Beyinsiz Geyik
Orman sakinlerinin konuk olduğu masalları okumak hepimizi çok eğlendiriyor. Eğlendirirken de pek çok öğüt veriyor. Bu masallardan biri de Beyinsiz Geyik Masalı.
Tüm ormanların tek ve en güçlü kralı olan aslan, yaşadığı onca yılın ardından yaşlanmış. Yaşlılığı şöyle dursun, hastalanmış da. Uzun yıllardır komşuluk ettiği kurnaz tilki, onun ziyaretine sık sık geliyor, bir ihtiyacı olup olmadığını soruyormuş.
Aslan, bu haliyle değil avlanmak, ayağa bile kalkamayacağının farkındaymış. Bu nedenle son günlerinde hiç değilse, kolayca karnını doyurabileceği bir fırsat arıyormuş.
Tilkinin aslanı ziyarete geldiği bir gün, tilkiye yalvarmış: “Canım geyik yemek istiyor. Öylesine çok canım çekiyor ki anlatamam sevgili tilki kardeşim.” diyerek, niyetini tilkiye bildirmiş. “Haydi, senden belki de son isteğim bu olacak. Ormandaki geyiği bana getir de son bir kez birlikte bir ziyafet çekelim” diye tilkiye dil dökmüş.
Tilki, yıllardır komşuluk ettiği kralına diyecek bir şey bulamamış. Hem aslanın bu haline üzülmüş, hem de geyik ziyafeti fikri kulağına hoş gelmiş olacak ki ormanın yolunu tutmuş, geyiği bulmuş. Ona: “Kralımızın emridir. Seni çağırıyor.” demiş.
Geyik hemen tilkinin sözünü kesmiş. “Tilki kardeş, oraya gidersem aslanın beni midesine indireceğini ikimiz de biliyoruz değil mi? Hayır, gelmem.” diyerek tilkinin teklifini geri çevirmeye kalkmış.
Tilki, bu sözlere hazırlıklıymış. “Yahu geyik kardeşim, ben senin düşmanın mıyım?” diye sormuş. “Neden senden böyle bir şey isteyeyim? Önce beni bir dinle. Sonra eğer istemezsen elbette seni aslanın yanına götürmeyeceğim.” diyerek geyiğe güven vermiş.
Tilki, çok gizli bir şey anlatmaya başlayacak gibi yaparak, kısık sesle: “Aslan son günlerini yaşıyor. Artık hastalıktan ayağa bile kalkamıyor. Ha bugün ölür, ha yarın.” diye fısıldamış geyiğe. Sonra devam etmiş: “Tek derdi, öldükten sonra yerine kimin ormanlar kralı olacağı. Kimi kral yapayım diye düşünüyor. Kurdu kral yapmıyor, kafası çalışmadığı için. Deve için neresi doğru ki kral olsun diyor. Kuşları sevmediği için kartalları da kral yapmayı düşünmüyor. Fili çok hantal buluyor. Bugün yanına gittim. Kafasındaki kral olacak kişi sensin. Geyik yeni kralınız olacak sözünü kulaklarımla duydum. Bacakları uzun ve çeviktir, iyi koşar. Boynuzları sağlamdır, tüm ormanı koruyabilir, yerime kral olacak kişi geyiktir, diyor. ”
Tilki bu sözleri geyiğe söylerken; geyik, bacaklarının çevikliğine ve boynuzlarının sağlamlığına hak vererek dinlemiş.
Tilki: “Ben de bu haberi ilk benden duy, istedim. Şimdi kralın yanına gideriz, bir de onun ağzından işitirsin gerçeği” diyerek kandırmış geyiği.
Geyik sevinçten tilkiye sarılmış. Birlikte aslanın inine doğru yola çıkmışlar. Tilki ile geyik, inin kapısına gelince, sesleri duyan aslan, bir köşeye gizlenmiş ve beklemeye başlamış.
Tilki geyiği önden buyur etmiş. “Ne de olsa artık bir kralsın.” demiş.
