Türkçe YGS – LYS Hazırlık PARAGRAFTA ANLAM
Parağrafta Anlam Konu Anlatımı
Paragraf ana bir fikrin çevresinde toplanmış, bir düşünceyi karşı tarafa aktarmak amacıyla kurulmuş cümlelerden oluşan yapıya verilen addır.
Parağrafta Yaklaşım Biçimi
Paragraf sorularını doğru yanıtlamak için her şeyden önce bazı özelliklere dikkat etmek gerekir. Sonuçta paragraf soruları bilgiden çok algıya dayanır. Paragraf sorularının çözümüyle ilgili bazı ipuçları aşağıda verilmiştir:
1. Paragrafa hazırlık
Bu tarz sorular öğrencilerin çözmeyi pek sevmediği sorular olduğundan, öğrenciler soruya karşı negatif bir yaklaşım sergilemekte, bu da öğrencilerin motivasyonunu ve başarısını olumsuz yönde etkilemektedir. Soruları çözmeye başlarken iyimser olmak, soruların doğru çözüleceğine inanmak son derece önemlidir.
2 Soruya önyargısız yaklaşma
Öğrenciler paragraf sorularını çözerken şahsi yorum ve değerlendirmelerini işe karıştırmamalı ve objektif bir tavır sergilemelidir.
3. Soru kalıplarına uygun çözüm teknikleri kullanmak
Paragraf sorularının kendine özgü bir çözüm tekniği vardır. Bunun için öğrenci, soruya uygun cevaplama şekliniseçmeden önce soru kalıbını anlamalıdır.
Örneğin;Ana düşünce soruluyorsa seçeneklere geçmeden evvel
cevabı kafanızda belirleyebilmelisiniz.Çıkarım, değinim sorularında hızlı bir şekilde seçenekparagraf
karşılaştırmasına gitmelisiniz.Tamamlama sorularında tamamlanacak kısmın öncesine ve sonrasına özellikle dikkat etmelisiniz.
Akışı bozan cümlenin bulunmasına yönelik sorularda şüphelendiğiniz cümleyi parçadan çıkarıp cümleyi öyle
okumanız gerekir.
4. Uygun okuma biçimi belirlemek
Her öğrencinin kendine özgü bir okuma biçimi vardır.Önemli olan bu okuma şeklinden en uygun şekilde yararlanmaktır. Paragrafı hızlı ve birkaç kez okuyabileceğiniz gibi yavaş ve bir kez de okuyabilirsiniz. Fakat burada zamanla yarıştığınızı da unutmamalısınız. Okurken anahtar
ifadelerin altını çizmek sizi çözüme götürecektir.
5. Paragraf kültürü edinmek
Geçmiş yıllarda çıkmış sorulara bakıldığında paragraşarı n belli başlı konular hakkında yazıldığı görülmektedir.
Çoğunlukla sanat, sanatçı, şair, yazar, kitaplar, okumak, araştırmak vb. Bu konular hakkında genel kültüre sahip olmak, bazı kelimeleri ve üslupla ilgili kavramları bilmek
sizi doğru yanıta götürecektir. Önemli bazı kavramlar ve sözcükler:
Yeti, yazın, yazım, üslup, içerik, sentez, sav, öykünmek, özümsemek, kanıksamak, özgün, özdeş, imge, ileti, göreceli, estetik, parnasizm, realizm, sembolizm, duruluk,
derinlik, imgesellik gibi.
Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi sahiplendiğinde sadık kalmayı?
Sen bilir misin aşık olmayı?
Bölünebilir misin ikilere üçlere… gerekirse binlere?
Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin?
"Sevmenin demesi" olmaz. Unutma ya çok seversin bir kere ya da hiç sevmezsin..
PARAGRAFTA ANLATIM BİÇİMLERİ
1. Öyküleme (Hikaye Etme)
Duygu ve düşünceleri yaşanmış veya yaşanabilecekolay ve durumlara dayalı olarak aktaran bir anlatım biçimidir.
Öykülemede amaç; okuru bir olay içinde yaşatmaktır. Parçada bir olay örgüsü, bu olayın kahramanları, zaman akışı ve yer unsurları söz konusudur.
Çoğunlukla cümlelerin yüklemi haber kipleriyle bilhassa görülen geçmiş zamanla çekimlenir. Bazen duyulan geçmiş zaman, şimdiki zaman, geniş ve gelecek zamanla
bunların hikaye ve rivayet şekilleri de kullanılabilir.
Öyküleme ikiye ayrılır:
Edebi öyküleme: Roman, hikaye, masal, gibi türlerdegörülen öyküleyici anlatımdır.
Örnek
Yardımcımızla beraber vakit yitirmeden yola koyulduk. Yolculuğumuz boyunca karşılaşabileceğimiz sürprizler
hakkında hem beni hem de Hakan’ı ürkütecek türden çeşitli şeyler söylüyordu rehberimiz. Sağ salim adaya varı nca ilk işimiz kendimize yatacak bir yer bulmak oldu.
Açıklayıcı öyküleme
Coğrafya, tarih ve biyografikitaplarında yer alır, bilgi temel amaçtır.
Örnek
Akdeniz’deki güç gösterisini bir sonuca vardırmak içinTürk deniz kuvvetleri ile Haçlı donanması karşı karşıyageldi.
Tarihe Preveze Deniz Zaferi olarak geçecek bu savaşı,başta Barboros Hayrettin Paşa olmak üzere birbirinden
usta komutanların sayesinde Türk denizcileri kısabir sürede kazandı.
Öyküleme paragrafında betimleme unsurları da bulunabilir fakat parçada hareket ağır basıyorsa bu parçanın anlatım biçimi öyküleme olarak kabul edilir.
2. Betimleme (Tasvir Etme)
Paragrafta gözleme dayalı unsurlar kullanılarak okuyucunun zihninde bir manzara canlandırılmaya çalışılıyorsa buna betimleme adı verilir.
Kelimelerle resim çizme sanatı olarak da tanımlanabilecek betimleme, canlı veya cansız varlıkların belirgin niteliklerini
tanıtıp onların göz önünde canlandırılmasını sağlar.
Yer betimlemesi, kişi betimlemesi, durum betimlemesi gibi çeşitleri vardır.
Kişi betimlemesi: Bir kişinin dış görünüşünün ve bundan hareketle psikolojik durumunun anlatılmasıdır.
Örnek
Cevdet Bey uzun boylu, kalın bilekliydi. Yüzündeki çizgilerinderinliği, hayat macerasında başından birçok olay geçtiğini gösteriyordu
Kemerli burnu, geniş alnı, mavi gözleri ona asil bir duruş veriyordu.
Yer betimlemesi: Bir yerin çeşitli özellikleriyle tanıtılmasıdır.
Örnek
Yaylanın orta yerinde irili ufaklı çadırlar uzaktan bir küme halinde görülebiliyordu. Çadırların sağ tarafındaki ağaçlar,
bir orman oluşturacak kadar sık olmasa da çevreye ayrı bir güzellik katıyordu. Çadırların az ilerisinde küçük
bir tepenin yamacında hayvanlarının bulunduğu derme çatma bir ahır da vardı.
Benzetme, mübalağa, kişileştirme gibi kullanımlara betimleme paragraşarında sıkça rastlanır.
Betimlemelerde hareketlere de yer verilebilir; fakat bunlar parça parçadır. Burada amaç olay anlatımı yapmak değildir.
