Aft, aftöz ülser olarak da bilinmekle birlikte, dudak ve yanakların iç bölgelerinde görülen oral ülsere denir. Bu durum dilde, damakta ve hatta diş etinde de görülmektedir. Aft, tipik olarak kenarları sarı ya da kırmızı renkte, orta kısmı ise beyaz olan küçük lezyonlardır. Yaygın inanışın aksine bu, bulaşıcı bir durum değildir. Bu durum halk arasında ağız yarası olarak da bilinmektedir.
Aftın nedeni henüz tam olarak tespit edilebilmiş değildir. Ancak birçok farklı etken gelişiminde etkili olabilmektedir. Genellikle ağza alınan darbeler (ağzın iç kısmını ısırma vb.), gıda hassasiyetleri, vitamin eksikliği, stres, kötü ağız ve diş sağlığı, birtakım hastalıklar aft gelişiminde etkili olmaktadır.
Aft, ağız içinde hassas bölgelerde kendini gösterir. Bu durum, kişinin yemek yemek ya da içecek içmek gibi en günlük eylemlerinde bile huzur kaçırabilir. Bazı durumlarda yutma güçlüğüne de neden olabilmektedir. Ağız içindeki bu yaralar genellikle herhangi bir müdahaleye ihtiyaç duyulmadan 5-10 gün içerisinde kendiliğinden geçer. Ancak yaralar kendi kendilerine iyileşmiyorlarsa zaman kaybetmeden bir doktora başvurmak en iyi seçenektir.
Aft boyutlarına göre üç farklı ana grup altında incelenmektedir. Bunlardan ilki olan Minör aft, en yaygın görülen türdür. Orta şiddetli ve ağrılı oral aft türü olarak bilinir. Bu yaralar tek ya da çok sayıda görülebilir. Ancak hepsi genellikle 1 cm’den daha küçük boyuttadır. Aft görülen hastaların %85’i bu türe sahiptir. Bu durum 1 ila 2 hafta içerisinde herhangi bir ek müdahaleye ihtiyaç duyulmadan geçer. Yüzeysel ülserlerden meydana gelmekle birlikte iyileşirken iz bırakmaz.
Majör aft ise nadir görülen ikinci aft türüdür. Çapları 1 cm’den büyüktür. Renkleri ise genellikle gri ve beyazdan oluşmaktadır. Bu tür aft, iyileşirken yara izi bırakır. İyileşme süresi 2 ila 6 hafta arasında değişmektedir. Bu durum bazı hastalarda yutma zorluğuna neden olabilir. Kimi durumda ateş ve halsizlik de görülebilmektedir.
Sonuncu aft türü olan Herpetiform aft ise, gruplar halinde ya da çok sayıda görülür. Genellikle birleşme eğilimindedir ve çapı 1 ile 2 mm arasındadır. Oldukça nadir görülen bir aft türüdür. İyileşirken yara izi bırakmaz ve genellikle 7-30 gün içerisinde kendiliğinden iyileşir. İleri yaşlarda görülmesi daha olasıdır.
Aft yarası, aşağıdaki gibi çeşitli belirtiler ile görülebilmektedir:
Ağız içerisinde ya da yakın bölgelerde çıkan aft, bulaşıcı değildir. Belirtilerin görülmeye başlamasından itibaren durum genellikle 1 ila 3 hafta arasında kendiliğinden iyileşir. Bu nedenle tedavi pek gereken bir durum değildir. Eğer belirtiler arasında ağrı görülüyorsa, bu durum da ortalama 7-10 gün içerisinde geçer. Çok nadir görülmekle birlikte bazı durumlarda aft belirtilerinin ve şikayetlerinin geçmesi 6 ayı bulabilir.
