Mide kanseri, vücudun midede bulunan hücrelerinin anormal şekilde bölünmesinden kaynaklanan bir hastalıktır. Mide, kas yapıda olan bir organdır. Konumu, kaburgaların altında sol tarafta ve karın boşluğunun yukarı kısmındadır. Yiyecekler, yemek borusu yoluyla mideye ulaşır. Midede bir süre tutulan besinler daha sonra parçalanır ve sindirilirler. Ancak mide kanseri geliştiği takdirde vücut bu görevini gerektiği gibi yerine getiremez.
Mide kanseri gelişimi, midede bulunan hücrelerin DNA’sında değişiklikler yaşanmasıyla başlar. Bu aşamada vücudun sağlıklı hücreleri ölürken, kanser hücreleri kontrolsüz bir biçimde bölünerek çoğalır. Sonucunda da sağlıklı hücrelerin yerine geçmeye başlarlar. Bu durum zamanla vücudun diğer hücrelerine yayılabilir.
Mide, dört bölümden oluşur. Mide kanseri ise herhangi bir bölümde meydana gelebilir. Ancak genellikle midenin gövdesinde oluşur. Kanserin gelişmesi durumunda hastalık yavaş bir şekilde ilerler. Bu yüzden durum ilk başta hemen fark edilmeyebilir. Genellikle 60 yaş ile 80 yaş aralığında görülür.
Mide kanserinin en belirgin semptomu kilo vermektir. Kişi, 6 aylık bir süre içerisinde vücut kütlesinin yaklaşık %10’unu ya da daha fazlasını yitirir. Mide kanserinin en erken semptomları genellikle aşağıdaki gibidir:
Yukarıdaki belirtiler tek başına kişide kesin olarak mide kanseri olduğu anlamına gelmez. Durum genellikle şikayetlerin birden fazla olması ile değerlendirilir. Şikayetlerin fazla olması durumunda bir doktora muayene olmak durumu erken dönemdeyken kontrol almayı sağlayacaktır.
Mide kanserinin ilerleyen dönemdeki belirtileri ise daha farklı ve ciddidir. Bu dönemde aşağıdaki belirtiler görülebilir:
Bu belirtiler zaman kaybetmeden bir doktora muayene olmanız gerektiğini işaret eder.
Kanser, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi ve çoğalması durumudur. Mide kanserinde de bu duruma yol açan sorunun ne olduğu tam olarak tespit edilememektedir. Yine de kanser riskini çoğaltan bazı etkenler olabilir. Bunlardan birisi olarak midede ülsere yol açan helikobakter pilori bakterisidir. Gastrit ve pernisiyöz anemi de riski arttırmaktadır. Riski arttıran diğer durumlar ise aşağıdaki gibidir:
Mide kanserinin orijini %95 oranla midenin iç yüzünü kaplayan glandüler hücrelerdir. Mide kanseri ilerleme göstererek mide duvarına kadar yayılabilir. Türleri ile kanserin orijin aldığı hücreye göre isimlendirilir.
En yaygın olarak görülen mide kanseri türleri aşağıdaki gibidir:
Tanı için öncelikle hastada birtakım şikayetler oluşmaya başlar. Bunlardan en sık görüleni genellikle hazımsızlık şikayetidir. Çoğu kişi bu sorunun kanserle ilişkili olduğunu düşünmeyebilir. Bu da ihmale yol açar. Oysa durum erkenden fark edildiği takdirde gidişatın önüne geçmek mümkündür. Bu sebeple hiçbir belirti ve bulgu ihmal edilmemelidir. Belirtiler fark edildiği andan itibaren bir doktora danışmak en doğru yoldur.
Tanı için öncelikle hekim tarafından hastaya aile öyküsü ve tıbbi geçmişi sorulur. İlgili hikayeler detaylıca dinlendikten sonra fizik muayenesine geçilir. Burada saptanan bulgulara göre eğer doktor mideden kaynaklı bir sorundan şüphelenirse bazı testlere gerek duyulabilir.
Bunlardan ilki gastroskopidir. Bu yöntemde ucunda kamera olan esnek bir boru ağız yoluyla mideye ulaştırılır. Böylece mide detaylıca incelenir ve gerekli bölgelerden örnekler alınarak patolojik çalışmalara başlanabilir. Bu yolla öncü lezyonların saptanması yapılır.
Tetikler sonucunda mide kanseri teşhisi konulması halinde uygun tedavi seçenekleri için ek olarak birtakım işlemler daha gerekebilir. Tomografi, MR ve PET gibi görüntüleme teknikleri bunlardan bazılarıdır.
Gerek duyulması halinde aşağıdaki testler mide kanseri tanısında kullanılır:
Tedavi hastanın durumuna ve kanserin evresine bağlı olarak farklılık gösterir. Tedaviyi belirleyen en önemli etken de nitekim bu evrelerdir. Tedavinin başarı oranı buna bağlı olarak değişir. Tedavi için kanserin erken evredeyken tespit edilmesi hayati önem taşır. Tedavide ameliyat ve kemoterapinin yanı sıra radyoterapiden de yardım alınabilir. Hastalığın gidişatına bağlı olarak ek tedavi yöntemlerinden de yardım almak mümkündür.
