Türk-Yunan Mübadelesi ve Terkedilmiş Mallar

Türk-Yunan Mübadelesi ve Terkedilmiş Mallar Balkan Savaşlarının sonucunda Osmanlı Devleti müslüman ülkesi görünümü aldı. İttihatçılar İslam’ı birleştirici unsur yaparak bir Türk milliyetçiliği izlemeye başladılar. Homojenleştirici önlemlere başvurdular. Eğitim alanında Türkçeleştirme faaliyetleriyle iktisadi alanda milli ekonomi politikalarıyla bu hedefe varılmaya çalışılmıştır. Müslüman ve Türk olmayanlara karşı etkisizleştirme politikası izlenirken Müslüman unsurları da Türkleştirme politikalarına başvuruldu. Özellikle Balkan Savaşları sonrası bu politikaların yansıması olarak yurt genelinde yabancı karşıtı bir atmosfer oluştu. Daha sonra ülkede yönetimi eline alan Kemalistlerde İttihatçıların bıraktığı çizgiden milliyetçi politikaları sürdürdüler. Gayrimüslimler ‘öteki’yi oluşturmaya devam ettiler. İttihatçılar döneminde Balkan Savaşları ile nüfus homojenleşmeye başlamışken Kemalist yönetimde mübadeleler nüfusu homojenleştirici unsur olmuştur. Aslında mübadeleler balkan ülkeleri için nüfuslarını homojenleştirmek için büyük bir fırsattı. Balkan Savaşları sonrası ilk mübadeleler Bulgaristan ile yapıldı. Daha sonra Yunanistan ile mübadeleler başlamıştır ancak I.Dünya Savaşı’nın başlamasıyla yarım kalmıştır I.Dünya Savaşı sırasında gayrimüslim unsur olan Rumlara Ermenilere ve Yahudilere tehcir uygulandı. Bu tehcirdeki amaç sadece nüfusu homojenleştirmek değildi. Gayrimüslümlerin serveti de önemli bir faktördü. Bırakılan mallar müslüman muhacir ve mübadillere veriliyor böylece milli ekonomi yönünde adım atılmış olunuyordu. Savaşın kaybedilmesi ve İttihatçıların ülkeyi terk etmeleriyle İttihatçılara artan suçlamalar artmıştı. Eleştirilerin odağında Ermeni tehciri ve milli ekonomi modeli geliyordu. Kaybedilen savaşla birlikte iktisdi koşullar Müslüman-Türk unsurun aleyhine işleyemeye başlamıştı. Tehcir edilen gayrimüslimlerin yeniden iskanı ve mallarının iadesi kabul edildi.. Bu da özellikle Batı Anadoludaki Türk unsurunun iç bölgelere göç etmesine neden oldu. İttihatçı karşıtı padişah ve hükümetin başta oluşu milliyetçi politikayı değiştirdi. Bunda itilaf devletlerinin Ermeni ve Rumlara duydukları sempati bir dış etki oluşturmuştur. Buna tepki olarak Anadolu’da dindaşlığa dayalı bir milli mücadele başlamıştır ve zaferle sonuçlanmıştır.Bu dönemde özellikle Rumların Yunan Ordusuna verdiği destek zaferden sonra onlara büyük bir nefret duyulmasına neden olmuş ve Rumlar hızla ülkeyi terk etmeye başlamışlardır. Anadoluda kalan gayrimüslimlerin durumu Lozan Antlaşması ile belirlenmiş ve gayrimüslimlere azınlık statüsü verilerek hakları teminat altına alınmıştır. Lozan Antlaşmasında kapitülasyonların kaldırılması ve mübadele kararının alınmasıyla gayrimüslimlerin iktisadi etkinlikleri ülke genelinde azalmıştır. Gayrimüslimlerden Müslüman-Türklere servet aktarımında zemini hazırlanmış oldu. Bu mübadelede 1.200.000 Rum Yunanistan’a göç ederken 500.000 müslüman Türkiye’ye göç etmiştir. İstanbuldaki Rumlar ile Batı Trakyadaki Müslümanlar bu mübadelenin dışında tutulmuştur. Göçler Yunan ekonomisine kısa vadede ağır yükler getirip borçlandırmayı arttırsa da uzun vadede ticaret ve sanayi ile