Tek bir olay veya kişi üzerinde yoğunlaşılmaz.
Bu anlatım biçimi genellikle roman ve hikayelerde karşımıza çıkar.
NOT
Betimlemeler, açıklayıcı (öğretici) ve izlenimsel (sanatsal)
betimleme olarak da ikiye ayrılabilir. Öğretici betimlemede
bilgi aktarma ve objektişik esastır. izlenimsel
betimlemede bilgiler duyusal bir sıraya göre ve kişisel
yorumlar eşliğinde verilir.
3. Açıklama (Açıklayıcı Anlatım)
Bir şeyler öğretmek, bir konuya ilişkin bilgi vermek amacına yönelik anlatım biçimidir.
Açıklayıcı anlatımda bilgi aktarma ve öğretmenin gerçekleşmesi için örnekleme, tanımlama, kanıtlama, karşılaştırma gibi yollara başvurulur.
Fıkra, makale, inceleme gibi gazete ve dergi yazılarında bu anlatım biçimi öne çıkar.
Örnek
Edebiyat tarihi, geçmişten günümüze edebi toplulukları, yazar ve şairleri, edebi ürünleri ve hepsinden önemlisi
farklı devirlerde ortaya çıkan edebi anlayışları inceler.Edebiyatın tarih ve toplumla kurduğu ilişkiyi gözler önüne serer.
4. Tartışma
Okuru, yazar tarafından istenen düşünceye yönlendirmeyi amaçlayan anlatım biçimidir.
Bu anlatım biçiminde hedef, okuyucunun sahip olduğu düşüncenin değiştirilmesidir. Yazar okuyucuyu ikna etmek
için sorulara da başvurur. Bu anlatım biçiminde bir tez ve bunun karşısında da antitez vardır. Yazar, tezini okuyucuya kabul ettirmek ister.
Örnek
Eline kalem alanın yazar veya şair kesildiği devrin artık geride kalması gerektiğini düşünüyoruz. fiiir, roman ve
öykü yazmak alelade bir iş midir ki herkes kitap yazmaya kalkıyor?
işin kötüsü böylesi bir ortamda gerçek edebiyat âşıklarını tatmin edecek eserler verilemiyor ve edebiyatla yeni
haşır neşir olmaya başlayan genç okuyuculara kuru, zevksiz ve niteliksiz yazılar sunuluyor.
Sofraya hep birlikte otururduk. Tahtadan, yuvarlak bir yer sofrasına, ayaklarımızı altımıza alıp yan oturarak yaklaşırdık.
Sofra örtüsünü dizlerimizin üzerine çekerdik. Babam bağdaş kurarak baş köşede otururdu. Beni sağına,
kız kardeşimi de soluna alırdı. Karşısında annem otururdu. Babam, yemeğe başlamadan içimizden biri yanılıp
da yemeğe uzanacak olursa, hiç acımadan kaşığının tersini, uzanan elin sırtına indirirdi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Betimleme – öyküleme
B) Öyküleme – örnek verme
C) Betimleme – açıklama
D) Açıklama – öyküleme
E) Açıklama – örnek verme
Parçadaki cümlelerin yüklemlerindeki eylemlere ve eylemlerin zamanlarına dikkat edilirse öyküleme yapıldığı görülür.
Yine varlıkların çeşitli özellikleriyle verildiği ve böylelikle de onların okurun gözünde canlandırıldığı düşünüldüğünde betimlemeden yararlanıldığı görülür.
Yanıt A
(I) Minibüsle, sabahleyin yola çıktık. (II) Yeşilin, açığından koyusuna değin bütün tonlarıyla bezenmiş ağaçların
süslediği yamaçlardan, tepelerden geçtik. (III) şırıl şırıl akan derecikleri aşa aşa sonunda yeryüzü cennetine
vardık. (IV) Çevresini irili ufaklı ağaçların kuşattığı mavi, duru, büyük göle bakan bir yamaçta durduk. (V) Kameramızı çıkarıp bu manzarayı görüntüledik.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde betimlemeye yer verilmemiştir?
A) I. ve II.
B) I. ve V.
C)II. ve III.
D) II. ve IV.
E) III. ve IV.
Parçanın I. ve V cümlelerinde betimlemeye yönelik herhangi bir ayrıntıya, dolayısıyla varlıkların gözümüzde
canlanmasını sağlayacak niteleyici sözcüklere yer verilmemiştir.
Yanıt B
Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi sahiplendiğinde sadık kalmayı?
Sen bilir misin aşık olmayı?
Bölünebilir misin ikilere üçlere… gerekirse binlere?
Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin?
"Sevmenin demesi" olmaz. Unutma ya çok seversin bir kere ya da hiç sevmezsin..
Paragrafta Çeşitli Üslup Özellikleri
1. Duruluk
Paragrafta gereksiz ifadelere yer vermemektir.
2. Açıklık
Söylenmek istenenin rahatlıkla anlaşılabilmesi, açık bir anlatıma sahip olunmasıdır.
3. Özgünlük
Yazarın, şairin kendine özgü, farklı ve orjinal bir üsluba sahip olmasıdır.
4. Sadelik
Sanat yapıtında yabancı sözcüklere yer vermeyerek rahat anlaşılır bir dil kullanmaktır.
5. Akıcılık
Okunan metinde telaffuzu kolay sözlerin kullanılmasıdır.
6. Derinlik
Sanat eserinin, derinlerinde gizli anlamlar bulundurmasıdır.
7. Yalınlık
Paragrafta anlaşılması zor, süslü anlatıma yer vermemektir.
8. Yoğunluk
Paragraftan yoğun anlamlar çıkarabilmektir.
9. Doğallık
Yapıtı günlük konuşma dilinin rahatlığıyla oluşturmaktır.
10. Çekicilik
Bir sanat metninin ilgi uyandırıcı bir üsluba sahip olmasıdır.
11. Sıradanlık
Sanatçının kalıpların ve alışılmışın dışına çıkamamasıdır.
12. Evrensellik
Sanat yapıtının veya sanatçının dünyanın her yerindeki insanlara seslenebilmesidir.
13. Güncellik
Bir sanat yapıtının aktüel meseleleri ele almasıdır.
14. Kapalılık
Paragraftaki anlamın ilk okuyuşta sezilememesidir.
15. Nesnellik
Metnin bilimsel verilere dayanması ve tarafsızlığını ortaya koymasıdır.
16. Kalıcılık
Yapıtın ya da yazarın sadece günümüz insanına değil her çağa hitap edebilmesidir.
17. Bütünlük
Metni oluşturan cümlelerin anlam ve yapıca bir bütün meydan getirmesidir.
18. Öznellik
Sanat eserinde tartışma ve yoruma açık, kişisel düşüncelere ağırlık vermektir.
19. Ulusallık
Sanat yapıtında belli bir milletin kültürel özeliklerini öne çıkarmaktır.
20. Canlılık
Parçadaki olayların okuyucuda merak uyandırması ve okuyucuyu bunaltmamasıdır.
21. Özlülük
Parçada az sözle çok şey anlatabilmektir.
22. İçtenlik
Yazarın okuyucuya samimi duygular taşıdığını hissettirebilmesidir.
23. Etkileyicilik
Metni okuyanda iz bırakabilmek, okuyucunun düşünce yapısına etki edebilmektir.
24. Sürükleyicilik
Okurda merak uyandırıp onun ilgi ve heyecanını her an canlı tutmaktır.
