Safran Yetiştiriciliği Nasıl Yapılır?

Safran Yetiştiriciliği Nasıl Yapılır?

ABONE OL
Nisan 30, 2023 11:40
Safran Yetiştiriciliği Nasıl Yapılır?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Safran Yetiştiriciliği İklim İsteği

Safran yetiştiriciliği için yarı-kurak / Akdeniz iklimi oldukça idealdir. Safran için yağışlı bir ilkbahar devresi ile sıcak ve de çok az yağışlı (Hatta kuru) bir yaz devresi oldukça önemlidir. Özellikle çiçeklenme döneminde kuru ve güneşli havalar safran için aranan bir özelliktir. Bitki, yazın uyku dönemine girer, asıl gelişme devresi ise sonbahardır. Esasında geniş bir sıcaklık aralığına tolerans gösterebilen bir bitki olan safran, maksimum 40° – 45°C ile minimum -15° / – 18°C’ye kadar dayanabilmektedir. Bitkinin çiçeklenmesi için ise optimum sıcaklık isteği 17°C’dir (Gresta ve ark., 2008: 98; Lunsford ve Zenger, 2009: 3). Safran, İtalya’nın Abruzzo / Navelli civarında yaz ortalaması 20° – 22°C, kış ortalaması 2° – 3°C; Kozani (Yunanistan)’de ise yaz ortalaması 23°C, kış ortalaması 2° – 5°C’lerde yetişmektedir. Keşmir Vadisi (Hindistan)’nde de safran yetiştirilen alanlarda ortalama yaz sıcaklıkları 20° – 22°C, Fas (Taliouine)’ta ise 25° – 30°C aralığındadır. Soğanlar dona karşı dayanıklı olmakla birlikte çiçekler oldukça dayanıksızdır.

Safran Yetiştiriciliği Su İsteği

Yağış isteği bakımından yıllık 300 mm.’lik yağış yeterlidir. Nitekim safran su isteği fazla olmayan bir bitki olması hasebiyle de ayrıca cazip bir tarım ürünüdür. İspanya (Sardunya)’da 400 mm., Yeni Zelanda’da 300 – 400 mm., Safranbolu’da 450 – 470 mm., Yunanistan’da 500 mm. ve İtalya (Navelli Yaylası)’da 700 mm. yağışlı koşullarda çoğu zaman sulama yapılmadan başarılı bir şekilde ziraatı yapılabilmektedir. Bununla birlikte Keşmir’de yağışın 1000 – 1500 mm.’yi bulduğu yerlerde de başarılı bir şekilde yetiştirilmektedir (Rangahau, 2003: 2; Tantry, 2017: 353-354). Fakat yağışların yetersiz olduğu ülkelerde safran ziraatı yapılmak isteniyorsa sulama zorunludur. Özellikle de soğan dikimini takiben beklenen yağışlar gerçekleşmediyse mutlaka sulama yapılmalıdır. Örneğin; dünyanın en büyük safran tedarikçisi İran’da suya en fazla ihtiyaç duyduğu Mart – Nisan devresinde m²’ye 15 – 20 lt. sulama yapılmaktadır (Ebrahimi, 2015: 78). Kurak şartların hakim olduğu bir diğer safran üreticisi olan Fas’ta, safran yetiştiriciliğinin ana merkezi olan Taliouine kasabasında yıllık yağış 100 – 200 mm. arasında olup safran için hektara 350 – 500 m³ sulama yapılması gerekmektedir (Ait-Oubahou ve El-Otmani, 2006: 91). Damla sulama sistemi safran ziraatı için oldukça uygun aynı zamanda da en yaygın sulama sistemidir. Sulama yapılması gereken durumlarda sulama sonrasında safran ziraatı için önemli bir sorun olan yabancı ot kontrolünün sıkı bir şekilde yapılması gerekmektedir. Safran ziraatının zaten yoğun mesai gerektirmesi, sahada yabancı ot kontrolünün sağlanamaması durumunda daha da yoğun bir işgücünü gerektirecektir. Hasadın yapılacağı Kasım ayı içerisinde erken gelen kar yağışları safran verimini düşüren en büyük sorunlardan birisidir. Zaman zaman Keşmir, İran ve Afganistan’da buna bağlı olarak rekoltede çok ciddi düşüşler yaşanmıştır. Safran ekilecek saha rüzgara karşı da korunaklı olmalıdır.