uğraşan göçmenler nedeniyle Yunan ekonomisi gelişmeye başlamıştır. Türk ekonomisinde de mübadillerin iskanı ve üretken kılınması yolunda ortaya çıkan zorluklara rağmen tarımsal üretim artmıştır. Özellikle tütün pamuk ve fındık üretiminde artışlar olmuştur. Ancak üzümcülük ve incircilikle uğraşan Rumların mübadele ile gitmeleri nedeniyle bu ürünlerdeki üretimde düşüşler yaşanmıştır. Halıcılık ve ipekçiliğin ekonomik ağırlığı da mübadele ile Yunanistan’a geçmiştir Mübadele döneminde Türkiye’de birçok sorun yaşanmıştır. Türkiye’yi terk edip gidenlerin bıraktığı boşluk doldurulamamış gelenlerin de üretim sürecine dahil edilmesi sürecinde sorunlar yaşanmıştır. En büyük sorun iskan konusunda çıkmıştır çünkü mübadillerin oturması gereken taşınmaz mallar yağmaya ve işgale uğramıştır. Bu yağmanın nedeni Yunanlılara ve Rumlara duyulan öfkeydi. Yağmaya sadece savaş mağdurları değil aynı zamanda mal edinme hırsı olan fırsatçılar da ortaklık etmişti. Bu olaylara karışanlar arasında Ankara’da nüfuzlu tanıdıkları olan eşraftan kişiler memurlar hatta subaylarda vardı. Ancak fırsatçıların tamamı nüfuz sahibi kişiler değildi. İç bölgelerden gelip Rum evlerini ve mallarını yağmalayan kitlelere de rastlanılıyordu. Yağmacıların sayısı 200.000i bulmuştu. Bütün uyarılara rağmen yağma önemli boyutlara ulaşmıştır. Sadece binalar ve içlerindeki eşyalar değil ekonomik değeri yüksek bağlar ve tarımsal ürünler de yağmalanmıştı. Bu soruna bir çözüm bulmak için Mübadele İmar ve İskan Vekaleti kuruldu. Ancak hükümetin savaş sonrası dönemde otoritesini kuramaması izlediği kararsız ve yanlış politikalar terk edilmiş malların yağmalanmasına zemin hazırlamıştır. Hükümetin de malların korunması konusunda istekli davrandığı söylenemez hatta taşrada merkezi otoriteyi temsil eden kişilerde yağma olaylarına doğrudan ve dolaylı biçimde katılmıştır. Bu olaylardan haberdar olan hükümet ancak kamuoyu baskısıyla harekete geçebilmiştir. Faillerin çoğu zaman kimlikleri açıklanmasa da hemen hemen her kesimden kişiler bu olayın içinde yer almıştır. Sadece otorite boşluğu bu yağmaları hızlandırmamış Ülkenin içinde bulunduğu milliyetçi ve muzaffer ruh hali de yağmaları arttırmıştır. Çünkü bu ülkenin siyaseten sahibi Türkler olduğu gibi iktisaden de Türkler olduğu vurgulanmıştır. Yağma ve işgaller sembolik olarak gayrimüslimlerden Türklere bir servet ve egemenlik geçişini ifade etmektedir. Nüfus mübadelesi sonucunda ve yağma olayları sonucunda Türk ekonomisini zarar görmüştür. Tarımsal üretim ve zanaatlar olumsuz yönde etkilenmiştir. Gelen mübadillerin yerleştirilmeleri sırasında çıkan sorunlar onların da üretkenliklerini azaltmıştır. Müslüman-Türk girişimciler gayrimüslimlerden servet aktarımlarıyla ve hükümetin ekonomiyi Türkleştirme politikalarıyla güçlenmişlerdir. Ancak devletin desteği onları geliştirmemiş girişimcilik becerilerini arttırmamış ve tersine atalete sürüklemiştir. Bu yüzden bu kesim uzun süre devlete bağımlı yaşamıştır. Kaynak : Murat Koraltürk ''Ekonominin Türkleştirilmesi ve Türk-Yunan Nüfus Mübadelesinin İktisadi Sonuçları'' Mete Tunçay'a Armağan içinde Der. Mehmet Ö. Alkan Tanıl Bora Murat Koraltürk İletişim yay. 603-638(Alıntıdır.)
Benzer Videolar