Kararlılık mı, korkaklık mı?
Bir canlının diğer canlıya yaşattığı adaletsizliğe korkusuzca baş kaldırmak eylemlerin en güzeliydi.
Barış dolu güzel bir dünya için olması gereken de buydu.
Dünya tel örgülerle, firavunlarla ve diktatörlerle var olmamıştı. O tel örgüleri de, firavunu ve dikta rejimlerini de yaratan, çıkarları uğruna acımasızca yaşam hakkını diğer canlıların elinden almaya çalışanlardı.
Kötüydüler onlar!
Bu hezeyanları biz doğada, ne hayvandan ne de bitkiden gördük. Bizler bu hezeyanı Ademoğlundan gördük. Habil ve Kabil’den bu yana kanlar, kinler ve savaşlar süre gelirken ve hâlâ çıkarlar uğruna devam ediyorken, buna tanıklığım ve ruhum direnişle bilendi. Korkusuzlukla yundu ve adaletle tımarlandı.
Kişileri; “Susmuyorum, susmayacağım” kararlılığı, şimdilik bu düzende güzel yerlere taşımasa da, ardında bıraktığı nesilin uyanışını sağlayacak ve bu uyanış nesilden nesile aktarılacaktır.
Hem de adımız güzel anılacaktır.
Ardımızda bırakacağımız en güzel miras da bu değil mi zaten?
Hani derler ya; direne direne kazanacağız!
Bu durum haksızlıklara susarak olmuyor...
Ayça ÖZTORUN Anı defterimden...