Safran Yetiştiriciliği Toprak İsteği ve Gübreleme

Toprak isteği bakımından organik maddece ve kalsiyum açısından zengin, kumlu – tınlı topraklar bitki gelişimi için oldukça idealdir. Safran için toprak drenajının iyi olması da ayrıca önemlidir. Toprak pH değeri ise 7 – 7.5 civarında olmalıdır. Safran yetiştirilecek arazinin bir sene önce nadasa bırakılmış olması, yabancı otlardan bütünüyle arınık hale getirilmesi verim ve zaman tasarrufu açısından çok önemlidir. Safran ekilecek sahaya öncesinde diğer yumru bitkiler (Patates, şekerpancarı gibi) ekilmemiş olmasına dikkat edilmelidir. Safran ziraatında en yaygın ve ideal bitki besleme organik gübreyle yapılmaktadır. Bu noktada sönmüş ahır gübresi en çok tercih edilen bitki besin maddesidir. Hektar başına ortalama 20 – 30 ton organik gübre kullanımı yeterlidir.

Safran, özellikle yetiştirildiği Avrupa ülkelerinde bir münavebe bitkisi olarak da kullanılmaktadır. Örneğin; İtalya’nın merkezi kesimlerinde buğday ve kaba yoncayla ekim nöbetine sokulmaktadır (Gresta ve ark., 2008: 100). Safrandan önce saha eğer nadasa bırakılmayacaksa baklagil bitkilerin ekimi de önerilebilir. Bununla birlikte bitkinin münavebeye sokulmasının (Özellikle şekerpancarı, patates ve kaba yoncayla) çok da uygun olmadığı yönünde bulgular da söz konusudur (Kafi ve ark., 2018: 120). Türkiye’de ise safran münavebesi, zaten safranın çok küçük parsellere ekiminden dolayı pek yapılmamaktadır. Genelde 3 yılda bir defa sökülen safran tarlası, aynı parsele bir daha 6 – 7 yıl sonra ekilecek şekilde bir sistem tercih edilmektedir.

Safran yetiştiriciliğinde eğer uygun klimatolojik şartları haiz bir durum söz konusuysa irtifa çok da belirleyici değildir. Örneğin; Abruzzo bölgesindeki Navelli komününde deniz seviyesinden 650 – 1.100 m. yükseklikte yetiştiriciliği yapılmaktadır. Öte yandan Sardunya’da 50 – 140 m.’ler arasında yetiştiricilik yapılabiliyorken; Kozani (Yunanistan / Batı Makedonya)’de 650 – 700 metrelerde, Fas’ta 1.000 – 1.200 m.’lerde, Hindistan (Cemmu ve Keşmir)’da ise 2.140 metrede (Keşmir Vadisi’nde 1.585 – 1.677 m.’ler arasında / Husaini ve ark., 2010: 108) yetiştirilmektedir. Türkiye’de ise 200 m.’den 1.900 m. (Gümüşhane / Kelkit) – 2.200 m. (Van / Özalp)’lere kadar çıkabilmektedir.