Parçada Konu
Bir parça genellikle bir konu etrafında oluŞturulur. Parçada anlatılan her Şey konuyu verir. Konu yani içerik değiŞtikçe
parça da değiŞir. Konu parçada belirtilen düŞünceye ev sahipliği yapar.”Parçada ne anlatılmaktadır?” sorusuna vereceğimiz yanıt, konudur.
Çoğu kez parçanın ilk cümlesi konu hakkında ipucu verir. Dolayısıyla konunun tespitinde giriŞ cümlesi önem taŞır.
Örnek
Gerçek sanatçıların bir hedeş vardır ve bu hedef ün ve para kazanmakla, birilerinin gözüne girmekle ilgili değildir.
Onlar varlık nedenlerinin bir gereği olarak evrensel nitelikteki ürünlerini ortaya koymuŞ ve kendilerine düŞen
sorumlulukları yerine getirmiŞtir. Yukarıdaki paragrafın konusu, “gerçek sanatçıların esas hedeŞeri ve nitelikleri”dir.
Parçada ana düşünce
Parçada Ana düŞünce bir paragrafın yazılıŞ sebebidir. Yazarın okuyucuya vermek istediği ileti, vurgulamak istediği temel noktadır.
Genellikle “Parçada asıl anlatılmak istenen nedir, vurgulanan nedir?” biçiminde sorularla karŞımıza gelir.
Ana düŞünce parçayı özetleyen en genel kapsamlı yargıdır. Genellikle parçanın son cümlesinde yer alır.
Örnek
Aydınlarımız toplumsal meselelere duyarsız kalmaya baŞladı. Elbette bu, tüm aydınlarımız için geçerli olmayabilir.
Ancak aklımızdan çıkarmamamız gereken Şey toplum olmaksızın aydının var olamayacağıdır. Aydını doğuran toplumdur.
Gerçek bir aydın kendisini birçok açıdan geliŞtirmiŞ ve vizyon kazanmıŞ olabilir. Bununla birlikte
kendini toplumdan soyutlayan kiŞi aydın olma iddiasında bulunamaz. “Aydın olmanın mutlak Şartı toplumla iç içe olmaktır.” yukarı
daki parçanın ana düŞüncesidir. iki yaŞını dolduran küçük kızım, televizyondaki sanatsal nitelikten yoksun ürünler sunan Şarkıcıyı görünce hemen
tanıdı ve adını söyleyiverdi. O sırada, elimde ünlü bir yazarı mızın son kitabı vardı. Onu ikinci kez okuyordum.
Birden içimin sızladığını hissettim. iki yaŞında bir çocuk televizyonun etkisiyle bir Şarkıcıyı tanıyordu. Ekranda o
Şarkıcının yerine bir Şair, romancı, öykücü, ressam ya da bilim adamının görünmesine fırsat verilirse, onların yaŞamları
anlatılırsa, yapıtları dile getirilirse o küçük çocuk onları da bilecek, onları da tanıyacak. Bu da ülkenin geleceğ
i için ne kadar güzel olacak!
Bu sözleri söyleyen kiŞinin anlatmak istediği aŞağıdakilerden hangisidir?
A) Televizyondaki çocuk programlarının yetersizliği
B) Edebiyatçılarımızın pek çok güzel ve eğitimci yapıtı
bulunduğu
C) Bilim ve sanat adamlarıyla ilgili programlara televizyonda
yer verilmesinin gerekliliği
D) Televizyondaki müzik programlarının birçok yönden
çocuklara uygun olmadığı
E) Çocuklar üzerinde televizyonun gereğinden fazla etkili
olduğu
Yazar bu parçada, bilim ve sanat adamlarıyla ilgili programlara televizyonda yer verilmesinin gerekli olduğunu vurgulamaktadır.
Yanıt C
Örnek
Bu yazarımızın, anlattığı çevre ve kişiler hakkında geniş bilgisi vardır. Ama o, bunu hiçbir zaman açıkça gözler önüne sermez.
Anlattıkları, buzdağının suyun üstünde kalan kısmı gibidir.
Okur, zamanla buzdağının altta kalankısmını fark eder ve yazarın asıl kimliğinin orada saklı olduğunu anlar.
Bu parçada anlatılmak istenenle aşağıdaki yargılardan
hangisi arasında anlamca yakınlık vardır?
A) Her yazarın, olayları ve kişileri algılama biçimi farklı
dır.
B) Kimi yazarlar, yapıtlarında kendilerini bütünüyle açığa vurmaktan kaçınır.
C) Bir yapıtı, her okur farklı biçimlerde algilayabilir.
D) Okur, beğendiği yazarların yapıtlarından her okuyuşta değişik tatlar alır.
E) Kimi yazarlar, olayların değerlendirilmesini okura bırakarak ilgi çekmeye çalışır.
Parçada geçen yazarın anlattıklarının buzdağının suyun üstünde kalan kısmı gibi olduğu, yazarın asıl kimliğinin
buzdağının altta kalan kısmında saklı olduğu” görüşlerinden B seçeneğine ulaşılmaktadır.
Yanıt B
Örnek
Önemli bir edebiyat yapıtını çevirirken o yapıtın yazarıyla çok farklı bir ilişki kurmanın mutluluğunu da tadar çevirmen.
Bir yazarla çeviri aracılığıyla ilişki kurmak, onun söyledikleri ve söyleme biçimleri üzerinde kafa yormayı gerektirir.
Çünkü çeviride yapılması gereken, yalnızca okumakla okunanı anlamakla sınırlı değil; asıl önemli
olan, yazarın söylediklerine, söyleme biçimlerine, hangi dile çeviriyorsak o dilde varlık kazandırmaktır.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Başarılı çevirmenler, yapıtları çevirirken tarihsel ve toplumsal koşulları da düşünürler.
B) Bir çevirinin başarısı, yapıtın, çevrildiği dilde düşünce ve anlatım yönünden yeniden oluşturulmasına bağlıdır.
C) Çevirmenle çevrilen yapıtın yazarı arasında duygusal yönden benzerlik olması, çeviriyi olumlu yönde etkiler.
D) Çevirmenler, çeviriyi bitirinceye değin çok değişik duygular yaşarlar.
E) Anlatım olanakları birbirine benzeyen dillerde yapılan çeviriler daha başarılı olur.
Paragrafın son cümlesine dikkat edildiğinde paragraftaçevirinin başarısının, “çevrildiği dilde düşünce ve anlatım
yönünden yeniden oluşturulmasına bağlı olduğu” vurgulamasının yapıldığı anlaşılır.
Yanıt B
Örnek
insanı insana anlatmak, başlıca kaygısıdır sanatın. Çağlar boyunca; sözle olsun, renkle, ezgiyle olsun, tüm sanat
ürünleriyle insanın iç ve dış evreni yansıtılmak istenmiştir. Duygular, tutkular, düşler, düşünceler değişik biçimler
içinde ele alınmış, işlenmiştir. işleyiş, ele alış biçimleri sanatçıdan sanatçıya, çağdan çağa değişse de
amaç aynı kalmıştır: “insanı insana anlatmak…” Bir bakıma sanatın işlevindeki soyluluk da bu amaçtan doğar.
Yaşamın tatlanması, çirkinliklerden arınması, insanın insanı anlamasına bağlı değil midir? Mutsuzluklar; uyumsuzluklar
hep insanın insanı anlamamasından kaynaklanmaz mı?
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Duygu ve düşüncelerin anlatımı çeşitli sanat dalları-
na göre farklılık gösterir.