Aft nedenleri henüz kesin olarak tespit edilememiştir. Ancak bazı hastalıklar ya da çevresel faktörler bu duruma neden olabilmektedir. Afta neden olabilecek bazı durumlar aşağıda verildiği gibidir:
Aft tedavisinde ilk hedef ağrıyı kontrol altına almak ve tekrar oluşumunu engellemektedir. Bu da uygun sıvı ve besin desteği ile sağlanabilir. Böylece iyileşme hızlandırılır ve aynı durumun tekrarlanmasının önüne geçilir. Aft ilacı olarak birçok seçenek bulunmaktadır. Ancak bunların hiçbiri hekim tavsiyesi olmadan kullanılmamalıdır. Bunlar; lokal anestezik etkili ilaçlar, antiseptik ilaçlar, antienflamatuar etkili ajanlar ve bağışıklık düzenleyici ilaçlardır.
Diğer bir tedavi seçeneği ise lazer tedavisidir. Ancak bu tedavi yöntemi genellikle ciddi vakalarda tercih edilir. Düzgün bir ağız hijyeni ve uygun besin tüketimi ile aft önlenebilir. Çeşitli vitamin ve mineral eksikliği çeken kişiler ise uygun takviyeyi alarak aft tekrarlamasını önleyebilirler. Besin alerjisi olan kişilerin ise beslenme düzenlerine dikkat etmeleri gerekmektedir. Aft, genel olarak ilaç desteğine ihtiyaç duyulmadan kendi kendine iyileşen bir durumdur.
Aft, 7-10 gün içerisinde kendiliğinden geçebilmektedir. Ancak bu süreç kişiye büyük rahatsızlık verebilir. Böyle bir durumda herkes bu durumdan kısa sürede kurtulmak ister. Aftın tekrarlamaması ve oluşması durumunda daha kısa sürede iyileşmesi için aşağıdaki yöntemler uygulanabilir:
Aft, yukarıdaki maddelere dikkat edildiği takdirde kendiliğinden iyileşir. Ancak 7-10 gün içerisinde herhangi bir iyileşme görülmüyorsa bir doktora başvurmak en iyi çözüm yolu olacaktır. Aft ilerlediği takdirde bazı sağlık sorunlarına neden olabilir. Ayrıca aft, bu haldeyken bazı sağlık sorunlarının erken habercisi de olabilir. Eğer aft ile birlikte şiddetli ağrı ve ishal görülüyorsa, oluşumlar genital bölgede de görülmekle birlikte bu durum 3 haftadan uzun sürüyorsa bir doktora muayene olmak gereklidir.
Aft, herhangi bir ilaç ya da doğal yönteme gerek duyulmaksızın kendi kendine iyileşebilme özelliği gösterir. Yine de birtakım doğal yöntemler uygulamak durumun iyileşmesine katkıda bulunabilir. Ancak hiçbir yöntem doktor tavsiyesi olmadan uygulanmamalıdır.
Aşağıdaki yöntemler aft yarası için uygulanabilir:
Tuzlu Su ile Gargara Yapmak: Tuzlu su ile yapılan gargara, aft lezyonlarının yüzeyinin kurumasına olumlu etkide bulunur. 1 çay kaşığı tuzu yarım bardak su içinde çözdürmek ve bunu solüsyon haline getirmek aft yarası için kullanılabilmektedir. Yapılan solüsyon ağızda 15-30 saniye boyunca çalkalanmalı ardından tükürülmelidir. Gerektiği takdirde birkaç saatte bir yeniden uygulanabilir.
Yoğurt: Bazı aftlara bakteri enfeksiyonları neden olabilmektedir. Yoğurt probiyotik yönünden zengin olması sayesinde bu tür bakteri enfeksiyonlarına iyi gelmektedir.
Bal: Antibakteriyel ve antienflamatuar özellikleri sayesinde bal, aft yarası ağrısına iyi gelir. Yaraya bağlı oluşan kızarıklığa da olumlu bir etkisi vardır. Bal tüketimi ayrıca yarada ikinci bir enfeksiyonun gelişmesini önler.
