OKTAY EROL
Göz, “Tanrı'nın herkesi gözlemesinin, korumasının bir sembolü” olarak tanımlanıyor. Ayrıca doğu/ batı kültürlerinde birbirinin karşıtı anlamlar yüklenmiş olsa da; batıda sağ göz güneşi/ geleceği, sol göz ise ayı/ geceyi/ geçmişi sembolize ediyor! Doğu kültürlerinde de tam tersi benimseniyor! Bilim, gözü beş duyu organından biri saydığı gibi, öğrenme/ algılama yeteneğinin koşulu olarak değerlendirir.
Gözün başka anlamları da vardır! Örneğin, Hıristiyan sembolü olarak bilinmekle birlikte, Rönesans döneminde Tanrı’yı temsil eden sembollerden sayılmıştır! Birçok yerde karşılaşılan “avuç içindeki tek göz”, Arapça ’da beş anlamına gelen Hamsa sözcüğünün elin parmaklarını imlediği ileri sürülerek Ortadoğu ile Arap Yarımadası’nda insanları kötülüklerden koruyan bir güç benimsenir!
***
Anımsarsınız, bir zamanlar en çok dinlenenler arasında yer alan Murat Kekilli’nin “eşek gözlüm” adlı şarkısı vardı. O günlerde tartışma konusu bile oldu! Eşeklerin “gözü” tartışıldı. Şarkının daha ilk dizesinde “oy benim eşşek gözlerine kurban olduğum” sözleri yer alırken, ortalarda da “dünyanın en güzel gözleri eşşeklerdedir” deniyordu! Sevgiliye değil “eşek gözlüm” demek, birine “eşek” demenin bile “bedeli” olduğunu düşünürken; eşeğin gözlerine “kurban” olunmuştu, “en güzel göz” eşeğin gözleri olduğu benimsetilmeye çalışılmıştı? Ya da, gereçten eşeğin gözleri “en güzel” miydi, kocaman açılmış gözler “insanda olsa” beğenilir miydi?
“Eşek gözlüm” adlı şarkının çok dinlendiği dönemde, eşeklerle fotoğraf çektirenleri biliyorum! Zavallı eşek, eşekliğini yaşayamadan insanların maskarası olmuştu! Ya bir de sevimlilikleri üstlerinde olan yavru eşekler! Eşeğin gözleriyle gözlerini bir araya getirip “nasıl, benim gözüm mü, eşeğin gözü mü daha güzel” karşılaştırmasını yaparak gönül eğlendirenler de olmuştu!
***
“Göz”, tarihte birçok yerde karşımıza çıkıyor! Dinlerin yapılaşmasında, sanatın çeşitli dallarında, komplo teorilerde, siyasi oluşumlarda… Sanıyorum en çok karşımıza çıkan da “üçgen içinde göz” sembolü! “Her şeyi gören göz” olarak tanımlanmakla birlikle kiliselerde, Masonlukta, ABD Dolarında bulunması dikkat çekiyor! Günümüzde bazı uluslararsı ünü olan yerli yabancı şarkıcıların vidolarında da benzer “üçgen içinde göz” olduğu ileri sürülmekle birlikte, karanlık yapılarla ilişkilendirilirler!
Yine sözü sona bıraktım! Geçtiğimiz gün sona eren, 30. kez düzenlenen Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali etkinlikleriyle karşımıza çıkan Altın Koza için neden “çok gözlü” afiş seçildiğini anlatanı duymadım! En üstte “göz” yuvarlak bir mavinin ortasında, diğerlerinde birbirinden ayrı biçimlerde…
Bu “göz” kimin, nereye/ neden bakıyor, görmek/ yapmak istediği ne, bugüne değin “göz” için söylenenlerle olan benzerliği var mı, bir ortak karar mı yoksa bir “akıl” yorma oyunu mu?
Ayrıca, daha önce belirttiğim bir konuyu da anımsatayım: 30. kez Adana’da düzenlenen Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali “Adanalı da nasıl bir iz bıraktı” desem, çok değil “bir satır da yeter” desem ne anlatırdınız? Bu etkinlik için Adanalının cebinden yirmi milyon lira uçtu/ gitti unutmayın! Festivale damgasını vuran, ancak hiç de gözü edilmeyen “çok gözlü” afişi de unutmayın!