B) Sanat ürünleri, bireylerin birbirine yakınlaşmasını,
yaşamın güzelliklerini sezmesini ve algılamasını sağlar.
C) Sanatın etki gücü, her şeyden önce yaşamı olduğu gibi yansıtmasından ileri gelir.
D) Sanatsal yaratıların yaygınlaşıp gelişmesiyle yaşam koşulları arasında sıkı bir iletişim vardır.
E) Aynı konuyu işleyen iki sanatçının konuya bakış açıları, konuyu işleyiş yöntemleri birbirinden farklı özellikler gösterebilir.
Parçanın ilk cümlesi, vurgulanan düşüncenin B seçeneğinde yer aldığını gösterilmektedir.
Yanıt B
PARÇANIN BAŞLIĞI
Paragrafta dile getirilen görüşü özetleyebilecek kısa bir ifade paragrafın başlığını oluşturur. Bir paragrafın başlı-
ğı olabilecek ifade, paragrafta anlatılanlarla ilişkili olmalıdır.
Örnek
Edebiyat ve tarih arasında çeşitli biçimlerde ilişki kurulabilir. Bazı edebiyat eserleri konusunu tarihi olaylardan veya kişilerden almaktadır.
Tarih bilimi de kendine has yöntemlerle edebi devirlerin kronolojik olarak değerlendirilmesine yardımcı olmakta ve söz gelimi siyasi, sosyal,
idari görevleri olan ve tarihte rol oynamış edebiyatçı şahsiyetleri ele alabilmektedir.
Bu parçanın başlığı “Edebiyat ve Tarih ilişkisi” olabilir. Bilgi aktarmacılığına alışmış olan öğrenciler, okudukları
bir şiir, bir öykü üzerine kendi düşünceleri sorulduğunda şaşkına dönüyorlar. Düşünmeyi bilmediklerinden daha
önce ortaya konmuş olan hazır düşünce kalıplarını benimsiyorlar. Bunları ezberliyor, kendi düşünceleriymiş gibi ortaya koyuyorlar.
Bu parçada sözü edilen öğrencilerle ilgili olarak vurgulanmak istenen nedir?
A) Düşünmeden çok, eğlenceye önem verdikleri
B) Başkalarının düşüncelerini önemsemedikleri
C) Sorunlarını çözerken hileli yollara başvurdukları
D) Sanat değeri bulunan yapıtlardan hoşlanmadıkları
E) Hazır bilgilerle yetindikleri
Bu paragrafta “Bilgi aktarmacılığına alışmış öğrenciler’in kendi düşüncelerini geliştiremeyi, hazır bilgilerle yetinişi
vurgulanmaktadır.
Yanıt E
Örnek
Konuşurken düşüncenizi iyi anlatamadığınızı varsayalım. Geri alamazsınız onu. Dinleyene gitmiştir bir kez. Yeni cümleniz, ister istemez öncekinin yetersizliğini kapatma
kaygısı taşıyacaktır. Öte yandan siz ne kadar açıklamaya çalışırsanız çalışın dinleyiciler, kendilerine uygun düşen, kendi
özlemlerini karşılayan yorumu benimseyecek, öyle algılayacaklardır.
Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Dinleyicilerin, söylenenleri istedikleri doğrultuda anladı
kları
B) Dinleyicilerin, konuşmayı, eleştirel bir değerlendirmeden
geçirdikleri
C) Söylenen bir düşünceyi değiştirmenin gereksizliği
D Dinleyicilerin düzeyini göz önünde bulundurarak konuşmak
gerektiği
E) Düşünceleri açıklamada, konuşma yerine yazmayı
seçmenin doğru olduğu
Parçada vurgulanan düşünce, dinleyicilerin söylenenleri
istedikleri doğrultuda anladıklarıdır.
Yanıt A
Bir yazarın günlük tutmasının çeşitli yararları vardır. Çünkü günlük, bir tür olarak edebiyatın bir parçası olduğu kadar,
yazarın kendi yapıtlarını düşünürken, yazarken aldığı notlardır da. Eleştirmenler, günlüğüne bakarak, bir yazarın kişiliğini ya da yazarlık yeteneğini anlayabilirler.
Bir yazarın sanat anlayışını, sanatçı tutumunu çözümlemekte yararlı ipuçları verir günlükler.
Bu parçada günlüklerle ilgili olarak asıl anlatılmak istenen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yapıtın yazılmadan önce alınan notlardan oluştuğu
B) Yazarların anlaşması ve değerlendirilmesi açısından önem taşıdığı
C) Yazarların eğilimlerini, özlemlerini yansıtması gerektiği
D) Alanı ne olursa olsun, her sanatçının tutmasının zorunlu olduğu
E) Yapıtların oluşturulmasına kaynaklık ettiği.
Paragrafta, günlüklerin bir yazarın anlaşılması ve değerlendirilmesi
açısından ne kadar önemli olduğu üzerinde durulmaktadır.
Yanıt B
Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi sahiplendiğinde sadık kalmayı?
Sen bilir misin aşık olmayı?
Bölünebilir misin ikilere üçlere… gerekirse binlere?
Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin?
"Sevmenin demesi" olmaz. Unutma ya çok seversin bir kere ya da hiç sevmezsin..
PARÇADA ANLAM ÇIKARMALARI
Parçadaki herhangi bir ifadeden hareketle mantık yürüterek ulaştığımız sonuçlardır. Parçadaki yardımcı fikirlerdir.
“Parçadan hangisi çıkarılamaz, hangisine ulaşılamaz veya parçada hangisine değinilmemiştir?” şeklindeki sorular,
çıkarıma yönelik sorularıdır. Çıkarımlar, parçanın konusu, yazarı, duygusu, sebebi ile ilgili olabilir.
Bir paragraftan anlamla ilgili çıkarımlar yaparken paragrafta geçen her cümleyi dikkatle yorumlamak gerekir.
Parçayı oluşturan yan düşünceler parçanın bütününü
kapsamaz. Her parçanın bir ana düşünce etrafında
oluşturduğu göz ardı edilmemelidir
Örnek
Yazar dili ses, biçim, anlam özellikleriyle iyi bilen ve kullanan kişidir. Bu anlamda dile yeni kavramlar, kalıplar,
sözcükler kazandırabilir. Gerçekte hiçbir yazar, bakalım bu romandan, bu öykü ya da şiirden dilciler kaç kural çı-
karacak, diye yazamaz. Yazamaz; ama yazdıklarıyla dile yeni sözcükler katar. Dili işlerken yalnızca dilciye değil, edebiyat tarihçisine, toplum bilimcilere,
başka araştırmacılara da malzeme yaratır.
Bu parçadan, yazarlarla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi çıkarılamaz?
A) Dilin söz varlığını geliştirdikleri
B) Dilin anlatım olanaklarını genişlettikleri
C) Yapıtlarıyla, yeni çalışmalara olanak hazırladıkları
D) Dil konusunda, geniş bir bilgiye sahip oldukları
E) Dile kazandırdıklarıyla kalıcı olmaya çalıştıkları
Parçadan, “yazarların kalıcı olmak amacıyla dile bir şeyler kazandırdıkları” yargısı çıkarılmamaktadır.
