Beslenme, kalp sağlığı açısından en önemli faktörlerden biridir. Zira beslenme ile kalp hastalıklarının ortaya çıkma ihtimali arasında ciddi bir ilişki vardır. Bu durumu idrak etmek için öncelikle kalp hastalıklarının ne anlama geldiğini bilmek gerekir. Kalp hastalıkları, genel olarak kalpte ya da kalbe bağlı olan kan damarlarında ortaya çıkan hastalıklardır.
Bununla birlikte, en yaygın olarak bilinen kalp hastalıkları: koroner kalp hastalıkları, yüksek tansiyon (hipertansiyon), romatizmal kalp hastalıkları, kalp yetmezliği, periferik arter hastalığı, serebrovasküler hastalıklar, kardiyomiyopati ve konjenital kalp hastalıkları olarak sıralanabilir.
Bu hastalıklar kendi içlerinde farklı tanımlamalara sahip olsalar da özünde hepsi kalp hastalığıdır. Örneğin periferik arter hastalığı kalbe bağlı olarak ortaya çıkan ama kalpte sorun yaratmayıp atardamarların fonksiyonunu bozan bir hastalıktır. Bahsi geçen birçok kalp hastalığının temel faktörlerinden birisi de beslenmedir.
Zira kalp sağlığını korumaya yönelik beslenmeyen kişilerde zamanla kalp ve kan damarları fonksiyonlarını olması gerektiği gibi yerine getiremeyebilir ve böylelikle kalp sağlığında bazı problemler ortaya çıkmaya başlayabilir. Dolayısıyla, toplumun hem kalp sağlığını tehdit eden risk faktörleri konusunda, hem de kalp sağlıklarını nasıl koruyabilecekleri konusunda bilinçlendirilmesi oldukça elzemdir. Yazımızın geri kalanında bu konulara değineceğiz.
Toplum genelinde yapılan araştırmalara göre, hem ülkemizde hem de Dünya çapında en yaygın ilk 3 ölüm sebebinden birisi kalp ve damar hastalıkları olarak bilinmektedir. Bu sebeple, kalp hastalıklarının ortaya çıkmasına meydan veren ve kalbin sağlıklı çalışmasına engel olan faktörleri bilmek son derece önemlidir. Bu faktörler aşağıda açıklanmıştır:
Kalp sağlığı ve beslenme ilişkisindeki en önemli faktörlerden birisi kolesteroldür. Tanım itibarıyla kolesterol, vücuttaki hücre zarlarında yer alan ve asıl olarak hayvansal kaynaklı besinlerde bulunan yağ benzeri maddeler olarak bilinmektedir. Bununla birlikte, kolesterol iki türe ayrılır. Bunlardan birisi iyi kolesterol (HDL kolesterol) ve kötü kolesteroldür (LDL kolesterol).
İyi kolesterol, besinlerden ziyade asıl olarak vücut içerisinde bulunan kolesteroldür. Ayrıca diğer dokularda ortaya çıkan kolesterolleri bir araya getirip dışarıya atılmasını sağlar ve vücut için faydalıdır. Bu sebeple iyi kolesterol seviyesinin en azından 40 mg / dl değerinin üzerinde olması sağlıklı bir yaşam için oldukça önemlidir.
Kötü kolesterol ise iyi kolesterolün aksine LDL kolesterol olarak bilinir ve kolesterol parçacıklarını vücuttaki diğer dokulara taşır. Bu da kolesterolün kalp damarlarında ve arterlerde birikmesine yol açar. Bu zararlı özelliği sebebiyle de kötü kolesterol olarak adlandırılır.
İyi kolesterolün aksine, kötü kolesterol seviyelerinin yüksek olması kalp damar sağlığı için son derece ciddi bir tehdittir ve 130 mg/dl seviyelerinin üzerine çıkması ciddi bir problem olduğuna işaret eder. Genel kolesterol değerinin ise 200 mg / dl seviyesinin üzerinde olması istenen bir durum değildir. Dolayısıyla mümkün olduğunca vücutta kolesterol seviyelerini yükseltme özelliği olan besinlerden kaçınmak ve kontrollü bir şekilde tüketmek gerekir.
