Ulu Önder Atatürk’ün Hastalığı: Siroz

Ulu Önder Atatürk’ün Hastalığı: Siroz
Ulu Önder Atatürk’ün Hastalığı: Siroz Cumhuriyet'imizin kurucusu Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü hayattan koparan hastalık hep merak konusu olmuştur. Sayısız başarıya imza atan Başkomutanı, halsiz ve yorgun bırakan hastalık nedir? Koskoca bir ülkeyi dahili ve harici tüm düşmanlardan koruyan Başkumandan Atatürk’ü savunmasız bırakan siroz hastalığı ve siroz tedavisi süreci nasıl ilerledi? Atatürk’ün Hastalığı  1938 yılının başlarında iştahsızlık ve halsizlik şikayetleri yanında vücudunun farklı yerlerinde kaşıntılar fark eden Mustafa Kemal Atatürk’ün, aynı zamanda burun kanamaları da önlenemez bir hal almıştı. Önceleri bu kaşıntıların nedeninin Çankaya köşkündeki karıncalardan kaynaklandığı düşünülse de, diğer belirtilerle beraber değerlendirildiğinde durumun hiçte böyle olmadığı anlaşıldı. Atatürk’e tüm bu şikâyetler doğrultusunda, Dr. Nihat Reşat Belger tarafından 22 Ocak 1938’de Yalova Termal otelde ilk muayenesi yapılmıştır. Bu muayenede karaciğerinin üç parmak kadar büyüdüğü ve sertleştiği tespit edilerek karaciğer hastalığı teşhisi konmuştur. Muhakkak surette perhiz önerilen Başkomutanın, ilk tedavisi Termal Hotel’de başlatılmıştır. Ancak tüm ısrarlara rağmen Bursa’ya 1 Şubat 1938’te gitmesine ve tedaviyi yarım bırakmasına kimse engel olamamıştır. Şikayetlerinin artmasından dolayı dönemin Başbakanı Celal Bayar tarafından Avrupa’dan iki hekim getirilmesi önerilmiş fakat Atatürk bu öneriyi reddetmiştir. Çünkü Hatay sorunu yüzünden hastalığın duyulmaması önemlidir. Ancak bu dönemde yapılan ısrarlar karşısında Türk doktorları tarafından tam kapsamlı bir muayene ikna olmuştur. Çankaya köşkünde 5 doktor tarafından yapılan konsültasyon sonunda ise Atatürk’e 6 Mart 1938 tarihinde siroz hastalığı kesin teşhisi konulmuştur. Konulan bu teşhisten sonra Başbakan Celâl Bayar'ın tavsiyesi üzerine Prof. Dr. Noel Fissenger Paris Tıp Fakültesi'nden Ankara'ya davet edilmiş ve Atatürk'ü muayene etmiştir. Dr. Fissenger’da diğer beş doktor ile aynı tanıyı koymuştur. Maalesef Atatürk’ün hastalığı kronik karaciğer hastalığı olan Siroz’dur. Atatürk’ün Hastalığının Belirtileri Atatürk’ün hastalığının nedeni yaşamsal işlevlerin yerine getirilmesinde önemli rol oynayan karaciğerin hasar görmesidir.  Karaciğerin hasarıyla ilişkili olan belirtilerden iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk, kaşıntı, burun kanamaları ve şişkinlik gibi belirtilerin hepsi Atatürk’te mevcuttur. Siroz hastalığını işaret eden diğer belirtileri arasında ise şunlar bulunmaktadır; •    Midede ağırlık varmış hissi •    Kabızlık ve gaz sorunu •    Sinirlilik ve asabiyet halinde artış •    Ciltte kanamalar ve morarmalar •    Kilo kaybı •    Kaşıntı •    Karında asit birikimi •    Sarılık •    Mide bulantısı ve kusma •    Bacaklarda ödem oluşumu ve şişme •    Kansızlık •    Kas kaybı •    Kan pıhtılaşma sorunu Atatürk’ün ölüm raporuna bakıldığında  “Karaciğer yetersizliği yaratan siroza bağlı derin koma hali ve karın içinde sıvı- asit toplanması” yazılıdır. Atatürk’ün Hastalığının Nedenleri?  Atatürk’ün bu hastalığının yaygın olarak alkol kullananlarda görülüyor olması, sirozun sadece alkol kullanımından kaynaklandığı yönünde yanlış bir ön yargı doğurmuştur. Oysa hepatit B ve hepatit C gibi kronik viral hepatit bakterileri kaynaklı olarak da siroz görülebilir. Siroz vakaları üzerinde yapılan istatistiksel bir çalışmaya göre ise yaklaşık olarak %10-15’lik kısmında altta yatan herhangi bir nedene rastlanmamıştır. Vefat ettiğinde Atatürk’e otopsi yapılmamış olması sebebiyle sirozun kesin nedeni bilinememektedir. Ancak alkol kullanıyor olmasından dolayı sirozu hep alkole bağlanmıştır, ancak bu kesin değildir. Çünkü uzman doktor Fissenger’e göre bunun 4 nedeni olabilir; •    İlki çocukluğunda diğeri Mayıs 1919‘da Samsun’da geçirilen sıtma hastalığı •    O günün şartlarında defalarca yaptırmış olduğu diş tedavileri sonrası enfekte olabileceği hepatit virüsleri •    Askeri yaşamı boyunca cepheden cepheye koşmaktan dolayı yetersiz beslenmesi •    Alkol kullanımı Ancak Atatürk’ün alkol tüketimine bakıldığında gündüz içmez, akşamları ise bazı akşamlar az içerdi ve kendisi sürekli içici değildir. Bunun haricinde önemli devlet işlerinin yürütüleceği günden bir önceki akşamlar asla içmezdi. Dolayısıyla Atatürk’ün hastalığının tek nedeninin alkol olduğunu söylemek yanlış olur. Bu nedenlerden bir veya birkaçı bir bütün olarak bu hastalığın nedeni olabilir. Bunun dışında bu hastalık riskini artıran koşullar arasında şunlar sıralanabilir; •    Kronik kalp hastalığı •    Aşırı derecede bakır ve demir minareleri alınması •    Uzun süreli ağır ilaç kullanımı •    Safra kanallarının iltihaplanması ve tıkanması •    Alkol kaynaklı olmayan karaciğerde görülen yağlanmalar Sonuç olarak bakıldığında Atatürk hastalığı olarak da geçen siroz kronik karaciğer hastalığı olarak da bilinir ve karaciğerin ileri safhalarda hasar görmesiyle ortaya çıkar. Karaciğer hasarından kaynaklı görülen işlev bozukluğu sonucunda karaciğerdeki hücreler azalır ve dolayısıyla küçülmeye ve sertleşmeye başlar. Sertleşen bu dokularda kan akışının yeniden sağlanması için yeni damar yolları ortaya çıkar.  Dolayısıyla işlev bozukluğu daha ciddi seviyelere gelir ve karaciğer yetersizliği görülür.
Benzer Videolar