Yanıt E
Örnek
Yazar, öykülerinde insanın insanla, insanın geleneklerle çatışmasını, günlük yaşamın akışı içinde, abartısız ve
sevecen bir yaklaşımla ele alır. Anlattıkları, olağanüstü olaylar, olgular, durumlar değildir. Dünyanın herhangi bir
ülkesinin bir yöresinde, bu öykülerdekine benzer yaşamlar hala vardır. Basit halk inançları, etkili bir biçimde öykülerinin
atardamarını oluşturur. Geçim derdi, biten sevgiler, öykülerden fışkıran renkli tablolardır.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada sözü edilen öykücünün
bir özelliği değildir?
A) Ders vermeyi amaçlama
B) Anlatımda doğallığı benimseme
C) Sıradan öğeleri çarpıcı kılma
D) Karşıtlıklardan yararlanma
E) Folklorik öğelere yer verme
B, C, D ve E seçeneklerinde verilenler parçada sözü edilenöykücünün özellikleri arasındadır. Yazarın ders vermeyi
amaçlayan bir tavır sergilediği ise söylenemez.
Yanıt A
Örnek
Bilim dili, nesnel bir dildir; çünkü terimlerle kurulur, terimlerle oluşur. Terimlerin de açık, anlaşılır, aydınlık olması gerekir.
Bunun da baş koşulu, terimlerin, anlamları herkesçe bilinen sözcüklerden yapılmasıdır. Böyle olmazsa
bilim dili anlaşılmaz, karmaşık bir görünüm alır. Bu yüzden bilim adamları arasında tam bir anlaşma olmaz. Ayrı
ca, bilim ürünlerini geniş halk yığınlarına iletmek de olanaksızlaşır.
Bu parçada, terimlerle ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Anlamlarının kişiden kişiye değişmemesine
B) Dilin sık kullanılan sözcüklerinden oluşturulmasına
C) Bilimsel iletişimi sağlamasına
D) Bilimsel çalışmaları geliştirip hızlandırmasına
E) Güç anlaşılan bir yapıda olmamasına
Terimlerin açık ve anlaşılır olması, herkes tarafından bilinen sözcüklerden yapılması A, B, C ve E’de verilmiştir.
Parçadan, terimlerin bilimsel çalışmaları geliştirip hızlandırdığı anlamı çıkarılmaz.
Yanıt D
Örnek
Bir romanı elime alıp okumaya başladığımda kendimi okyanusta kaybolmuş küçük bir balık gibi hissederim. Neredeyim?
Nereye sürükleniyorum? Biraz şaşkınlık, biraz kaybolmuşlukla sözcüklerin arasında bir şeyler bulmaya
çalışırım. Sonra, bir anda kendimi, yazarın oltasına takılmış bulurum ve roman çok iyiyse bittiğinde hala oltadayımdır.
Aksi halde bir yerlerde oltadan kurtulmuş, zihnim dağılmış, nerede olduğumu unutmuş, dolanmaya başlamışımdır.
Bu parçaya dayanarak, aşağıdaki genellemelerden
hangisine varılabilir?
A) Romanlar, okuyucuları gerçek yaşamdan uzaklaştı-
rır.
B) Okurların bir romanı sonuna değin anlayarak okuması, o romanın değerini ve etki gücünü gösterir.
C) Her romanın kendine özgü bir okuyucu kitlesi vardır.
D) Okuru şaşırtan romanlar, anlatım gücü üstün olanlardır.
E) Güçlü romanlar, okurların duygu ve düşünce dünyasını biçimlendirir.
Parçada güçlü bir romanın sonuna dek okunan roman olduğu üzerinde duruluyor.
Yanıt B
Örnek
Kitaplarla tanıştıktan sonra yaşamım anlam kazandı, diyebilirim. insanlarla iletişimim çok değişti; konuşurken,
yazarken, okurken, düşünürken neredeyse hiçbir sorun yaşamıyorum. Dünyaya daha geniş bir pencereden bakmayı
öğrendim. Kendimi çok daha rahat anlatabiliyorum. Keşke herkes zamanını nasıl değerlendireceği üzerinde
düşünse ve bunun bir kısmını okumaya ayırsa. Böylece insanlarda kendini bir başkasının yerine koyma duygusu
gelişir ve bireyler birbirleriyle daha rahat iletişim kurabilir.
Bu parçada okumayla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Zamanın bilinçli kullanılmasıyla bağlantılı olduğuna
B) Bireylerin, olayları algılayış biçimini değiştirdiğine
C) insanların birbirlerini anlamasını kolaylaştırdığına
D) Kişilerin, kendilerini tanımalarına olanak sağladığına
E) insanlara, başkalarını yönlendirme gücü kazandırdığına
Parçanın ilk üç cümlesinde B seçeneğinde verilen yargıya, dördüncü cümlede A seçeneğinde verilen yargıya,
parçanın son cümlesinde ise C’de söylenen yargıya işaret edilmiştir. E seçeneğindeki yargı parçadan hareketle
çıkarılamamaktadır.
Yanıt E
Örnek
Tarihçilere göre, günümüzden binlerce yıl önce Anadolu’da, Çatalhöyük’te insanlık tarihinin en eski uygarlıkları
ndan biri yaratılmıştır. Bu uygarlığı yaratanlar, tarihin ilk çiftçileri sayılmaktadır. Bu insanlar, tarımla uğraşmayı,
evcilleştirdikleri hayvanlarla, yetiştirdikleri bitkilerle beslenmeyi öğrendiler. Bugünkü aile ve kent düzenini dünyada
ilk kez onlar kurdular. Daha sonra Kibele ve Artemis adlarını alacak olan ana tanrıça ve bereket tanrıçası
na tapınma ilk kez burada ortaya çıktı. Tarihte ilk kez, evlerini sanat eseri sayılacak güzellikte duvar resimleriyle, kabartmalarla onlar süslediler.
Bu parçaya göre, Çatalhöyük’teki uygarlığı yaratanlar
için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kimi dinsel inançlara öncülük etmişlerdir.
B) Toprağı işlemede, kendilerinden sonraki topluluklara örnek olmuşlardır.
C) Toplumsal yaşamın gerektirdiği kurumları oluşturmuşlardır.
D) Anadolu tarihi onlarla başlamıştır.
E) Ev içi düzenlemelere estetik boyutlar katmışlardır.
Parçadaki ikinci ve üçüncü cümleler B seçeneğinde; dördüncü cümle C seçeneğinde; beşinci cümle A’da; son
cümle E’de söylenenleri barındırmaktadır. Anadolu tarihinin Catalhöyük’teki uygarlığı yaratanlarla başlattığı ulaşılabilecek bir yargı değildir.
Yanıt D
Örnek
Bu eleştirmenimiz, tiyatro yapıtlarına ilişkin hemen bütün eleştirilerinde yer yer bilgi vererek izleyicilerin eğitilmesine
katkıda bulunmakta, onlarda bir bakış açısı geliştirmeye çalışmaktadır. Bu arada, yapıtı eliştirmekten kaçınmamakta,
düşündüklerini bir yolunu bularak mutlaka söylemektedir. Daha çok, tiyatro sanatçılarına yöneltilen bu eleştiriler,
kimi zaman dolaylı olmakta, satır aralarında kalabilmektedir. Öyle de olsa, bir taşla iki kuş vurulmakta; hem sanatçı
ların dikkati çekilmekte hem de seyircinin oyunu algılamasına kılavuzluk edilmektedir. Bunun yanı sıra, seyircilerin
tiyatrodan kaçması önlenmekte, dahası sayısının artması sağlanmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada sözü edilen sanatçının eleştirileriyle sağladığı yararlardan biri değildir?