Bir diğer önemli unsur ise doymuş yağ oranıdır. Tüketilen besinlerin ne oranda doymuş yağ içerdikleri kontrol edilmelidir. Zira doymuş yağ içeriği yüksek olan gıdalar kalp sağlığını tehdit edebilirler. Dolayısıyla mümkün olduğunca bu tür gıdalardan uzak durmak ve en azından zeytinyağı gibi daha sağlıklı içeriği olan yağlara yönelmek gerekir.
Kalp sağlığı hakkında doğru bilinen birçok yanlış vardır. Peki, bunların neler olduğunu merak ediyor musunuz? İşte kalp sağlığına dair doğru bilinen yanlışlar…
Bu önerme kimi durumlarda doğru olsa da, çoğunlukla yanlıştır. Zira kalp krizi genellikle beraberinde düşük tansiyonu getirir. Alınacak olan dil altı, tansiyonu daha da düşüreceğinden kişinin durumunun kötüleşmesine ve bayılmasına yol açabilir.
Yüksek tansiyon problemiyle baş edebilmek için öncelikle doktor tarafından belirlenen tedavi programına uymak, tuz ve benzeri tansiyon yükselten maddelerden uzak durmak, sigarayı bırakmak ve düzenli bir yaşam tarzıyla ideal kiloya ulaşmak gerekmektedir. Sarımsak ya da limon gibi besinlerin direkt olarak tansiyon düşürücü etkiye sahip oldukları kanıtlanamamıştır. Ancak belli durumlarda tansiyon düşürme amacıyla kullanılan ilaçların etkisini arttırdıkları bilinmektedir.
Kalp hastaları bahsi geçen besinleri aşırı derecede tüketmemelidir. Ancak haftada birkaç kez yumurta yemek ya da 1 – 2 gün et tüketmek kişinin kalp sağlığına herhangi bir zarar vermez ve aksine kişinin gerekli hayvansal protein ihtiyacını karşılamasına yardımcı olur.
Yüksek tansiyon, kendi kendine ortadan kalkmayan ve düzenli tedavi gerektiren bir hastalıktır. Bu sebeple kişi mutlaka doktoru tarafından önerilen ilaçları uygun şekilde kullanmalıdır. Beklenmeyen yan etkiler görüldüğü durumlarda ilaçlar değiştirilebilir. Ancak tansiyon ilaçlarının tamamen kişinin kendi kararıyla bırakılması son derece yanlış bir karardır. İlaç tarafından baskılanmayan yüksek tansiyon, zamanla kişinin beyin, kalp ve böbrek damarlarına uzun vadede oldukça büyük zararlar verebilir.
Özellikle iyi kolesterol, vücut için oldukça faydalıdır ve belirli bir miktarın altına düşmemesi gerekir. Fakat çoğu durumda vücut gerekli miktarda iyi kolesterol seviyesine sahiptir ve ciddi anlamda düşük kolesterol seviyelerine oldukça nadir rastlanır. Aksine, yüksek kolesterol genetik faktörler ya da beslenme gibi sebeplerle sıklıkla görülen ve kalp krizine yol açabilen oldukça önemli bir problemdir. Dolayısıyla kolesterol seviyesiyle ilgili ilaç kullanması tavsiye eden hastaların doktorlarının önerdiği ilaçları kullanmaları son derece önemlidir.
Kalp sağlığı, vücut sağlığı ile doğru orantılı bir şekilde ilerler. Dolayısıyla, kişi olabildiğince bağışıklık sistemini güçlendiren yüksek vitamin ve mineral içerikli besinler tüketmelidir. Böylece kişi hem genel vücut sağlığını hem de kalp sağlığını korumak yönünde önemli bir adım atar. Bu doğrultuda kalp sağlığına faydalı olan bazı besinler aşağıda sıralanmıştır:
Dikkat edilmesi gereken önemli bir husus ise yüksek miktarda yağlı et tüketmemek ve özellikle haftada 2 ila 3 seferden fazla kırmızı et tüketiminden kaçınmaktır. Et tüketmeyi seven kişiler için Omega-3 içeriği bakımından zengin olan balık ya da beyaz et gibi besinler daha iyi alternatifler arasındadır.
GÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
7 gün önceSÜRMANŞET
13 gün önceGÜNDEM
13 gün önceGÜNDEM
22 gün önceGÜNCEL
23 gün önceGÜNDEM
23 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.