Papatya Kompresi: Papatya yaralara olan iyileştirici ise bilinen bitkilerden birisidir. Antienflamatuar ve antiseptik özellikli kimyasalları bünyesinde barındırması nedeniyle kıymetli ve şifalı bir bitkidir. Aft tedavisi için papatya çayı poşetleri kullanılabilir. Çay poşetlerini birkaç dakikalığına yaralı bölgeye uygulamak aft ağrısına iyi gelmektedir. Ağzı papatya çayı ile çalkalamak etkiyi güçlendirmektedir. Günde 3-4 kere uygulanabilir.
Ekinezya: Ekinezya bitkisi, bağışıklığı güçlendirmekle birlikte yaralar için de etkilidir. Özellikle aft yaralarının iyileşmesine katkıda bulunur. Bitki, yarım bardak suya 1 çay kaşığı eklenerek çözelti haline getirilir. Ardından bu çözelti 2 dakikalığına ağızda gezdirilmeli ve ardından tükürülmelidir. Günde 3 kere uygulanması mümkündür.
Ağızda ve dilde aft sorunu yaşayan kişilerin öncelikle dikkat etmesi gereken nokta aft oluşmaması için önceden alınması gereken önlemlerdir. Özellikle sert, kabuklu ve tahriş edici etkisi olan gıdalardan kaçınmak gereklidir. Aft öncesinde ve süresince ağız bakımına dikkat etmek bu soruna iyi gelmektedir.
Düzenli diş doktoru kontrolüne gitmek de olası aftların önüne geçmektedir. Dengeli ve düzenli beslenerek bağışıklık sistemini güçlü tutmak da afta en iyi gelen çözüm yollarından birisidir. Ayrıca aft varlığı süresince mümkün olduğunca sigara tüketilmemelidir. Bu dudak bölgesini tahriş edeceğinden aft yarasını kötüleştirebilir. Takma diş kullanan kişiler ise takma dişlerin ağıza tam oturduğundan emin olmalıdırlar.
Tekrarlayan aftlar, Rekürren Aftöz Ülser olarak bilinmektedir. Bu durum, ağız mukozasının herhangi bir yerinde görülebilir. Yaraların kenarları kızarıktır ve kirli beyaz renktedirler. Şekilleri oval olabilmekle birlikte keskin kenarlı da olabilirler. Şekilleri belirgindir. Senede 3 ya da daha çok defa aft görülmesi tekrarlayan aft olarak tanımlanır. Bu durum özellikle zayıf bağışıklık sistemi olan kişilerde meydana gelmektedir. Yine de bu durumun nedeni çoğu zaman belli değildir. Yine de bazı genetik faktörler, ilaç yan etkileri ve yoğun stres gibi durumlar aftların tekrarlamasına neden olabilmektedir. Özellikle gebelik döneminde daha fazla aft oluşumu ile karşı karşıya kalınabilir.
Birtakım sağlık sorunu olan kişilerde de tekrarlayan aft görülebilmektedir. Bunlar arasında kemik iliği hastalığı olanlar, ince bağırsak sorunları olanlar ve çölyak hastaları sayılabilir. HIV pozitif kişilerin de bağışıklık sistemi zayıfladığından bu kişilerde de aft oluşumu sıkça görülebilir. Gerekli durumlarda biyopsi yapılabilir. Tedavide antiinflamatuar gargara ve ağız için pomatlar kullanılabilir. Yine de tedavi şekli hastadan hastaya farklılık göstermektedir. Tekrarlayan aft sorunu yaşayan kişiler özellikle aft oluşumunu tetikleyecek etkenlerden olabildiğince uzak durmalıdırlar.
SÜRMANŞET
5 gün önceGÜNDEM
5 gün önceGÜNDEM
14 gün önceGÜNCEL
15 gün önceGÜNDEM
15 gün önceSÜRMANŞET
15 gün önceGÜNDEM
15 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.