Havada Bulut Özet – Sait Faik Abasıyanık

Kitabın Yazarı: Sait Faik Abasıyanık Kitap Türü: Öykü/Hikaye Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları Yayınlandığı Yıl: 2020 Sayfa Sayısı: 136 ISBN: 9786053608493

Arka Kapak Bilgisi

"Hafif bir rüzgâr, köpeğin sarı tüylerini, adamın sarılı beyazlı sert saçlarını oynatıyordu. Adamın yüzünde manalı hatlar vardı. Sevilmemişlerin, çok üzülmüşlerin, sarhoşların, bir zaman güzelken çirkinleyivermişlerin, okumuşların, hasılı iç rahatsızların yüzlerindeki ifade... (...) Gözlerinin etrafında yedi sekiz çizgi, hayatında çok güldüğünü değil, yüzünü güneşe verip mavi gözlerini kıstığını ifade ediyor dersem, inanmalısınız!  

Havada Bulut Özet

Kitap birbiriyle bağlantılı on beş öyküden oluşmaktadır. Kitabın birinci hikâyesi Havada Bulut’ta köpekli bir adam vardır. Köpekli adam kendi çapında hikâyeler yazmaktadır. Bu adam hep köpeğine dert yanmaktadır. Bunu fark eden çevresi onun hakkında farklı düşünürler. Kimi aşık olduğundan böyle olduğunu düşünür, kimi de akıl dengesi yerinde olmadığından köpekle konuştuğunu düşünür. İnsan iç sesini duyuramadığında iç sesini dışına verir. Aslında çoğumuz bir eşya olsun bir ayna olsun kendimizle konuşmuşuzdur. Köpekli adamda iç sesini köpeğine anlatmaktadır. Posta müvezzi ve hikâyeyi anlatan üçüncü şahıs ile arkadaştır. Bu köpekli adam dikkatlerini çeker. Posta müvezzi ve hikâyeyi anlatan üçüncü şahıs bir olup köpekli adamın gönderdiği mektuplardan birini açarlar. Bu hikaye ise kitabın içindeki ikinci hikaye olan Ay Işığı’dır. Ay Işığı, köpekli adamın kitapta yazara anlattığı ilk hikâyesidir. Posta müvezzi ve yazar mektubu açıp okurlar. Köpekli adamın böyle bir hikâye yazmasına şaşırırlar. Kitap hakkında kendi aralarında tartışırlar. Yazar kendini suçlu hisseder. Köpekli adamı bulur. Ona mektubu okuduklarını söyler. Köpekli adam hikâyeyi okumalarına sevinir. Kitabın üçüncü hikâyesi Havada Bulut’ta Yorgiya adlı bir kız vardır. Çeşmede su doldururken kovasında bulut görür. Bulutu sevinçle evine götürür. Bulut ve Yorgiya’nın bulamayacağı çocukluk mutluluğudur. Köpekli adam hikâyesini bitirir ve ona bir gece de aşık olduğunu söyler. Köpekli adamın bu hikâyede Yorgiya’ya aşık adam Ahmet Bey’dir. Kitabın dördüncü hikâyesi Büyük Hulyalar Kuralım’da hikayenin isminden de anlaşıldığı gibi köpekli adamın bakkal ve çiftlik kurma hayalini anlatır. Kendisine iş kurmaya çalışan Ahmet Bey vardır. Kitabın beşinci hikâyesi Karidesçinin Evi’dir. Bu hikâyede Ahmet Bey’in Karidesçinin evinde Yorgiya ile buluşup aşk yaşar. Kitabın altıncı hikâyesi Yorgiya’nın Mahallesi’dir. Yorgiya’yı tanıdıktan sonra mahalle ve evini tanıma isteği Ahmet Bey’de uyanır. Ziba Sokağı’ndaki randevu evi, karidesçilerin, bar gibi mekânlar ve birbirine girmiş din ve mezheplerin olduğu bir mahalledir. Hayat kadını olan Gülizar’ın müşterisiyle tartışmasını anlatır. Mama dedikleri kadın müşterisinin tarafını tutar. Kitabın yedinci hikâyesi Kurabiye’dir. Bir delikanlı sokakta kızı görür aşık olur. Yağmurlu bir gecede onu takip eder. Delikanlının bir arkadaşı aynı kadını Kurabiye diye över. Arkadaşı Kurabiye’nin evine götürür. Delikanlı Kurabiye’nin genel evde çalıştığını öğrenir. Kitabın sekizinci hikâyesi Korkunç Bir Pastane’dir. Burada işlek bir pastaneden bahsetmektedir. Akşam dokuzdan sonra durgunlaşan bir mekandan bahseder. Pastaneye gelen hayat kadınların, kabadayıların mekânı