COINTELPRO (ABD Karşı İstihbarat Programı)

COINTELPRO (Counter Intelligence Program = Karşı İstihbarat Programı), ABD’nin kendi vatandaşlarına karşı yürüttüğü çok bilinen operasyonlardan biriydi. 1965’te Soğuk Savaş’ın en hareketli günlerinde başlayan program, başlangıçta ABD Komünist Partisinin aktivitelerini takip etmek ve bozmak amacıyla yürürlüğe sokulmuştu. Program kısaca, casusların Amerika’nın sırlarını çalmasını önleme çalışmaları şeklinde tarif edildi. Amacı, komünizmle mücadele etmek, siyahilerin mücadelesini bastırmak ve Vietnam savaşı konusunda ABD içi muhalefeti engellemekti. En azından Malcolm X cinayetinde COINTELPRO ajanlarının rolü olduğu az çok kesin biçimde ortaya çıkmıştır. Programın hedefinde Sovyetler Birliği’nin finanse ettiği Komünist Parti ile ABD hükümetinin tehlikeli bulduğu bir kuruluşlar listesi vardı. Zamanlar program büyüdükçe, ABD hükümetini devirmeyi hedefleyen gruplar ile hükümet politikalarını şiddet kullanmadan protesto edenler ayrım gözetilmez oldu. Dolayısıyla 1960’ların giderek büyüyen sivil haklar hareketi de FBI’ın hedef tahtasında yer aldı. 1960’ların ortasına gelindiğinde, Sosyalist İşçi Partisi, Ku Klux Klan, Amerika yerlileri, İslam Milleti, Şiddet Karşıtı Öğrenci Koordinasyonu Komitesi ve Kara Panterler ile Malcolm X ve Dr. Martin Luther King gibi Afro-Amerikalı liderlerin hepsi, COINTELPRO’nun gözetimi altındaydı. Gizliliği kaldırılmış, şifreleri çözülmüş istihbarat belgelerine göre, Rusya ve KGB, “iç huzursuzluk” yaratmak amacıyla ABD içindeki pek çok muhalif grubu destekliyordu. Buna rağmen FBI, yasadışı dinleme, örgütlerin içine sızma, tehdit, baskı, baskın yapma, medyaya propaganda servisi gibi “pis” yöntemlerle araştırdığı grupları karıştırmaya, denetim altında tutmaya ve dağıtmaya çalışıyordu. COINTELPRO çerçevesinde binlerce komünist ve sosyaliste, imzasız nefret ve tehdit mektupları gönderildi, vergi memurları şüphelilerin mâli kayıtlarını didik didik ederek onları taciz etti, sol fraksiyonlar sahte belgelerle birbirleri aleyhine kışkırtıldı. Amaç bu fraksiyonların içine nifak tohumları atarak, şüphe ve korku ortamında solcuların birbirlerini yiyip bitirmelerini sağlamaktı. Üç yıl öncesinde Amerikan Yüksek Mahkemesinin kamu okullarında zenci ve beyaz ayırımının Anayasaya aykırı olduğu yolundaki kararı, Amerikan yaşam tarzına bir darbe vurmuştu. Hoover’e göre bu karar, yurt içi ve yurt dışı komünistler tarafından bir zafer olarak kutlanmıştı. Yüksek Mahkeme, beyaz ve zenci çocukların aynı okullara gitmelerine hükmedince, özellikle güneydeki orta sınıf beyaz Amerikalılar panikledi. Kızları zencilerle evlenecek, işleri siyahiler kapacaktı. Bu korkular, o zamana kadar sessizliğe gömülmüş olan Ku Klux Klan’ı hortlattı. Klan üyeleri, zencilerin devam ettiği kiliseleri dinamitlemeye, sinagogları yakmaya, insanları av tüfekleriyle arkadan vurmaya ve benzeri eylemler yapmaya başladılar. Bu eylemler onları, 20. yüzyıl Amerika’sının en acımasız terör grubu haline getirdi. Kendilerini siyasi alanda destekleyenler de vardı. Irk ayırımcılığını savunan bir Senatör, bu eylemlerin Tanrıya itaatin bir icabı olduğunu söyleyebilmişti. Hoover da, Başkan’ın özellikle emir vermediği durumlarda Ku Klux Klan’ın üzerine gitmiyordu. Direktör, zencilerin hadlerini bildiği, yani uşak veya ayakkabı boyacısı oldukları bir dünyanın mensubuydu ve o dünyanın değişmesini istemiyordu. Hoover liberallerden, zencilerden ve Yahudilerden nefret ederdi. Kavgası insanlardan ziyade, ideolojilerle, bireylerden çok baskı gruplarıylaydı. En çok da Amerikan siyasi sistemini tehdit edenlere karşı öfke duyardı. Ona göre, 1957 yılında kendini göstermeye başlayan yeni bir insan hakları gurubunun 27 yaşındaki gizemli yöneticisi Martin Luther King, böylesi bir tehdit idi ve arkasında komünistler vardı. Bu düşüncelerle King’e karşı bir siyasi savaş başlattı.

