar. Doğum kontrol haplarının kadın üreme sisteminde kalıcı bir hasar bırakmaları veya kısırlığa sebep olmaları söz konusu değildir. Doğum kontrol hapları rahim ağzı(cerviks) kanserlerini artırabilir. O yüzden yılda bir kez smear (rahim ağzı kanser tarama) testi yaptırılmalıdır. Eğer 5 yıl ve üzerinde bir kullanım veya çok eşlilik söz konusu ise 6 ayda bir smear testi önerilmektedir. Doğum kontrol hapları "Hepatocelluler Ca" denilen iyi huylu karaciğer kanserleri arttırabilir veya büyütebilirler. O yüzden kullanılırken karaciğer enzimlerine yılda en az bir kere bakılmalıdır. Bu da çok nadir olarak görülen bir yan etkidir. Doğum kontrol haplarının düzenli kullanımı ile pratikte gebelik oluşmaz. Ancak ilacın alınmaması, ilacın son kullanma tarihinin dolmuş olması, beraberlerinde antibiyotiklerin alınması veya barsaktan emilimini azaltan (yumuşatıcı veya ishal yapıcı) bazı ilaçlarla birlikte kullanımı, aşırı ishal gibi durumlarda gebelik oluşabilmektedir. Doğum kontrol hapını uzun bir süre kullanıp bırakan kişilerde ikiz gebeliklerin görülme şansı artar. Diğer olumsuz etkiler: Safra kesesi hastalıları ve taşlarında artma, kolestatik sarılık, bulantı, memelerde hassasiyet, Chloasma (yüzde maske şeklinde renk koyulaşması), mental depresyon, libido kaybı (cinsel isteksizlik), kilo alma, özellikle B6 ve diğer B vitaminlerinde, C vitamininde ve folik asitte azalma yapabilir. Tüm bu olumsuz etkiler kişilerin bünyesine bağımlıdır ve her zaman ortaya çıkmaz. Doğum kontrol hapları yaz aylarında kullanılacaksa yüze güneşten koruyucu kremler sürülmelidir. Aksi halde gebelerde de görülen "Chloasma" olarak tabir edilen yüzde maske şeklinde kahverengi lekeler oluşabilir. Doğum kontrol hapları kullanımında görülen depresyon yani içe çökkünlük hali genelde B6 vitamini (pridoksin) eksikliğine bağlıdır. Bunun için tedavi amaçlı B6 vitamini verilebilir. Yine de çok nadiren bu şikayet artıp devam edilebilir ve ilacın kesilmesi gerekebilir. Doğum kontrol hapı içerisindeki estrogenler vücutta su tutucu, progesteron ise iştah açıcı etkiye sahiptir. Bu etkiler kişiden kişiye değişiklik gösterir. Kilo alımı özellikle iştah artmasına bağlı olarak gelişir. İrade ile iştahın baskılanması ile bu problem ortadan kalkar. Göğüslerdeki hassasiyet (mastalji) de yine vücutta su tutucu etkiye bağlıdır. Fazla tuzlu yemek bu şikayetleri arttırır. Doğum kontrol hapı alanlarda vücutta C ve B grubu vitaminlerde bir miktar eksiklik oluşabilir. Ancak yeterli ve düzenli beslenenlerde ek olarak vitamine gerek yoktur. Düşük doz doğum kontrol hapları hipofizdeki mikroadenomları büyütmez ve yine rahimdeki myomların büyümesi üzerine de etkili değildir. Doğum Kontrol Hapı Kullanırken Gebelik Oluşursa… Doğum kontrol hapı kullanırken istenmeyen bir gebelik oluşursa ve fark edilmeden ilaç kullanımına devam edilirse bebekte bir sakatlık görülme şansı %2-3 arasındadır. Bu oranda aslında normal bir gebeliğin riskinden çok yüksek sayılmaz. Daha önceden "VACTERL Komplex" denilen ve pek çok sakatlıklarla seyreden bir durumun oluşabileceği iddia edilmiş olsa bile günümüzde bunun pek pratikte izlenmediği daha sonraki çalışmalarda ifade edilmiştir. Doğum kontrol hapına başlamadan (OKS öncesi) önceki tetkikler nelerdir? Tansiyon takibi Tam idrar testi Meme muayenesi Karaciğer muayenesi Jinekolojik Muayene Karaciğer fonksiyon testleri Açlık kan şekeri ve gerekirse glukoz tolerans testi Tüm bu tetkiklerin doğum kontrol hapına başlamadan önce yapılmasında fayda vardır. Ayrıca rutin olarak yılda bir kez bu testler tekrarlanmalıdır. Smear testi normalde yılda bir kez tekrarlanması gereken bir tarama testidir. Ancak çok sık cinsel partner değiştirenlerle doğum kontrol hapını 5 yıldan uzun süredir kullananlarda 6 ayda bir tekrarlanmasında fayda vardır. DÜŞÜK HAPI (Mifepriston) Yeni başlamış bir gebeliğin ilaçlarla sonlandırılıp sonlandırılamayacağı merak edilen ve sıkça sorulan sorulardandır. Düşük yaptırmak amacıyla ilaç kullanımı II. Dünya savaşı yıllarında gündemdeydi. Yine Hindistan, Çin gibi kalabalık nüfuslu bazı gelişmekte olan ülkelerde bu tür ilaçların geliştirilmesine çalışılmaktaydı. Günümüzde de giderek daha fazla popülarite kazanmasının nedeni, tıpta genel tedavi prensiplerinde giderek daha az cerrahi girişimin yer almasıdır. "RU-486" veya diğer adıyla "mifepriston" adı verilen bir ilaç tablet şeklinde olup, başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerinde gebeliğin en erken dönemlerinde etki ederek sonlanımı (gebelik terminasyonunu) sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Etki mekanizması ise bir "antiprogesteron" gibi çalışarak rahimdeki progesteron reseptörlerine bağlanması ve bu şekilde gebeliğin en erken aşamasına etki ederek oluşan embriyonun rahim içinde yerleşmesini önlemesidir. Amerika' da kısa bir süre önce kullanımı onaylanan RU-486, ülkemizde henüz Sağlık Bakanlığı onayı almadı. Belki yakın gelecekte ülkemizde de kürtaj olmayı seçen kadınlar için alternatif bir yöntem olarak RU-486 kullanılabilecekler. Şu an için gebeliğin sonlandırılması ülkemizde yasal olarak, son adet tarihinden itibaren 10. gebelik haftasına kadar ve kürtaj yoluyla gerçekleşiyor. Halkımız arasında "düşük iğnesi" veya "adet getirici iğne" olarak bilinen ilaçlar, aslında oldukça yanlış kullanılmakta ve suistimal edilmektedir. Bu tür iğneler gebe olmayan bir kadına uygulandığında gerçekten de çoğu durumda kısa bir süre sonra adetin başlamasını sağlayabilirler. Ancak bu uygulama iki yönden hatalıdır. Birincisi bu ilaç düşük iğnesi değildir; yani gebeliğin düşmesine sebep olmaz ve istenmeyen bir gebeliğin devam etmesine (hem de hormonlara maruz kalmış bir şekilde) neden olur. İkinci hata ise, adet gecikmesi mutlaka jinekolojik değerlendirme gerektiren bir durumdur. Bu nedenle bu tür ilaçları kullanmadan önce bir kadın-doğum uzmanına danışılmalıdır.
Benzer Videolar