doldurduklarını anlatır. Ahmet Bey koşarak Yorgiya’nın olduğu mahalleye koşar. Sevgilisi ile konuşmasa da o mahalle ona huzur vermektedir. Eleni ve Katina ile tanıştığını söyler. Kitabın dokuzuncu hikayesi Elene ve Katina’dır. Katina, yirmili yaşlarda bir kızdır. Mesleği pastacılıktır. Bu giydiği bluzun üstüne bile sinmiştir. Katina, köpekli adamı sevgilisi Yorgiya tanıştırmıştır. Bu yüzden bu mahallenin havası, suyu, insanları köpekli adama iyi gelmektedir. Katina, patronu ve erkek arkadaşlarıyla buluşmasına rağmen bir Eleni adlı genç bir kıza aşıktır. Katina’yı sevgilisi Eleni aldattıktan sonra verem olur ve ölür. Kitabın onuncu bölümü Falcı Matmazel Todori’dir. Matmazel Todori falcıdır. Falcılık yaptığı mekandan çıkarılma korkusu vardır. Ahmet Bey, o ortamın ambiyansı için gelir fal baktırır. Falcı Matmazel Tadori sürekli sürekli fal baktığı adama çıkaramaz beni buradan kimse değil mi? Der. Sonra falına devam eder. Bu kız seni hem seviyor hem de sevmiyor der. Falcı Matmazel Todori ölür. Ahmet Bey’den sevgilisi ayrılır. Kitabın on birinci hikâyesi köpekli adamın yazdığı ilk mektuptan oluşmaktadır. Sevgilisine içini döker. Ama burada daha çok yazmak eyleminden bahşeder. Yazmak eyleminin yorucu bir iş olduğunu düşünmenin daha kolay olduğunu vurgular. İnsan bazen düşününce güzel cümleler aklına gelir ama bunu yazıya dökmeye gelince insan savaşır. Bölümün sonunda yazar sevgilisini öpme adetini unutmadığını ve aklına başka hikayeler gelirse onun için yazıp başkalarına okuyacağını söyler. Kitabın on ikinci hikâyesi ikinci mektup’tur. Sevgilisinden ayrılık haberine dayanamayan Ahmet Bey memleketine gitmiştir. Ahmet Bey’i köpekli adam ile özleştirebiliriz. Aslında tüm yaşadıklarını köpekli adam, Ahmet Bey karakteri ile hikayeye dökmüştür. Ahmet Bey, burada sevgilisine yaşadığı yere hükümetin bina dikmesinden, milli mücadeleye değinir. Sevgilisine içini döker. Gözlerinden öperek mektubunu bitirir. Kitabın on üçüncü hikâyesi Sonu’dur. Bu bölüm Saik Faik yani yazarın kendisi konuşur. Uzun bir aradan sonra İstanbul’a döner. İstanbul’da ne posta müvezzi ne de köpekli adam vardır. Vapurla yaptığı yolculuğu anlatır. Kitabın on dördüncü bölümü 1 Nisan’da Bir Erik Ağacı İle Konuştum adlı bölümdür. Ahmet Bey, sevgilisinin mahallesine gider. Bir ağaca sırtını dayar. Sevgilisinin evini izler. Aşık, erik ağacı ile sevgilisi ile konuşuyormuş gibi konuşur. Erik ağacına seni de senin meyveni tuzla yiyen esmer kızı seviyorum gibi cümleler söyleyerek sevgilisinin özlemini paylaşır. Hikâyenin sonunda dertlerini anlatmak için Mehmet Bey diye bir arkadaşı olduğundan bahsederek bitirir. Kitabın on beşinci hikâyesi Mehmet Bey’e Göre’dir. Mehmet Bey, Ahmet Bey’i yakın arkadaş gözüyle yorumlar. Ahmet Bey, sevmeye sevilmeye aç bir insandır. Yorgiya, ona göre Ahmet Bey’i sevmemektedir. Yorgiya’nın annesinin annesi genelev mamasıdır. Anasına bak kızını al hesabıdır. Bu yüzden onlar mutlu olamazlar. Yazar burada hikâyeye son verir. Kitabın son bölümünde Rıfat Ilgaz’ın Saik Faik ile olan anısı paylaşılır. DEĞERLENDİRME Saik Faik’in 1951 yılında birbirine bağlı hikâyelerden oluşan kitabıdır. On beş kısa hikayeden oluşan bu kitapta yer yer eleştirel bölümler de yer alır. Yazarın samimi üslubunun tadı ilk sayfalardan sezilir. Kitapta üçüncü şahıs anlatıcı(yazar), köpekli adam, Ahmet Bey bunların toplamı Saik Faik’in kendisidir desek yalan olmaz.
Benzer Videolar