Küresel Isınma
Küresel Isınma Nedir?
İnsan tarafından atmosfere verilen gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyinde sıcaklığın artmasına küresel ısınma deniyor. Sera etkisinin artması, atmosferin üst bölümünün yani stratosferin soğumasına, alttaki troposferin ise ısınmasına yol açıyor.
Sera etkisi doğal
Sera etkisi doğal bir süreç aslında. Sera etkisi, dünyada yaşam olması için gereken sıcaklığı sağlıyor.
• Su buharı, karbondioksit ve metan gazı, dünyanın üzerinde doğal bir örtü oluşturuyor. Ancak fosil yakıtların kullanılması ve ormanların yok edilmesi, bu örtüyü oluşturan gazların, atmosferde normalin çok üzerine çıkmasına neden oldu.
• Dünyanın yüzeyi güneş ışınları tarafından ısıtılıyor. Dünya bu ışınları, tekrar atmosfere yansıtıyor.
• Dünyaya ulaşan güneş enerjisinin yaklaşık yüzde 70’i, böylece tekrar uzaya gönderlmiş oluyor. Ancak bazı infrared ışınlar, sera gazları tarafından tutuluyor. Bu da atmosferin, ısınmasına neden oluyor.
• Sera etkisi, dünyanın yeterince sıcak olmasını sağlıyor. Ancak bazı bilim adamları, insan tarafından fazla miktarda sera gazının atmosfere verilmesinin bu karmaşık dengeyi zedelediği ve küresel ısınmaya neden olduğu görüşünde.
Global Isınma mı Nükleer Kış mı?
Dünyanın geleceğine ilişkin kehanetler muhtelif. Bazı bilim adamlarına göre, global ısınmadan çekinmemize gerek yok, zaten pek yakında donarak öleceğiz. Nasıl mı? Süpervolkan diye bir şey var. Bunlar aslında dağ değil, bir nevi alçak basınç alanı ya da büyük ve sıkışmış kraterler olarak tanımlanabilir.
Jeologlar, er ya da geç, bir süpervolkanın patlayacağını ve bu patlamanın yarıkürede, hatta global düzeyde, sıcaklığı önemli ölçüde düşüreceğini söylüyorlar. ABD’de Yellowstone Milli Parkı’nda bulunan bir volkanın patlamasının geciktiği belirtiliyor. Yellowstone’un 600 bin yılda bir harekete geçtiği sanılıyor. Son patlamanın üzerinden ise 640 bin yıl geçti.
İnanmayan Kuşlara Sorsun?
Eskiden madenciler, madene beraberlerinde bir kanarya indirirdi. Çünkü kuşun fenalaşması, havadaki metan gazının arttığının habercisiydi. Şimdi de hızla yok olan narin kuş türleri, bize atmosferimizin kimyasal bileşimin iyice bozulduğunu göstermekte. Sadece İngiltere’de son 25 yılda 22 milyon çift kuşun, 17 milyon çifti yok oldu.
Küresel ısınma ve iklim değişimi; seller, kuraklık, insan, hayvanlar ve tarım kuşaklarının yer değiştirmesi, kutuplardaki buzulların erimesi ve deniz su seviyelerinin yükselmesi gibi dünya üzerindeki tüm canlı yaşamı için birçok tehlike oluşturuyor.
En büyük doğal afet olan kuraklığın etkisi; en fazla, suya talebin en yüksek olduğu zamanlar hissedilir. Nüfus arttıkça ihtiyaç duyduğumuz su miktarı da artıyor. Ama gelişmiş ülkelerdeki gibi, köy, kasaba, şehir ve ülke bazında kuraklık ile mücadele ve su kaynaklarımızın yönetimi için “kuraklık mücadele planlarını” geliştirebilmiş değiliz.
Hükümetler Arası İklim Değişimi Paneli’ne (IPCC) göre 1990’da Türkiye’de yılda kişi başına düşen su miktarı 3 bin 70 metreküp. Fakat bu suyun büyük bir kısmı, ihtiyaç olan yerlerde değil. İklim şartlarının değişmeyeceğini kabul etsek bile, sadece nüfus artışı nedeniyle 2050’de Türkiye’de bu miktar 1240 metreküp olacaktır.
Artan nüfus ve küresel iklim değişimi sonucu daha kurak bir iklime sahip olacağımız göz önüne alındığında 2050’de Türkiye’de bir yılda kişi başına düşen su miktarı 700 ila 1910 metreküp arasında olacak. Yani su fakiri bir ülke olacağız.
Dünya nüfusunun yaklaşık üçte biri deniz kıyılarındaki 60 kilometrelik alanda yaşıyor. IPCC tahminlerine göre 2100 yılına kadar deniz su seviyesindeki artış 40 ila 65 cm arasında olacaktır. Bu durumda adalarda, kıyı şeritlerinde, kıyı şehirlerinde ve nehir yataklarında yaşayanlar ile birlikte balıkçılık ile ve kıyılarda turizm tesisi işleten ve tarım yaparak geçimini sağlayanlar, yerleşim ve geçim alanlarını kaybedebilecektir.