Evreler, tümörün boyutuna ve mide dışındaki hücrelere yayılıp yayılmadığına göre belirlenir.
Kemoterapi, kanser tedavisinde kullanılan yöntemlerden birisidir. Kanser ilaçları damar veya ağız yolu ile hastaya verilir. İlaçlar böylece kana karışarak kanserli hücrelere ulaşır. İlaç, kanserin metastaz yaptığı organlara da ulaşır ve etkisini gösterir. Tedavide kemoterapinin yanı sıra radyoterapiden de yardım alınabilir.
Kemoterapinin verildiği zamana göre değişen türleri vardır. Eğer ilaç, cerrahi müdahaleden önce verilirse bu neo-adjuvan kemoterapidir.
Bu aşamada hedef, kanserli hücrelerin ameliyat öncesinde küçülerek daha az etkili hale getirilmesidir. Bu ameliyat için yardımcı olur. İlaç, ameliyat sonrası verildiğinde ise bu adjuvan kemoterapi olarak adlandırılır. Hedef, ameliyat sonrası kalan kanserli hücrelerin etkisini azaltarak tekrarlanmaların önüne geçmektir. Radyoterapinin kemoterapi ile birlikte verilmesi ise kemoradyoterapi olarak adlandırılır. Özellikle cerrahi müdahale sonrasında geriye kalan kanserli hücreler için faydalı bir yöntemdir
Vücuda iyi bakmak çoğu hastalığın önüne geçer. Bu yüzden herhangi bir hastalık başlamadan önce tedbirli olmak en doğrusudur. Mide kanserinden korunmak için de alınabilecek bazı önlemler vardır. Örneğin sigara ve alkol tüketimini sınırlamak çoğu hastalığı önler. Sağlıklı beslenmek, fazla tuzlu besinler ve hazır gıdalar tüketmemek korunma yollarından birkaçıdır. Özellikle kızartma tüketildiğinde geride kalan yağı tekrar tekrar kullanmamak oldukça önemlidir.
Mide kanseri gelişiminde etkili olan birden fazla etken vardır. Genetik özellikler bunlardan birisidir. Ailede daha önce mide kanseri öyküsü varsa bu durum ailenin diğer üyelerinde de görülebilir.
Çevresel etkenler de mide kanserinde belirleyici olabilir. Bazı meslek gruplarına çalışanlar mide kanserine karşı daha savunmasızdır. Kömür madeni işçileri, kauçuk ve lastik işçileri bunlardan bazılarıdır. Bu kişilerde mide kanseri görülme oranı diğer kişilere oranla biraz daha fazladır.
Ayrıca kişilerin bedenlerine nasıl baktıkları da kanser için belirleyici olabilir. Tüketilen gıdalar bu bakımdan titizlikle seçilmelidir. Yoğun şekilde tuzlanmış salamuralar tüketen kişiler dikkatli olmalıdır. Yoğun tuz tüketimi mide kanserini tetikleyebilir.
Gıda koruyucular ve fermente soya da mide kanseri için risk faktörüdür. Etlerin yüksek ısıda pişirilmemesine dikkat edilmelidir. Tüketilen gıdaların küflenmiş olması da kanser açısından risk oluşturur. Son olarak kızartılmış gıda tüketiminden olabildiğince uzak durmak en iyisidir.
Fazla kilolu kişiler de risk grubundadır. Spor yapmak ve vücudu zinde tutmak beden sağlığı açısından oldukça önemlidir. Ayrıca yaşlarda sigara kullananlar 2 kat daha risk altındadır. Bunların yanı sıra mide kanseri genellikle tesadüfen ortaya çıkmaktadır.
Mide kanseri tedavisi uygulanmış bir kişinin midesinin bir bölümü veya tümü çıkarılmış olabilir. Bu da hastaların her gıdayı yemesine müsaade etmez. Kişilerin iştahları da bu durumdan etkilenebilir. Bu bakımdan birçok hastada iştahsızlık, kilo kaybı ve erken doyma hissi görülmektedir. Bu tür etkiler hastaların bir diyetisyen kontrolünde beslenmesini gerektirir. Önerilecek hiçbir gıda herkes için uygun değildir. Her hastanın durumuna göre beslenme düzeni farklılık göstermektedir.
Ancak yine de ortak olarak tüm hastaların dengeli bir diyet programına sahip olması ve buna uyması gereklidir. Meyve tüketilecekse düşük lifli ve sert olmamalarına dikkat etmek gereklidir. Sebzeler çiğ olarak değil, pişmiş olarak tüketilmelidir. Deniz ürünleri tüketilecek ise bunların kabuklu olmamasına da dikkat edilmelidir. İşlenmiş ve paketli gıdaları ve tatlandırıcıları ise fazla tüketmemeye dikkat etmek gerekir.
GÜNDEM
4 saat önceSÜRMANŞET
6 gün önceGÜNDEM
6 gün önceGÜNDEM
15 gün önceGÜNCEL
15 gün önceGÜNDEM
15 gün önceSÜRMANŞET
15 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.