Safran Yetiştiriciliği Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Safran, kısır olduğundan tohumlarla değil, kormlar ya da yaygın olarak kullanıldığı şekliyle soğanlarla çoğaltılır. Aynı zamanda safran ziraatının en önemli girdisini de soğan tedariki oluşturmaktadır (Kabaca tüm maliyetin % 50 – 60 kadarını). Bir safran soğanından iriliğine bağlı olarak yılda 3 ila 5 arasında, 3 yıllık süreçte de ortalama 7 – 10 kadar yavru soğan elde edilebilmektedir. Yavru soğanlar yaz devresi sonrasında elde edilir. Verimli bir safran ziraatı için soğan büyüklükleri / çapları ve steril olmaları büyük önem taşımaktadır. Soğanların boylandırılarak ekilmesi stigma verimi ve soğan sayısı üzerinde önemli bir belirleyicidir. Özellikle küçük soğanların ekiminden kaçınılmasına ayrıca özen gösterilmelidir. Safran soğanları 15 g. üzeri olanlar, 8 – 15 g. arasındakiler, 5 – 8 g. arasında olanlar ve 5 g.’ın altındakiler şeklinde kategorize edilebildiği gibi ülkeden ülkeye değişen ağırlık sınıflamaları mevcuttur. Türkiye’de ortalama 3 – 5 cm.’lik ve 5 – 8 g.’lık soğanlar safran yetiştiriciliğinde tercih edilebilen irilik olarak kabul edilmektedir. Safran ziraatında gelişmiş ülkelerde ise 15 – 20 g. ağırlığındaki soğanlar tercih edilmektedir.

Başarılı bir safran ziraatı için safran soğanlarında boylama çok önemli bir husustur. Yapılan çalışmalar da boylamanın safran verimliliğini önemli ölçüde artırdığını göstermiştir. Safranlarda boylama ülkeden ülkeye değişiklik göstermekle birlikte, üreticiler arasında bile farklılık bulunmaktadır. Örneğin; büyük soğanlar: 8 – 10 cm. ve 12 g. üzerinde olanlar; orta boy soğanlar: 5 – 7 cm. ve ortalama 5 g. ağırlığında olanlar; küçük soğanlar 2 – 4 cm. ve ortalama 2 g. civarında olanlar şeklinde kategorize edilebilmektedir. Son yıllarda safran soğanı ihracatına da başlamış olan Hollanda’da ise 7 – 8 cm., 8 – 9 cm., 9 – 10 cm. ve 10 cm. üzerindekiler olacak şekilde soğan sınıflamaları söz konusu olup daha küçük soğanlar ekim için kullanılmamaktadır. Türkiye’de safran soğanları için boylarına göre bir kategorizasyon yapılmamakta olup İran ve Afganistan’da buna çok dikkat edilmektedir.

Safran Tarlası Nasıl Olmalı?

Safran yetiştiriciliği yapılan ülkelerdeki çeşitli uygulamalara göre düz alana, sırta ve çukura/ocağa dikim gibi farklı şekillerde dikilebilmektedir. Türkiye’de dahil olmak üzere son yıllarda sırta dikim oldukça yaygın bir uygulama olup safran ziraatı için çok idealdir. Bu sayede taban suyu seviyesinin yükselmesi ile yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçilmekte ve hasadı kolaylaştırmaktadır. Soğanlar 10 – 15 arası derinliğe dikilir ve bu aşamada yanmış ahır gübresi dökülmesi uygundur. Sıra araları 10 – 20 cm. olmalıdır. Soğanların dikim derinliği toprak özellikleri ve soğan iriliği gibi hususlara göre değişkenlik gösterebildiği gibi üzerinde durulması gereken bir noktadır. İpek ve arkadaşlarının (2009), Ankara koşullarında yaptıkları çalışmaya göre 10 cm. derinlikte yapılan ekimlerde soğan veriminin arttığı tespit edilmiştir. Çalışma sonucunda safran soğanı ekim derinliği için ortalama 5 – 10 cm. olması gerektiği sonucu elde edilmiştir. Horasan koşullarında Vafabakhsh ve arkadaşlarının (2010: 146), 2000 – 2007 döneminde yapmış oldukları çalışmada 30 cm. derinlikte yapılan ekimden olumsuz, 20 cm.’den en yüksek, 10 cm.’de ise yaz sulamasıyla yüksek çiçek verimi elde ettiklerini belirtmişlerdir.

