OKTAY EROL
Politikacıların ortaya koyduğu başarısızlıklar değil de, basında bulunan/ televizyon ekranlarında görülen/ yer yer radikal çıkışlarıyla bilenen isimler suçlanıyor! Halkın içinde bulunduğu durum, yıllardır bir katmanının “üvey” konumu, birçok olanaklardan uzak olmaları, yaşamlarını istedikleri biçimde yönlendiremedikleri yalan sanki! Bunları ya gazete köşelerine, ya da televizyon ekranlarına taşıyan sanki gazeteciler değil! Sanki onlar, “iktidarın” ergilerine kol/ kanat açmış beklediler şu zamana değin; yapmayın!
Son güne değin, “muhalefetin” üstün olabilmesi için ellerinden geleni yaptılar! Yurttaşın kaygılarını paylaştılar! Parti sözcülerinin birbirine benzer “değişime geliyoruz” benzeri açıklamalarını avazları çıktığınca seslendirdiler! “Muhalefetin” sıkıştığı, seslerinin kısıldığı/ salpalaştığı yerde arayı doldurmaya çalıştılar!
“Muhalefetin”, ya da “benzemezleri” bir araya getiren oluşumun “mimarı” olarak bilinen CHP yönetiminin yaptığı “yanlışların” hiç anımsanma gereği yok mu?
***
Yaşananları “neden” bu denli çabuk unutmaya başladık ki? Millet İttifakı denilerek CHP’nin milletvekili sıralamasını kim yaptı partilileraşkına… Bugün “kalemini satan/ dönek/ trol” diye adlandırdığınız gazeteciler mi vekil listelerini oluşturdu?
“İktidardan” bir kurgu olarak mı koptukları bilinmeyen “iki ismin”; önce “kendi logolarıyla seçime gireceklerini” söylemelerine, “tabanlarından CHP’ye oy gelmeyeceğini” açıklamalarına karşın, güçlü olduklarını “ileri sürdükleri” bölgelerde bile CHP listelerinin “güvenilir” sırasında olmalarını kim sağladı? Trol gazeteciler mi?
***
Milenyum öncesini, sonrasıyla karıştırmayın! En küçük partiler bile, koalisyonların içinde yer alabilir, seçmeninin bazı yaralarını sarmaya çalışırlardı! Aynı seçim sonuçları olmasa bile, bir sonraki seçim sonuçlarına göre “hükümetin” içinde yer bulabilirdi partiler!
Şimdi öyle değil! “İktidar” partisine bir işiniz düşsün, işinizin çözülmesi için uğraş verilmeden önce “partimize üye değilmişsiniz” dediklerini duyacaksınız! Sorununuz çocuğunuz için iş olabilir örneğin! “Yok” deyip kapıyı çıktığınızda “işten umudu kesmeniz” gerekecek! Dayanacak durumunuz, ya da bir başka umudunuz varsa bunu yapabilirsiniz; başka türlü “kayıt” altına alınmak zorundasınız!
Çünkü gerek var olan “partiler yasası”, gerekse “muhalefetin” ilkelerinden “ödün veren” tutumu, yurttaşta “umut” olmadığı açık! Bir yemek düşünün, tüm malzemeleri var ancak yapacak ustası yok! “Muhalefette” o konumda! Halkın yaşadığı yoksulluk, sistemsel sorunlar, gelecek kaygısı “iktidarın” koltuğunu sarsması beklenirken, her kezinde sarsılan “muhalefetin” bilinen isimleri değil/ yurttaş oluyor! Yıllardır aynı isimlerle seçimlere girilip, aynı sonuçlar alınıyor, bugün bile “değişim” esintisinin önünü “gazetecilerle” kesmeye çalışıyorlar ya… CHP yönetiminin “değişimden” kaçınan tavrı toplumu geriyorlar!