İBRAHİM FAİK BAYAV
Sure'ye ad olan 'zilzal' زِلْزالُ sözcüğünün anlamı Arapça Türkçe lügatte, 'imtihan', 'musibet' ve 'belalar' şeklinde gösterilmiş. Lakin 'zilzal' sallanma ve ırgalanma olayının adı olmuş. Olay hangi çeşit ırgalanma ise , imtihan ve musibet, -maddi veya manevi-, o anlamda kendini belli ediyor. Maddi tarafı birinci bölümde anlatıldı.
Dördüncü ayette arzın sallanması ve ırgalanmasıyla oluşacak bir olay dikkate veriliyor:
''Yevme izin tühaddisü ehbârahâ''; ''Bi enne rabbeke evha leha''. Yani, o zaman ırgalanan arz, rabbinin ona vahyetmesiyle yeni şeylerin oluşacağını insanlara hissettirir.
Tüm meallerde
'tühaddisü' تُحَدِّثُ fiiline söyleme, anlatma anlamı verilmiş. ''Söyler... anlatır...'' denmiş. Meal yapıcılar, belki de, sallanan ırgalanan arzın dilini anlayanlar var, demek istemişlerdir. Onun dilini -benim gibi- anlamayanlar, arzın ırgalanması zamanında ne olacağını hissedeceklerdir.
Tahdîs تَحْديثًا fiil mastarı, Arapça Türkçe lügatte belirtildiğine göre, yeni bir konuyu konuşma, söz ile yeni şeyleri duyurma anlamında kullanılıyormuş. Lakin, bu mastarın türediği
ha-de-se fiili, yeni bir şey yapmayı, daha önce olmayan bir şeyi meydana getirmeyi de belirtiyor. O zaman, ayetteki
'tühaddisü' fili, bilinmeyen yeni söz dışında, oluşacak başka yeni şeyler için de kullanılmış olabilir. Mesela yapılar için...
''Yevme izin tühaddisü ehbârahâ'' ifadesi, arz, ırgalandığı hengamda, bunu gören insanlara, burada, yeni bir şey yapılacak... daha önce var olmayan şey olacak... görmediğiniz ve bilmediğiniz yep yeni bir yapı oluşturulacak işaretini vermiş olur.
''Ve kale'l-insanü mâ lehâ'' ayeti bu ortamda tecelli edecektir: İşte o zaman insan ''ne oluyor ya!..'' ya da ''burada ne oluyor ki?..'' sorusunu soracaktır.
Arz ırgalanip delik deşik edildiğinde petrolün ve cevlerlerin ortaya çıkacağını birinci bölümde anladık. Metro sistemi için kırk metre derinde, hem de şehir içinde, konutların altında tünellerin açılabileceğini anlayabildik mi? Zamanımızda arzın içindeki kayalar dev makinelerle yontuluyor, molozlar dışarı atılıyor. Bu hengamda, olayı görenlerin veya bilenlerin ağzından ''neler oluyor ya?'' sözcüğü yerine, belki, ''ne kadar güzel olacak'' nidası çıkıyordur. Çünkü, oluşacak olay, daha proje aşamasında iken ükenin yönetenlerince müjde şeklinde duyuruluyor.
Zilzal Suresi'nin indiği yer, Mekke'dir. Sure ile muhatap alınanlar Mekkelilerdir. Bahsedilen sallanma ve ırgalanma olayı o sebeple Mekke'de olacaktır. Olayı görecek ve bilecek olanlar Mekkeliler ve çevresindekiler olacağı gibi, Mekke'yle irtibatlı tüm müslüman ülkelerin insanları oluşacak olayı duyacaklardır.
Soru: Yüzyıllar öncesinde Mekke'de neler olmuştu? Yüzyıllar sonrası zamanımızda neler oluyordu?
Bulunduğumuz yüzyılda, Mekke'ye hacca giden müslümanların sayısı çok arttı. Beytüllah'ın çevresini genişletme çalışması başlatıldı. Genişletme ile beraber, tünellerin ve yüksek yapıların projeleri oluşturuldu. Irgalama başladığında anlaşıldı ki, yeni, yepyeni yapılar ortaya çıkarılacak. Yani arz, 'tühaddisü'' fiiliyle bunu hissettiriyordu. İşte o zaman (başta Türkiye) Müslüman ülkelerde ''ne oluyor?'' itirazı yükselmeye başladı.
Neden başladı?..
Müslüman ülkelerin uleması, Hz. Muhammed'in, Kabe çevresinde yüksek yapıya izin vermediğini dile getiriyordu. Osmanlı yönetiminin, II. Selim zamanında, Kabe çevresinde daha önce yapılmış o zamana göre yüksek yapıların yıkılmasını emrettiğini anlatılıyordu. Lakin itirazlar Suudi Krallığınca kabul edilmedi. Arz, yani Beytullah''ın çevresi olan arz/yer ırgalandı. Önce yer altında tüneller açıldı. Sonra kat kat üstüne eklenen gökdelenlerin inşasına başlandı. Ortaya bu günkü manzara çıktı. Öyle bir çıktı ki, 'Allah'ın evi' denilen BEYTULLAH, yükseltilen yapıların ortasında minnacık kaldı.
Daha önce, 'eskaleha' kelimesine ağırlık veya günah şeklinde anlam veren meal ve tefsirlerden bahsettik. Öyle anlaşılıyor ki, irgalanan arzın içindeki BEYTULLAH'ı ikinci plana atma günahı, ırgalanmayla dışarı çıkmış, arzın üzerinde gökdelenler biçiminde birikmiş. Zamanımızda, Cidde'ye Beytullah'ı tavaf etmek için giden hacı adayları, Kabe'yi minnacık gösteren bu konforlu yapıları da görmeye gidiyorlar. Demek ki, haberini almışlar, ''tühaddisü ehbaraha'' kelimesinin tesirinde kalmışlar.
''Tühaddisü ehbaraha'' تُحَدِّثُ اَخْبارَها kelimesiyle Zilzal Suresi'nde verilen mesaj bitmiş mi? Hayır... Dahası var:
Yirmi birinci yüzyıl insanına haber verdiği yeni bir yapı: Çakma kabe!..