Safran Yetiştiriciliği Verim

Safranda verimlilik hem çok tartışmalı hem de çok değişken bir husustur. Safran ziraatı söz konusu olduğunda 4 türlü verim anlaşılır; soğan verimi, çiçek verimi, yaş stigma ve kuru stigma verimi. Bunlardan soğan verimi, özellikle bir sonraki dikim ve de soğan satışı yapan işletmeler için çok önemlidir. Fakat Türkiye’deki gibi soğanlarda boylamaya fazla özen gösterilmeyen ülkelerde, bu alandaki verimlilik çok değişken olabilmektedir. Özellikle de ana soğan (korm) eğer küçükse, yavru soğan (kormel) verim gücü de o oranda düşük olmaktadır. Çiçek verim durumu da yine soğan büyüklüğü ile ilişkili bir husustur. Geniş soğanların (45 g. civarındaki) çiçek verimi daha yüksek olup 12’ye kadar çiçek verebilmektedir (Dar ve ark., 2017: 252). Son olarak stigma verimliliğine baktığımızda bu da çiçek verimliliğine bağlı bir durumdur. Safranda çiçek başına 3 stigma elde edilmekte olup çok nadiren 4 ila 8 arasında stigma verimiyle de karşılaşılabilmektedir. Tek bir çiçekten ortalama 0.03 g. yaş, 0.007 g. da kuru safran elde edilmektedir. Buna göre de 150 çiçekten 1 g. kuru safran sağlanabilmektedir.

1 kg. kuru safran eldesi için ise 5 kg. yaş safrana ihtiyaç vardır. Stigma eldesi için ihtiyaç duyulan çiçek miktarı kg. veya adet cinsinden belirtilebilmektedir. Örneğin; Afganistan koşullarında 1 kg. kuru safran için 78.5 kg. çiçek toplanması gereklidir ki bu da kabaca 150.000 – 170.000 çiçek demektir (Lunsford ve Zenger, 2009: 6; UNIDO, 2014: 9). Çiçek adedi üzerinden stigma verimi ise yukarıda belirttiğimiz soğan boyutu konusu başta olmak üzere ekim sıklığı gibi hususlara bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir. Bu nedenle de literatürde ve üretici beyanlarında kuru stigma miktarı ve elde edilebileceği çiçek sayısı değişiklik göstermektedir. Sonuç olarak 1 kg. kuru safran için farklı lokasyonlarda 80, 100, 120, 140, 150, 180 ve 200 bin çiçeğe ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir. Ortalama 2.100 hasat edilmiş çiçek 1 kg.’a karşılık gelmekte, bunlardan da 10 – 12 g. kuru safran elde edilmektedir (Ünlü, 2019: 19). Benzer bir diğer çalışmaya göre de 2.500 çiçek 1 kg.’a eşit olup 80 g. yaş stigmaya bu da 16 g. kuru stigmaya karşılık gelmektedir (Kafi, 2006: 54). Alan açısından ise 1 hektar alandan ortalama 10 – 15 kg. kuru stigma elde edilebilmekte olup çevre şartlarına göre bu değer 2 – 30 kg. arasında değişebilir (Gresta ve ark., 2008: 101). Tüm bu verim değerleri göz önüne alınarak safran ziraatı için başlangıçta soğan iriliği konusuna eğilinerek verim durumu da 3 temelli (Soğan, çiçek ve yaş stigma) olacak şekilde hesaplanmalıdır.

Safran Ne Zaman Dikilir?