A) izleyiciye oyunu belli açılardan inceleyebilme gücü kazandırma
B) Sanatçıları, üstü kapalı eleştirilerle uyarma
C) Oyunun anlaşılmasına yardımcı olma
D) Yaptığı yorumlarla tiyatroya yeni bir yön verme
E) izleyicinin tiyatroya ilgi duymasını sağlama
Eleştirmenin tiyatroya yeni bir yön verme çabası içinde olduğuna parçada değinilmemiştir..
Yanıt D
Ünlü yazarımızla Türk sanat yaşamı üzerine konuştuk. Bize, hayatını kalemiyle kazandığından söz etti. Yalnızca
halkın kendisini anladığını, kimi aydınların kendisini hala ciddiye almadığını yana yakıla anlattı. Bu arada. radyoda
skeçler yayımlayacak kişilerin, kendisinden de komik diyaloglar istediğini söyledi. Bize bugün aklımda kalmayan;
ama o zaman üzerimizde kötü bir etki bırakan mektubu okudu. Her satırını okurken sinirleniyor: “Adamlara bakın,
beni soytarı sanıyorlar, insanda biraz anlayış olmalı!” diyerek öfkesini yansıtıyordu
Bu parçadan söz konusu romancıyla ilgili olarak aşağıdaki yargıların hangisine varılamaz?
A) Belli bir kesimin davranışlarından rahatsızlık duymaktadır.
B) Yalnızca insanları güldürmek amacıyla yazmayı, kendisine yakıştıramamaktadır.
C) Tiyatroyu bir tür olarak önemli bulmamaktadır.
D) Kültürlü kimi okurlar, kendisine gereken değeri vermemektedir.
E) Sanatsal çalışmalarıyla geçimini sağlamaktadır.
Parçada yazarın, tiyatroyu bir tür olarak önemli bulunduğuna dair herhangi bir bilgi yoktur. A,B,D ve E seçeneklerinde
söylenenler parçadan çıkarabilmektedir.
Yanıt C
PARÇANIN AKIŞI
Parçadaki konunun işlenişi belirli bir zamana, düşüncedeki paralelliklere veya zıtlıklara göre gelişir. Bu gelişme
sürecinde bağlaçlar önemli ipuçları verir. Akışla ilgili karşılaşacağımız soru başlıkları şöyledir:
1. Akışı Bozan Cümle
Bir parçada baştan sona kadar bir konu bütünlüğü olmalıdır. fiayet parçadaki cümlelerin birisi anlatılan konuyla
bağlantısız ise bu cümle anlatımın akışını bozmuş olur. Paragrafta akışın nasıl olması gerektiğini cümlelerdeki
bağlayıcı kelimelerden de anlayabiliriz. Çünkü bağlaçlar bize akışın ne yönde devam edeceği noktasında yol gösterir.
Örnek
(I) Romanlar vardır, daha ilk sayfasında olay örgüsünü çekim alanı içine alır okurunu. (II) Kan basıncını yükselten
heyecanlar yaratır okurda. (III) Kimi romanlar da vardır,
dilsel örüntüsüyle okurun aklına olduğu kadar yüreğinede seslenme yolunu seçer.
(IV) Romanda özgünlük, derinlik, çok yönlülük aranır. (V) Daha doğrusu, okurun,
okuma eylemine tüm varlığıyla katılımını sağlar. (VI) En yüksek coşkuları, estetik tutkulara dönüştürür.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E)VI.
I, II, III, V ve IV. cümlelerde bir romandaki olay örgüsünden söz edilirken IV’te romanda özgünlük ve derinlikten
söz edilmektedir.
Yanıt C
2. Gereksiz Cümle
Parçada aynı anlama gelecek şekilde kullanılan iki cümle varsa bunlardan biri gereksizdir.
3. Yer Değiştirme
Kimi kez paragraşarın iki cümlesi yer değiştirmiş olarak verilir ve soru “Hangi cümlelerin yeri değişirse anlam düzelir?”
biçiminde sorulur. Bu tip sorularda en az zaman harcayacağımız yöntem, seçeneklerden yola çıkmaktır.
4. Paragrafın Bölünmesi
Paragraf, yalnız bir düşüncenin işlendiği cümle grubudur. fiayet yeni bir konuya geçilecekse yeni bir parçaya başlanmalı
dır. Dolayısıyla yeni bir konunun başladığı yer parçanın bölünmesi gereken yerdir.
Örnek
(I) Resim ve heykel sanatçıları insan elleri üzerinde çok durmuşlardır. (II) Ortaçağdan bu yana, ressamların yaptığı
portrelere baktığınızda gözlerden çok ellerin öne çıktığını görürsünüz. (III) Gergef üzerinde dolaşan, çenesini
avuçları içine alan, vücut boyunca sarkan eller… (IV) Mutluluğun parıltısını, kaygıların kaynaşmasını, yaşamaktan
usanışı hep bu ellerde görürsünüz. (V) Bundan on binlerce yıl önce insan daha kafasıyla düşünemezken
elleriyle düşünmüş. (VI) insan geometri bilmeden su bentleri yapmış, matematik bilmeden parmaklarıyla saymı
ş, sanat ve güzellik üzerine hiçbir bilgisi yokken mağara duvarlarını, bugün usta ressamların bile yapamayacağı
resimlerle donatmış. (VII) Bilimsel ve sanatsal yaratılar konusunda övündüğümüz ne varsa hepsini, insan elinin çağlar boyunca yaptığı hareketlere borçluyuz.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf
hangi cümleyle başlar
A) II. B) III. C) IV. D) V. E)VI.
ilk dört cümlede ellerin sanatta önemli yer tutmasından söz edilirken, V, VI ve VII. cümlelerde insanın tarih boyunca
ellerini kullanmasından bahsedilmiştir. V. cümle ile ikinci paragraf başlamalıdır.
Yanıt D
5. Araya Ekleme
Bu tarz parça sorularında, soruda verilen cümlenin söz konusu parçanın uygun bir yerine getirilmesi gerekir. Yine cümlenin akış özelliklerinden parçanın cümle ya da sözün nereye geleceği tahmin edilebilir.
Sarılmayı bilir misin? Sahiplenmeyi sahiplendiğinde sadık kalmayı?
Sen bilir misin aşık olmayı?
Bölünebilir misin ikilere üçlere… gerekirse binlere?
Yapabilir misin? Gerçekten sevebilir misin?
"Sevmenin demesi" olmaz. Unutma ya çok seversin bir kere ya da hiç sevmezsin..
PARÇADA ANLAM ÇIKARMALARI
Parçadaki herhangi bir ifadeden hareketle mantık yürüterek ulaştığımız sonuçlardır. Parçadaki yardımcı fikirlerdir.
“Parçadan hangisi çıkarılamaz, hangisine ulaşılamaz veya parçada hangisine değinilmemiştir?” şeklindeki sorular,
çıkarıma yönelik sorularıdır. Çıkarımlar, parçanın konusu, yazarı, duygusu, sebebi ile ilgili olabilir.
Bir paragraftan anlamla ilgili çıkarımlar yaparken paragrafta geçen her cümleyi dikkatle yorumlamak gerekir.