COINTELPRO programının aktiviteleri, pek olumlu sonuçlar vermedi. Bazıları, Malcolm X ve Dr. Martin Luther King’in öldürülmesinde COINTELPRO’nın parmağı olduğuna inanıyor. Bu konuda resmi bir kanıt yok. Fakat COINTELPRO’nun aktif olduğu yıllar boyunca pek çok suç işlediği de biliniyor.

COINTELPRO’nun hedef aldığı bir hareket de Kara Panterler’di. Panterlerin mücadelesinin büyüyüp genişledikçe, devletin gizli servislerin nasıl saldırılara başladığını ve bunun nasıl iğrenç noktalara çekildiğini görüyoruz. Eylül 1967’de FBI’in birinci adam J. Edgar Hoover, Kara Panterleri “ülkenin iç güvenliği için en tehlikeli unsur” olarak lanse etti. Kara Panterler siyahlara uygulanan şiddete karşı mücadele eden, yeterli beslenemeyen çocuklar için düzenli bir şekilde ücretsiz kahvaltılar organize eden, uyuşturucunun ve kadın ticaretinin önüne geçmeye çabalayan bir örgüttü. COINTELPRO, bir türlü önüne geçemediği bu hareketi durdurmak için, siyahların yaşadığı mahallelere ve bölgelere inanılmaz miktarlarda uyuşturucu soktu ve onları toplumsal gerçeklikten uzaklaştırdı. Programın beyni ve gelişmesindeki en önemli isim, genç yaşta FBI’a intisap ederek teşkilâtın sıkı eğitiminden geçmiş Bill Sullivan’dı. Hoover’in teşkilât ile özdeşliğini ifade etmek için “kurumlar, kişilerin uzamış gölgeleridir.” derdi. Sullivan, yapılan çalışmalar hakkında şöyle bir tespitte bulunabilmişti: “Ben dahil, hiç birimiz, yaptığımız işlerin yasal veya ahlâki olup olmadığına bakmıyorduk. İlgilendiğimiz tek şey, yaptığımız işin, istediğimizi elde etmeye yarayıp yaramadığı idi”. 1971’de bir grup insan, FBI’ya karşı harekete geçti. FBI Soruşturma Komitesi (Citizen’s Committe to Investigate the FBI) adını alan grup, Pennsylvania’daki FBI bürolarından birine girerek kurumun yasadışı aktivitelerini gösteren belgeleri basına sızdırdı. Kamuoyu baskısı, FBI yöneticisi J. Edgar Hoover’i COINTELPRO programını sonlandırmaya zorladı. Tüyler ürpertici ayrıntıların en kötüleri, 19762’da Idaho Senatörü Frank Church başkanlığında kurulan ve genellikle “Kilise Komitesi” adıyla bilinen Senato oturumları esnasında kamuoyuna açıklandı. Komitenin son raporunda kovuşturma altına alınan bazı grupların en şiddetli ve tehlikeli eylemlere kalkışmaları durumunda bile FBI’ın faaliyetlerinin kabul edilemeyeceği sonucuna varıldı ki durum böyle değildi. COINTELPRO döneminin sonunda aydınlatılan meseleler, 9/11 (9 Eylül) saldırılarından sonra yeniden gündeme geldi. Özellikle Vatanseverlik Yasası’nın (Patriot Act) yerli istihbarat teşkilatlarına bahşettiği güç, pek çokları tarafından FBI’ın 1956 ve 1971 arasındaki faaliyetleri kadar yasadışı görünüyor. Diğer yandan internet sayesinde El Kaide gibi örgütler, propaganda videolarını kolayca yayıyor ve kendilerine yandaş topluyorlar. Bir araştırma sonucuna göre, siyahlara karşı şiddet ve teröre başvuran Ku Klux Klan örgütü için 1950’li yıllardan 70’li yıllara kadar kullanan COINTELPRO birimi bugün neredeyse tamamen Müslüman Amerikalılara yönelik faaliyet gösteriyor. 11 Eylül saldırılarının 10. yıldönümü yaklaşırken; ABD’li Müslümanlara yönelik istihbarat faaliyetleri yürütülmeye devam ediyor.

Kaynaklar

Christopher Hodapp – Alice Von Kannon, “Komplo Teorileri ve Gizli Cemiyetler”, Doğan Kitap, İstanbul 2014. Tim Weiner, “Enemies – A History of the FBI)”, Paperback, February 26, 2013.  “Derin Devletin İngilizcesi”, Gerçek Gazetesi, sayı: 50, Aralık 2013, s.14. Ali Şahin, “Biz Özgürlük İstiyoruz”, Afrika Pazar, yıl: 5, sayı: 307, 27 Şubat 2011, s.11.  “ABD’de 68 Dalgası”, Yeni Demokrat Gençlik, sayı: 133, Mayıs 2008, s. 59.  “World Report On Violation of Rights” (2011 Dünya Hak İhlalleri Raporu), UHIM (Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi), İstanbul, Ocak 2012, s. 53.

Benzer Videolar