Tülay Hatimoğulları deprem bölgesinde yaşayan yurttaşlara kesilen toplu faturaların iptal edilmesi hakkında basın toplantısı düzenledi

Sözlerine 53. Yılında 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişini anarak başlayan Hatimoğulları; 15-16 Haziran’ın insan emeğini acımasızca sömüren, daha fazla kar için işçinin en temel haklarını gasp etmeye çalışan sermaye düzenine karşı işçi sınıfının haklı bir başkaldırısı olduğunu ifade etti. “Bugün işçi sınıfının sendikalaşması engellenmeye çalışılıyor. İşçiler; işsizliğe, çalışırken ölmeye, güvencesizliğe, örgütsüzlüğe, açlığa, yoksulluğa, mezarda emekliliğe ve geleceksizliğe mahkum edilmek isteniyor. Bu acımasız sermaye düzenine karşı bugün; 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi 53. yıldönümünde de yolumuzu aydınlatıyor, mücadelemize ışık tutuyor.” dedi. Depremin ardından deprem bölgesinde yaşayan yurttaşların üç ay boyunca ertelenen elektrik faturaları bu sürenin dolmasının ardından toplu bir şekilde gönderilmeye başlandığı, bizzat kendisine iletildiği üzere Hataylı yurttaşlara kesilen elektrik faturalarının on binlerce TL’yi bulduğu ifade etti. Adreslerine gönderilen elektrik, su ve doğalgaz faturalarının ödeme koşullarının olmadığını vurgulayan depremzede yurttaşların faturaların iptal edilmesini talep ettiklerini ve faturalarını ödeyemeyeceklerini söyledi. Toplantıda, Hatimoğulları, “Depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen, evini/işyerini kaybeden yurttaşlar; evlerinin/işyerlerinin nasıl ve ne zaman yapılacağına dair halen bilgilendirilmemiştir. Bölgede yaşayan yurttaşların kuru gıda, hijyen malzemeleri, çadır ve konteyner ihtiyacı halen can yakıcı bir şekilde karşılanmayı beklemektedir. Yaşamlarını yeniden kurmaya çalışan; çadırda yaşayan ya da evi yıkılmayanın yıkılan komşuları ile dayanışarak evinden elektriği, suyu paylaştığı depremzedelere toplu olarak faturalar kesilmesinin açıklanabilir olmadığını vurguladı. “Depremin faturasını bizler ödemeyeceğiz” diyen depremzede yurttaşların; yaşamlarını yeniden kurana, deprem nedeniyle işsiz kalanların işlerine tekrar kavuşmasına kadar faturaların iptal edilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca açıklamasında bölgedeki kamulaştırmalara da değinen Hatimoğulları, Antakya’da Gülderen köyünde yapılan kamulaştırma ile depremzede yurttaşların tarım arazilerine el konulmasını eleştirdi. Dikmece Köyünde de benzer bir süreç işletildiğini vurguladı. Yanı başında hazine arazileri varken yaşam savaşı veren deprem mağduru yurttaşların geçim kaynakları olan zeytinliklerin/tarım arazilerinin kamulaştırılmasının doğru olmadığını ifade etti.