Parçayı oluşturan yan düşünceler parçanın bütününü
kapsamaz. Her parçanın bir ana düşünce etrafında
oluşturduğu göz ardı edilmemelidir
Örnek
Yazar dili ses, biçim, anlam özellikleriyle iyi bilen ve kullanan kişidir. Bu anlamda dile yeni kavramlar, kalıplar,
sözcükler kazandırabilir. Gerçekte hiçbir yazar, bakalım bu romandan, bu öykü ya da şiirden dilciler kaç kural çı-
karacak, diye yazamaz. Yazamaz; ama yazdıklarıyla dile yeni sözcükler katar. Dili işlerken yalnızca dilciye değil, edebiyat tarihçisine, toplum bilimcilere,
başka araştırmacılara da malzeme yaratır.
Bu parçadan, yazarlarla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi çıkarılamaz?
A) Dilin söz varlığını geliştirdikleri
B) Dilin anlatım olanaklarını genişlettikleri
C) Yapıtlarıyla, yeni çalışmalara olanak hazırladıkları
D) Dil konusunda, geniş bir bilgiye sahip oldukları
E) Dile kazandırdıklarıyla kalıcı olmaya çalıştıkları
Parçadan, “yazarların kalıcı olmak amacıyla dile bir şeyler kazandırdıkları” yargısı çıkarılmamaktadır.
Yanıt E
Örnek
Yazar, öykülerinde insanın insanla, insanın geleneklerle çatışmasını, günlük yaşamın akışı içinde, abartısız ve
sevecen bir yaklaşımla ele alır. Anlattıkları, olağanüstü olaylar, olgular, durumlar değildir. Dünyanın herhangi bir
ülkesinin bir yöresinde, bu öykülerdekine benzer yaşamlar hala vardır. Basit halk inançları, etkili bir biçimde öykülerinin
atardamarını oluşturur. Geçim derdi, biten sevgiler, öykülerden fışkıran renkli tablolardır.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada sözü edilen öykücünün
bir özelliği değildir?
A) Ders vermeyi amaçlama
B) Anlatımda doğallığı benimseme
C) Sıradan öğeleri çarpıcı kılma
D) Karşıtlıklardan yararlanma
E) Folklorik öğelere yer verme
B, C, D ve E seçeneklerinde verilenler parçada sözü edilenöykücünün özellikleri arasındadır. Yazarın ders vermeyi
amaçlayan bir tavır sergilediği ise söylenemez.
Yanıt A
Örnek
Bilim dili, nesnel bir dildir; çünkü terimlerle kurulur, terimlerle oluşur. Terimlerin de açık, anlaşılır, aydınlık olması gerekir.
Bunun da baş koşulu, terimlerin, anlamları herkesçe bilinen sözcüklerden yapılmasıdır. Böyle olmazsa
bilim dili anlaşılmaz, karmaşık bir görünüm alır. Bu yüzden bilim adamları arasında tam bir anlaşma olmaz. Ayrı
ca, bilim ürünlerini geniş halk yığınlarına iletmek de olanaksızlaşır.
Bu parçada, terimlerle ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Anlamlarının kişiden kişiye değişmemesine
B) Dilin sık kullanılan sözcüklerinden oluşturulmasına
C) Bilimsel iletişimi sağlamasına
D) Bilimsel çalışmaları geliştirip hızlandırmasına
E) Güç anlaşılan bir yapıda olmamasına
Terimlerin açık ve anlaşılır olması, herkes tarafından bilinen sözcüklerden yapılması A, B, C ve E’de verilmiştir.
Parçadan, terimlerin bilimsel çalışmaları geliştirip hızlandırdığı anlamı çıkarılmaz.
Yanıt D
Örnek
Bir romanı elime alıp okumaya başladığımda kendimi okyanusta kaybolmuş küçük bir balık gibi hissederim. Neredeyim?
Nereye sürükleniyorum? Biraz şaşkınlık, biraz kaybolmuşlukla sözcüklerin arasında bir şeyler bulmaya
çalışırım. Sonra, bir anda kendimi, yazarın oltasına takılmış bulurum ve roman çok iyiyse bittiğinde hala oltadayımdır.
Aksi halde bir yerlerde oltadan kurtulmuş, zihnim dağılmış, nerede olduğumu unutmuş, dolanmaya başlamışımdır.
Bu parçaya dayanarak, aşağıdaki genellemelerden
hangisine varılabilir?
A) Romanlar, okuyucuları gerçek yaşamdan uzaklaştı-
rır.
B) Okurların bir romanı sonuna değin anlayarak okuması, o romanın değerini ve etki gücünü gösterir.
C) Her romanın kendine özgü bir okuyucu kitlesi vardır.
D) Okuru şaşırtan romanlar, anlatım gücü üstün olanlardır.
E) Güçlü romanlar, okurların duygu ve düşünce dünyasını biçimlendirir.
Parçada güçlü bir romanın sonuna dek okunan roman olduğu üzerinde duruluyor.
Yanıt B
Örnek
Kitaplarla tanıştıktan sonra yaşamım anlam kazandı, diyebilirim. insanlarla iletişimim çok değişti; konuşurken,
yazarken, okurken, düşünürken neredeyse hiçbir sorun yaşamıyorum. Dünyaya daha geniş bir pencereden bakmayı
öğrendim. Kendimi çok daha rahat anlatabiliyorum. Keşke herkes zamanını nasıl değerlendireceği üzerinde
düşünse ve bunun bir kısmını okumaya ayırsa. Böylece insanlarda kendini bir başkasının yerine koyma duygusu
gelişir ve bireyler birbirleriyle daha rahat iletişim kurabilir.
Bu parçada okumayla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisine değinilmemiştir?
A) Zamanın bilinçli kullanılmasıyla bağlantılı olduğuna
B) Bireylerin, olayları algılayış biçimini değiştirdiğine
C) insanların birbirlerini anlamasını kolaylaştırdığına
D) Kişilerin, kendilerini tanımalarına olanak sağladığına
E) insanlara, başkalarını yönlendirme gücü kazandırdığına
Parçanın ilk üç cümlesinde B seçeneğinde verilen yargıya, dördüncü cümlede A seçeneğinde verilen yargıya,
parçanın son cümlesinde ise C’de söylenen yargıya işaret edilmiştir. E seçeneğindeki yargı parçadan hareketle
çıkarılamamaktadır.
Yanıt E
Örnek
Tarihçilere göre, günümüzden binlerce yıl önce Anadolu’da, Çatalhöyük’te insanlık tarihinin en eski uygarlıkları
ndan biri yaratılmıştır. Bu uygarlığı yaratanlar, tarihin ilk çiftçileri sayılmaktadır. Bu insanlar, tarımla uğraşmayı,
evcilleştirdikleri hayvanlarla, yetiştirdikleri bitkilerle beslenmeyi öğrendiler. Bugünkü aile ve kent düzenini dünyada
ilk kez onlar kurdular. Daha sonra Kibele ve Artemis adlarını alacak olan ana tanrıça ve bereket tanrıçası
na tapınma ilk kez burada ortaya çıktı. Tarihte ilk kez, evlerini sanat eseri sayılacak güzellikte duvar resimleriyle, kabartmalarla onlar süslediler.
Bu parçaya göre, Çatalhöyük’teki uygarlığı yaratanlar
için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kimi dinsel inançlara öncülük etmişlerdir.
B) Toprağı işlemede, kendilerinden sonraki topluluklara örnek olmuşlardır.
C) Toplumsal yaşamın gerektirdiği kurumları oluşturmuşlardır.
D) Anadolu tarihi onlarla başlamıştır.
E) Ev içi düzenlemelere estetik boyutlar katmışlardır.