Geyik hiç düşünmeden aslanın inine girmiş. Aslan gizlendiği köşeden bir sıçrayışta geyiği yakalamaya çalıştıysa da artık hem yaşlılığından hem hastalığından hem de geyiğin çevikliğinden onu yakalayamamış. Attığı pençesi geyiğin kulağını sıyırmış. Geyik kendini inden dışarı atıp canını kurtarmış. Ormana dalıp izini kaybettirmiş.
Tilki bu duruma çok bozulmuş. “Bu kadar beceriksiz olduğunu bilmiyordum. O kadar dil döküp ayağına kadar getirdiğim avı yakalayamadın. Bir çuval inciri berbat ettin.” deyip aslanı utandırmış.
Aslan, yaptığına bin pişman olmuş olmasına ama, geyik ziyafeti fikrinden kendini kurtaramıyor, bir daha böyle bir beceriksizlik yapmayacağına dair tilkiye sözler veriyormuş. “Ne olur tilki kardeşim, geyiği yine kandır ve buraya getir.” diyor, tilkinin yanında ağlıyormuş.
Tilki, önceleri yanaşmasa da aslanın içler acısı haline üzülmüş. Geyiği tekrar ikna edip aslana getirmeye söz vermiş. Ormanın yolunu tutmuş.
Aramış, taramış, sonunda geyiği bulmuş. Tilkiyi karşısında gören geyik: “Utanmıyor musun karşıma çıkmaya? Senin, kral olacaksın yalanına inanıp az daha canımdan oluyordum. Yıkıl karşımdan! Bir daha seni gözüm görmesin” demiş.
Tilki, kurnazlığını yine sergilemiş. “Geyik kardeş, senin bu yaptığına ne derler biliyor musun?” diye söze girmiş. “Bu resmen hainlik. Ancak bir hain, ona sunulan böylesine bir teklifi elinin tersiyle itebilir.” demiş sinsice. Sonra eklemiş: “Ben sana kralımız olacağını söyledim. Sözlerimin hiç birinde yalan yok. Sen ne yaptın? Aslanı görünce korkup ininden fırlayıp kaçtın. Söyle bakalım neden korktun aslandan?”
Geyik:”Neden mi korktum? Görmedin mi az daha canımdan olacaktım. Kulağımdaki sıyrığı saymıyorum bile” diye cevaplamış tilkiyi. Tilki, geyiği anlayışla karşılayan bir ifadeyle sözüne devam etmiş: “Gördüm ama, aslan sana saldırmadı ki. Hem onun ininden şimdiye kadar kim sağ çıkabilmiş? Aslan, kulağına krallıkla ilgili gizli bir kaç çift söz söyleyecekti. Sen ne yaptın? Hoplayıp zıplayıp kaçtın geri. ”
Tilkinin bu sözleri geyiğin kafasını iyice karıştırmış. Bunun farkında olan tilki: “Bu büyük ormanın yeni kralı, sevgili geyik kardeşim. Eski kral tacını sana devretmek için seni ininde bekliyor.” diyerek geyiği kandırmış.
Geyik unutmuş başına gelenleri. Korkusunu yenerek yola çıkmışlar, sonunda aslanın inine gelmişler. Aslan bu kez tüm gücünü toplayarak saldırmış ve bir çırpıda yere yıkmış geyiği.
Günlerdir o kadar açmış ki geyiğin neyi var neyi yok hızla yemeye başlamış. Tilki kenardan olanları izlerken, kendisine bir lokma bile düşmeyeceğini anlayınca, bir fırsatını bulup geyiğin beynini midesine indirmeyi başarmış.
Aslan, avını yerken sıra geyiğin beynine gelince aramış, taramış bulamamış. Tilkiye dönüp sormuş: “Nerede bu geyiğin beyni yahu?” diye sormuş.
Tilki bozuntuya vermeden: “Ne beyni?” demiş. “Bu kadar ahmak bir hayvanın beyni olur mu? Beyni olsaydı iki kez ayağınıza kadar yem olmaya gelir miydi?” demiş.