Safran için ziraat takvimine baktığımızda kuzey yarımküresi için benzer iklim şartlarındaki sahalarda Ağustos ayının ikinci yarısı ila Eylül ayının başlarında soğanların dikimi yapılır. Mayıs ayı itibariyle toprak üstü kısmı kuruyan safranların Mayıs sonu – Haziran başı gibi soğan sökümü yapılır. Yaz devresi bitki için durgunluk (Dormansi) devresidir. Soğanların bu durgunluk devresi süresince temizlenmiş, hasta ve yaralı olanların ayıklanmış bir şekilde, serin, rutubetsiz ve üstü üste yığılmadan uygun bir ortamda Eylül ayına kadar muhafaza edilebilir. Sağlıklı şartlarda muhafaza edilemeyen soğanlar, Türkiye gibi safran soğanı temininde güçlükler yaşanan bir ülke için ayrıca özen gösterilmesi gereken bir husustur. Eylül ayında uyanmaya başlayacağı için dikimi geciktirilmeden, Ağustos ayının ikinci yarısı gibi yapılmalıdır. Ekim ayının ortalarından Kasım ayının ilk yarısına kadar bitki çiçek açmaya başlar ve çiçeklenme döneminde sulama yapılmaması gerekmektedir. Söz konusu dönemde artık safran hasadına başlanır. Soğanların iriliğine göre değişmekle beraber dekara 100 – 500 kg. ila 1 tona kadar safran soğanı dikilir. Sağlıklı soğanlarla ve de iyi hazırlanmış arazide yaklaşık 3 – 4 yıl söküm yapmadan iyi verimde safran hasadı yapmak mümkündür. Bu durum da ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. Örneğin; İspanya ve Türkiye’de bu süre 3 – 4 yılken, Afganistan’da, Fas’ta ve de günümüzde azalmakla beraber Keşmir’de de 8 – 10 hatta 12 yıla kadar çıkmaktadır (Madan ve ark., 1966: 384; Gresta ve ark., 2008: 99). Safranda ilk yıl verim nispeten düşük olur, 2. yıl verim artmaya başlar, 3. yılda en yüksek değerine ulaşır ve sonra yeniden azalma eğilimine girer. Farklı ülkelerdeki bu verim döngüsüne bağlı çalışmalara baktığımızda Yunanistan koşullarında ilk yıl hektara 3 kg. kuru stigma, ikinci yıl 10 kg., üçüncü yıl 15 kg., dördüncü yıl 10 kg. ve takiben düzenli bir şekilde azalma tespit edilmiştir (Goliaris, 2006: 82). Afganistan koşullarında ise hektar başına ilk yıl 1,32 kg. kuru safran elde edilmekte olup 2. yıl 3,95 kg., 3. yıl 7,80 kg., 4. yıl 10,5 kg., 5. yıl 13,2 kg., 6. yıl 9,15 kg., 7. yıl 7,8 k., 8. yıl 5,2 kg. olarak süreç tamamlanmıştır (Lunsford, Zenger, 2009: 6; Katawazy, 2013: 20). Genelde istisnalar olmakla beraber verimdeki kırılma 3. veya 4. yıldan sonra kendini göstermektedir.

Safran Hasatı Nasıl Yapılır?

Safran ziraatında en zahmetli ve faaliyet için en caydırıcı olan (Özellikle genç girişimciler için) aşama hasat sürecidir. Safran hasadı 2 aşamalı olup ilkinde çiçeklerin toplanması, ikincisinde de stigmaların ayıklanması şeklinde işlem tamamlanır. Safranda hasat takvimi çok önemlidir. Çiçekler en fazla 48 saat süreyle yaşadıkları için hızlı olmak çok önemlidir. Günün ilk ışıklarıyla birlikte safran hasadına başlanmalıdır. Çiçekler açmadan toplanıp, gölgelik bir alanda açmaya bırakılır. Safran hasadında çiçeklerin açmadan, henüz goncayken toplanması hasatta ve stigma ayırmada kolaylık sağlamakla beraber işgücü yetersizliğinden ötürü çoğu zaman açmadan toplamak mümkün olamamaktadır. Çiçekler açmaya başladığı andan itibaren ise hasada hız verilmesi gerekmektedir. Çiçekler bu şekilde muhafaza edilecekse 0°C’de en fazla 7 gün bekletilebilir (Lunsford ve Zenger, 2009: 6). Hasat süresi ortalama 15 – 20 gün sürmekle beraber daha da uzayabilmektedir. Türkiye ve Afganistan’da Ekim ayının ikinci yarısı itibariyle çiçeklenme başlamakta olup Kasım ayının 3. haftasına kadar hasat devam etmektedir.