Parçadaki ikinci ve üçüncü cümleler B seçeneğinde; dördüncü cümle C seçeneğinde; beşinci cümle A’da; son
cümle E’de söylenenleri barındırmaktadır. Anadolu tarihinin Catalhöyük’teki uygarlığı yaratanlarla başlattığı ulaşılabilecek bir yargı değildir.
Yanıt D
Örnek
Bu eleştirmenimiz, tiyatro yapıtlarına ilişkin hemen bütün eleştirilerinde yer yer bilgi vererek izleyicilerin eğitilmesine
katkıda bulunmakta, onlarda bir bakış açısı geliştirmeye çalışmaktadır. Bu arada, yapıtı eliştirmekten kaçınmamakta,
düşündüklerini bir yolunu bularak mutlaka söylemektedir. Daha çok, tiyatro sanatçılarına yöneltilen bu eleştiriler,
kimi zaman dolaylı olmakta, satır aralarında kalabilmektedir. Öyle de olsa, bir taşla iki kuş vurulmakta; hem sanatçı
ların dikkati çekilmekte hem de seyircinin oyunu algılamasına kılavuzluk edilmektedir. Bunun yanı sıra, seyircilerin
tiyatrodan kaçması önlenmekte, dahası sayısının artması sağlanmaktadır.
Aşağıdakilerden hangisi, bu parçada sözü edilen sanatçının eleştirileriyle sağladığı yararlardan biri değildir?
A) izleyiciye oyunu belli açılardan inceleyebilme gücü kazandırma
B) Sanatçıları, üstü kapalı eleştirilerle uyarma
C) Oyunun anlaşılmasına yardımcı olma
D) Yaptığı yorumlarla tiyatroya yeni bir yön verme
E) izleyicinin tiyatroya ilgi duymasını sağlama
Eleştirmenin tiyatroya yeni bir yön verme çabası içinde olduğuna parçada değinilmemiştir..
Yanıt D
Ünlü yazarımızla Türk sanat yaşamı üzerine konuştuk. Bize, hayatını kalemiyle kazandığından söz etti. Yalnızca
halkın kendisini anladığını, kimi aydınların kendisini hala ciddiye almadığını yana yakıla anlattı. Bu arada. radyoda
skeçler yayımlayacak kişilerin, kendisinden de komik diyaloglar istediğini söyledi. Bize bugün aklımda kalmayan;
ama o zaman üzerimizde kötü bir etki bırakan mektubu okudu. Her satırını okurken sinirleniyor: “Adamlara bakın,
beni soytarı sanıyorlar, insanda biraz anlayış olmalı!” diyerek öfkesini yansıtıyordu
Bu parçadan söz konusu romancıyla ilgili olarak aşağıdaki yargıların hangisine varılamaz?
A) Belli bir kesimin davranışlarından rahatsızlık duymaktadır.
B) Yalnızca insanları güldürmek amacıyla yazmayı, kendisine yakıştıramamaktadır.
C) Tiyatroyu bir tür olarak önemli bulmamaktadır.
D) Kültürlü kimi okurlar, kendisine gereken değeri vermemektedir.
E) Sanatsal çalışmalarıyla geçimini sağlamaktadır.
Parçada yazarın, tiyatroyu bir tür olarak önemli bulunduğuna dair herhangi bir bilgi yoktur. A,B,D ve E seçeneklerinde
söylenenler parçadan çıkarabilmektedir.
Yanıt C
PARÇANIN AKIŞI
Parçadaki konunun işlenişi belirli bir zamana, düşüncedeki paralelliklere veya zıtlıklara göre gelişir. Bu gelişme
sürecinde bağlaçlar önemli ipuçları verir. Akışla ilgili karşılaşacağımız soru başlıkları şöyledir:
1. Akışı Bozan Cümle
Bir parçada baştan sona kadar bir konu bütünlüğü olmalıdır. fiayet parçadaki cümlelerin birisi anlatılan konuyla
bağlantısız ise bu cümle anlatımın akışını bozmuş olur. Paragrafta akışın nasıl olması gerektiğini cümlelerdeki
bağlayıcı kelimelerden de anlayabiliriz. Çünkü bağlaçlar bize akışın ne yönde devam edeceği noktasında yol gösterir.
Örnek
(I) Romanlar vardır, daha ilk sayfasında olay örgüsünü çekim alanı içine alır okurunu. (II) Kan basıncını yükselten
heyecanlar yaratır okurda. (III) Kimi romanlar da vardır,
dilsel örüntüsüyle okurun aklına olduğu kadar yüreğinede seslenme yolunu seçer.
(IV) Romanda özgünlük, derinlik, çok yönlülük aranır. (V) Daha doğrusu, okurun,
okuma eylemine tüm varlığıyla katılımını sağlar. (VI) En yüksek coşkuları, estetik tutkulara dönüştürür.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E)VI.
I, II, III, V ve IV. cümlelerde bir romandaki olay örgüsünden söz edilirken IV’te romanda özgünlük ve derinlikten
söz edilmektedir.
Yanıt C
2. Gereksiz Cümle
Parçada aynı anlama gelecek şekilde kullanılan iki cümle varsa bunlardan biri gereksizdir.
3. Yer Değiştirme
Kimi kez paragraşarın iki cümlesi yer değiştirmiş olarak verilir ve soru “Hangi cümlelerin yeri değişirse anlam düzelir?”
biçiminde sorulur. Bu tip sorularda en az zaman harcayacağımız yöntem, seçeneklerden yola çıkmaktır.
4. Paragrafın Bölünmesi
Paragraf, yalnız bir düşüncenin işlendiği cümle grubudur. fiayet yeni bir konuya geçilecekse yeni bir parçaya başlanmalı
dır. Dolayısıyla yeni bir konunun başladığı yer parçanın bölünmesi gereken yerdir.
Örnek
(I) Resim ve heykel sanatçıları insan elleri üzerinde çok durmuşlardır. (II) Ortaçağdan bu yana, ressamların yaptığı
portrelere baktığınızda gözlerden çok ellerin öne çıktığını görürsünüz. (III) Gergef üzerinde dolaşan, çenesini
avuçları içine alan, vücut boyunca sarkan eller… (IV) Mutluluğun parıltısını, kaygıların kaynaşmasını, yaşamaktan
usanışı hep bu ellerde görürsünüz. (V) Bundan on binlerce yıl önce insan daha kafasıyla düşünemezken
elleriyle düşünmüş. (VI) insan geometri bilmeden su bentleri yapmış, matematik bilmeden parmaklarıyla saymı
ş, sanat ve güzellik üzerine hiçbir bilgisi yokken mağara duvarlarını, bugün usta ressamların bile yapamayacağı
resimlerle donatmış. (VII) Bilimsel ve sanatsal yaratılar konusunda övündüğümüz ne varsa hepsini, insan elinin çağlar boyunca yaptığı hareketlere borçluyuz.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf
hangi cümleyle başlar
A) II. B) III. C) IV. D) V. E)VI.
ilk dört cümlede ellerin sanatta önemli yer tutmasından söz edilirken, V, VI ve VII. cümlelerde insanın tarih boyunca
ellerini kullanmasından bahsedilmiştir. V. cümle ile ikinci paragraf başlamalıdır.
Yanıt D
5. Araya Ekleme
Bu tarz parça sorularında, soruda verilen cümlenin söz konusu parçanın uygun bir yerine getirilmesi gerekir. Yine cümlenin akış özelliklerinden parçanın cümle ya da sözün nereye geleceği tahmin