2020’ye adım attığımız ilk günlerden bu yana sürekli felaket haberleri okuyoruz. Koronavirüs, bu yıla damga vuran felaketlerde liste başı. 2 aydır hepimiz evlerimizdeyiz. Sağlık çalışanlarımız, market çalışanlarımız, işçilerimiz işine, evde kalabilenlerimiz evine odaklanmışken gözler cezaevlerindeki mahkumlara da çevrildi doğal olarak. Yaşanan bu süreçte özgürlüğün değerine bir kez daha dikkat çekilmesi gerektiğini vurgulayan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de kurumu adına başkanlık ederek bu süreci yönetti ve yönetmeye de devam ediyor…
Peki Abdulhamit Gül kim? Nasıl bir hayat yaşadı? Hangi alanlarda görevler üstlendi? Bu süreci nasıl yönetti?
Çocukluğu ve eğitim hayatı
Abdulhamit, 12 Mart 1977’de, Gaziantep’e bağlı Nizip ilçesinde, Saliha Hanım ve Cemil Bey’in çocukları olarak dünyaya geldi. Evde ailesiyle, dışarıda arkadaşları ile uyumlu bir çocuktu. Okula başladığında da kendini sevdirmeyi hep bildi…
Eğitimine Cumhuriyet İlkokulu’nda başladı. Her dönem sınıf başkanı seçiliyordu. Lise eğitimini ise, Nizip ve Oğuzeli İmam Hatip Liselerinde geçirdi. Mezuniyetini 1995’te, Nizip İmam Hatip Lisesi’nden aldı. Üniversite tercihini de, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden yana kullandı. 2001’de, üniversiteden mezun oldu. Uzun süre mesleğini yapan Gül, siyasete de atıldı…
Lise sıralarından itibaren çeşitli STK’ların gençlik kollarında aktif olarak yer almaya başlayan Abdulhamit, siyasete yol alan adımlar atmaya başlamıştı. İlerleyen süreçte 1999-2001 yılları arasında, Milli Gençlik Vakfı Üniversitelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini de yürüttü. Bununla birlikte siyasi ve güncel konularda makaleler, denemeler de yazıyordu. Gül’ün bu çalışmaları, Gençlik Dergisi, Edebiyat Ortamı Dergisi, Milli Gazete ve Star Gazetesi’nde yayımlandı…
Siyasi yaşamı
Refah ve Fazilet Partilerinde, Ankara İl Gençlik Kolları Yönetim Kurulu Üyesi olarak yer alan Gül, 2001-2003 yılları arasında Saadet Partisi Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi. 2003’ten 2010’a kadar da, Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi idi…
Bundan başka Halkın Sesi Partisi (HAS Parti) Ankara İl Başkanlığı ve Genel İdare Kurulu Üyeliği görevlerinde de yer aldı. Bu süreçte Hukuki Araştırmalar Derneği Üyesi de oldu.
HAS Parti, 1 Kasım 2010’da kurulmuş, 19 Eylül 2012’de AK Parti ile birleştirilip feshedilmişti. Bunun üzerine 30 Eylül 2012’de yapılan AK Parti 4. Olağan Kongresi’nde Gül, partinin en üst karar organı olan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’na (MKYK) üye seçildi. 7 Aralık 2012’de ise, Seçim İşleri Başkan Yardımcılığı’na atanmıştı…
Parti içindeki bu adımlar, Gül’ü Adalet Bakanlığı’na kadar götürecekti…
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül
Seçim İşleri Başkan Yardımcılığı’ndan bir sonraki adımda Gül, 14 Nisan 2014’te, AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi. 7 Haziran 2015 Türkiye Genel Seçimleri’nde ise, memleketi Gaziantep’ten 25. Dönem Milletvekili seçildi. 13 Eylül’de partide yapılan 5. Olağan Büyük Kongresi’nde, MKYK toplantısından sonra da, AK Parti Genel Sekreteri oldu. 1 Kasım 2015’te yapılan Türkiye Genel Seçimleri’nde ise, 26. Dönem Gaziantep Milletvekili seçildi.
Gül, 19 Temmuz 2017’de yapılan kabine değişikliğinin ardından Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanı olarak görevine başladı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin ilk Adalet Bakanı idi. 65. ve 66. Türkiye Hükümet’te görevini sürdüren Gül, bugün 67. Hükümet’te de Adalet Bakanı olarak görevine devam ediyor…
Bugün Abdulhamit Gül
Bugün hepimiz Koronavirüs sebebiyle bir pandemi süreci yaşıyoruz. İki aydır içinde bulunduğumuz bu süreçte, Abdulhamit Gül de, en başından Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun değerlendirmeleri doğrultusunda alınan önlemler kapsamında Adalet Bakanı olarak görevinin başında. 12 Mart’ta, Twitter hesabından Koronavirüse karşı alınan tedbirleri içeren acil eylem planını açıklamış, bakanlık bünyesinde kurulan bir komisyonla günlük olarak takibinin yapılacağını duyurmuştu.
Adalet Bakanlığı merkez teşkilatı, bağlı ve ilgili kurumlar bünyesinde uygulanan genel tedbirleri açıklamaya şu cümlelerle başlamıştı:
"Herhangi bir zorunluluk bulunmadığı müddetçe yurt dışına ziyaretler ve yurt dışından gelen heyet ziyaretlerinin kabulü nisan ayı sonuna kadar iptal edildi.
Bakanlık bünyesinde gerçekleştirilecek toplantı, eğitim, seminer gibi bütün toplu faaliyetler yine nisan ayı sonuna kadar iptal edildi…”
Devamında temizlik işlemlerinin ilgili bütün alanlarda rutin olarak yapılacağını açıklayan Gül, hijyen konusunda farklılığın artırılması amacıyla personele de eğitim verileceğini duyuruyordu. Bununla birlikte en merak edilen konulardan biri de, cezaevlerinde alınacak tedbirlerdi. Duyurusunda bu konuya da şöyle açıklık getiriyordu:
"Kuruma ilk kabul işlemleri esnasında hastalık belirtisi gözlemlenen tutuklu ve hükümlüler, hastanelere sevk edilerek, sağlık raporları doğrultusunda ceza infaz kurumlarına kabul edilmektedir.
İlk kabul işlemleri, tutuklu ve hükümlülerin son dönemde yurt dışına gidip gitmediği kolluk marifetiyle tespit edildikten sonra yapılmaktadır.
Yüksek ateş, öksürük gibi rahatsızlıkları gözlemlenen tutuklu ve hükümlülerin, gecikmeksizin hastaneye sevki sağlanmakta, tedavileri tamamlanan ve test sonuçları negatif çıkanlar kuruma kabul edilmektedir. Şu ana kadar ceza infaz kurumlarımızda Koronavirüs testi pozitif çıkan tutuklu ve hükümlü bulunmamaktadır…”
İlerleyen süreçte bu durum gündeme infaz yasasını getirdi. AK Parti ve MHP gruplarının ortaklaşa hazırladığı bir düzenleme ile infaz yasasından bahsedilir oldu. Sosyal medyada da hangi suçluların bu yasadan faydalanacağı üzerine çok şey konuşuldu. Gül, 31 Mart’ta yaptığı bir açıklamada, hassasiyetler üzerine düştüklerini şöyle açıklıyordu:
“Bazı hassasiyetleri önemle gözetiyoruz. Adam öldürme ve cinsel suçlar, uyuşturucu konusunda Sayın Cumhurbaşkanımızın toplumun hiçbir kesiminin kabullenmeyeceği suçları dışında tutulması yönünde bir iradesi vardı. O anlamda bir hazırlık olduğunu söyleyebiliriz. Teklifle göreceğiz; ama buna yönelik tabii meclisin aldığı karar uygulanır.”
Gül, bu açıklamanın yanında yeni gelen tutuklular için de özel bir karantina bölgesine alındıklarını belirtiyordu. Bir de bu süreç devam ederken sosyal medyada provokatif yayın yapan kimseler vardı. Bu konuda 385 kişi hakkında işlem yapıldığını da duyuruyordu. Yine bu süreçte “Biz Bize Yeteriz Türkiyem Kampanyası” kapsamında Gül de, 3 maaşını bağışlamıştı…
Alınan önlemler, tedbirler derken zaman ilerledi. Üç gün önce "Yeni dönemin, daha fazla özgürlüğün, hukukun, adaletin tecelli ettiği dönem olmasını arzu ediyoruz." İfadesine yer veren Gül, salgın sonrası normalleşme sürecinde yargıya ilişkin hedeflerden söz ettiği bir açıklamada bulundu. Yine sürecin başlangıcında olduğu gibi şimdi de Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun tavsiyelerini önemsediklerini belirten Gül, Koronavirüs önlemleri kapsamında yargısal sürelerin durdurulduğunu, duruşmaların ertelendiğini hatırlatarak, buna karşın adalet idealinin de durmadığı ve değişmediğinin de altını çiziyordu. Bakan Gül’ün açıklamasına göre, Ramazan Bayramı sonrasında alınan tedbirler kapsamında uygulamalar yumuşatılacaktı…
Her birimizin çok yıprandığı bu süreçte her birimde görev alan kurumlar ya da kişiler, durmadı. Elinden gelen tüm çabaları fazlası ile gösteren Adalet Bakanlığı ve Gül de, bunlar arasında. Şimdi milletimiz için çok özel olan Ramazan Bayramı sonrasında normalleşme sürecine atılacak adımlar içimizi ferahlatıyor. Elbet her şey geçecek. Bir zaman sonra bugünler anı olduğunda, o anının en özel parçalarından biri de yapılan çalışmalar olacak. Emeği geçen herkese bu anlamda teşekkürler de sonsuz olacak.