Çiçeklerin toplanmasından sonraki stigma ayıklama süreci faaliyetin bir diğer uzun soluklu ve de zahmetli sürecidir. Safranın stigma / tepecik kısmındaki 3 parçadan oluşan organı asıl ticari değere sahip kısmını oluşturmaktadır. Çiçeklerden stigmalar çok hassas bir şekilde ayrılmalıdır. Bunun için de cımbız, makas veya usta biri tarafından tırnak yardımıyla stigmalar ayrılır. Ayırma işlemi kırmızı (Dişi) ve sarı (Erkek) renkli olacak şekilde gerçekleşir. Sarı renkteki stigmaların kalitesi ve buna bağlı olarak da pazar değeri düşüktür.

Safran Çeşitleri Nelerdir?

  • Sargol: En iyi kalite safran olarak kabul edilir ve sadece stigmanın uç kısımlarındaki salt kırmızı kesimden oluşur.
  • Pushal/Pushali: Orta kalite safran olup stigmaların uç kısmından aşağıya doğru hafif sarı renkli olan kısmını kapsayan kesimidir. Renk verme gücü nispeten daha düşüktür.
  • Bunch (Dasteh)/Demet: Tüm stigma bir bütün olarak kullanılır ve düşük kalite safranlardır. Ülkede İspanyol Tipi olarak da bilinmekte olup pazarlara demetler şeklinde sunulur.
  • Konge: Stigmanın sadece sarı / açık renkli olan kısmını oluşturan, renk verme gücü zayıf, hatta neredeyse yok gibidir. Sadece hafif aroması için tercih edilir. İspanya safranı sınıflaması ise ISO 3632’ye göre safranın renk verme gücünü belirleyen krosin içeriğine göre belirlenmiştir.
  • Coupe (Cupe): İran sınıflamasındaki sargol sınıfına karşılık gelir. Krosin içeriği 190 ve üzeri olan safranları içerir.
  • Mancha: Yine İran sınıflamasındaki pushal kategorisine karşılık gelir. Renk verme gücü 180-190 arasında olup, boyuncuk ve diğer çiçek kalıntıları % 4’ü aşmamalıdır.
  • Rio: Renk verme gücü 150-180 arasında, boyuncuk ve diğer bitki kalıntıları % 7’den fazla olmamalı.
  • Standart: Üç çeşidin karışımı olup buna göre boyuncuk ve diğer çiçek kalıntıları % 7’den az olmalıdır. Renk verme gücü 145 – 150 birimler arasındadır.
  • Sierra: Stigma boyuncuktan kısadır. Renk verme gücü 110 birimden az, diğer bitkisel kalıntılar en fazla % 10 oranında olabilir. Keşmir sınıflamasına baktığımızda;
  • Mongra: En iyi kalite safran sınıfı olup sadece stigmaların uç kısımları bulunur.
  • Laccha/Lacha: Stigmaların kırmızı kısmı ile sarı kısım da bulunmaktadır.
  • Zarda: Sadece boyuncuk kısmı (Sarı ve beyaz bölüm) bulunmaktadır.
  • Bunch/Demet: Demetler halindeki safran stigmalarıdır.
  • Negin: En iyi kalite safranlar olup stigmaların tepe uçlarından oluşmaktadır. Renk verme gücü çoğu safrandan üstün olup 270 birim ve üzerindedir. Bu grubun bir diğer özelliği 3 stigma demet haline getirilerek pazara sunulmaktadır.
  • Sargol: Koyu kırmızı stigma uçlarından oluşan ve renk verme gücü 260 – 270 birim aralığındadır.
  • Pushal (Mancha): Renk verme gücü 250’ye yakın olup stigma boyuncuklarının sarı kısımları da bulunmaktadır.
  • Khooshe (Demet): Tüm bir stigma demetler haline getirilir, renk verme gücü de 70 – 75 arasındadır.
  • Konj (Konge): Stigmaların sadece sarı ve turuncu (Boyuncuk) kısmı bulunur ve zayıf bir aromaya sahiptir

Kaynak: ŞAHİN, G. TARİHSEL SÜREÇTE SAFRAN (Crocus sativus L.) VE SAFRANIN GÜNÜMÜZDEKİ DURUMU. Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler Dergisi5(1), 173-214.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP