TÜRK MİLLETİNE KURULAN TUZAK

ZAHİDE UÇAR

PKK İle Mücadelede Güvenlik Güçleri Yalnızdır

Başkanlık, yani, Mustafa Yıldırım’ın yorumuyla; REHBER İMAMLIK seçimi için, Bahçeli, Rehber İmam’a bir joker uzattı: İDAM KARARININ geri getirilmesi… OYUN; Milletin hassasiyeti millete karşı kullanılacaktır. Tıpkı 12 Eylül’ü yargılama bahanesiyle, 12 Eylül darbesi üzerinden kazanılan seçim gibi. O zaman da bazı ülkücüler, 12 Eylül’ün intikamı alınacak diyerek seçimde AKP’ye destek vermiştir. Sonuçlarını hep birlikte gördük. Şimdi diyor ki Bahçeli; Milletin önüne götürülecek sandıkta idam cezasının geri getirilmesi de olsun ki, millet idama evet derken, rehber imamlık ta onaylansın. Yani, millet idam cezası tuzağına düşsün… İdam geri geldiğinde zaten geri işlemeyecek. İdam cezası kim veya kimlere uygulanacak biliyor musunuz? Rejim değiştirilirken itiraz edenlere… Rehber imamlığın alt yapısı zaten oluşturuldu. Okulların İHL’ye dönüştürülmesi. El altından, değişik isimlerle oluşturulan “Devrim Muhafızları”, silahlandırılan milli(Arap Milliyetçiliği) görüşçüler… Hepsi hazır… Humeyni gibi değil, daha akıllı geliyorlar. Önce sistem çökertildi. Türk Ordusu derdest edildi. Ata’nın huzurunda nasıl selam vereceğini kestiremeyen bir Genelkurmay Başkanı var. “Ordu-Millet el ele” diyerek milleti Anıtkabir’e çağırdıktan sonra; 10 Kasım günü, Şırnak’a giderek, milleti kendi güvenliği ile baş başa bırakan komutanlar var… Ağır silahlarla donatılmış, vur emri çıkartılmış AKLAŞTIRILAN polis var. Son hamle yapılıyor. Bu günlere adım adım, sistemli bir şekilde gelindi. Bir zamanlar ne demişlerdi? “Kanlı mı olacak, kansız mı?” demişlerdi değil mi? Kolay oldu. Soros’un; “basına 8 milyon dolar dağıttım” dediği satılık basın, liberal fahişeler ve turuncu terbiyeden geçirilmiş(!) muhalefet sayesinde, son noktaya gelindi. Türkiye’de herkes fişlendi. Geçmişte bir AKP’li vekil, milleti fişlediklerini övünerek itiraf etmiştir. Yani; Rejim değişirken kimlere müdahale edileceği, kimlerin asılacağı bellidir. “KUMPAS” diyerek itiraf ettikleri HERGELEKON davasının ipini hala ellerinde tutuyorlar. Kumpasın maşası, CİA’nın savcıları, hakimleri kaçtı. CİA’nın emniyetçileri, polisleri, gaz-tecileri içeride ama; Dava dedikleri şey, Ankara’ya gönderildi. Normal!!. Çünkü; davanın savcısı olduğunu söyleyen siyasetçi, en tepede oturuyor. Ve gelinen durum; O savcının, kumpasın ipini elinde tutarak, yargıyı sopa ve gözdağı aracı olarak kullandığını düşündürtüyor. Acaba; ülkenin iç dinamiği olan vatanseverlere; “Susun!!. Oturduğunuz yerde oturun!!. Yoksa yargıyı harekete geçiririm. Dava devam eder.” Mesajı mı veriliyor? *** Ve Bahçeli, bir konuşmasında, başkanlık seçimi için milleti şöyle kandırıyor: “Halka gitmekten niye korkuyorsunuz? Halk kararını verir. Biz de bu karara saygı duyarız(!)..” Bak hele sen… Millet bahane, algı operasyonu şahane… Seçim sistemi zaten bellidir. SEÇSİS… Programı yapan mühendis Amerika’da yargılandı. Mühendis seçim sonuçlarının bu sistemle değiştirilebileceğini itiraf etti.  Seçim sonuçlarının; sandıklar açılıp, sayılmadan verildiği seçimleri biz unutmadık. Bir seçimin gerçek olabilmesi için şunlar gerekir: 1-Milletin gerçekleri öğrenmesi engellenmez. 2- Seçimlerde devlet imkanları sonuna kadar kullanılmaz. 3-Basın ve medya kuruluşları sayfa ve ekranlarını bütün muhalefete açar. 4-Seçime katılan partiler, eşit koşullarda seçime girer. Yani, milletin gerçekleri öğrenmesi engellenmez. Millet oyunu neye ve kime verdiğini bilerek kullanır. İşte o zaman halka gitmekten korkmazsın. Türkiye gerçeğinde ise; Gözü kör, kulağı sağır edilmiş bir millet var. Borç batağında yaşayan, midesinden esir alınmış bir millet var. İktidar partisi tarafından, devlet imkanlarının, sonuna kadar kullanıldığı bir sistem var. Yasaları çiğneyerek, camileri ve diyaneti kullanan bir iktidar var. Ve muhalefetin söz söyleme hakkı elinden alınmış durumdadır. İşte Bahçeli, böyle bir ortamda, halk goygoyculuğu yaparak, milleti tuzağa çekiyor. Tebasını ve müritlerini şöyle kandırıyor: “Yasalar çiğneniyordu. Seçim yoktu. Ben Erdoğan’ı sahaya çektim. Seçim olursa işleri bozulur(!)” Bu kumpası bir yerlerden hatırlıyor musunuz? Mesela, Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtirdiğinde partilileri nasıl kandırmıştı?… Gül ile Erdoğan kapışacaktı da… Parti bölünecekti ya?!… Sonra ne oldu? Gül önüne gelen her şeyi imzaladı. Yasaları paspasa çevirdiler. Erdoğan, MHP meclise girdiğinde; “-Bunların eli sıkılmaz” dedi. Yetmedi, MHP’yi Avrupa Birliğine “faşist” diyerek şikayet etti. MHP’nin meclise girdiği seçimlerde; “-MHP meclise girerse kavga çıkar.” Bile dedi. Kavga edecekleri parti, pkk’nın eski partisi BDP idi. Yani, Erdoğan; “BDP mecliste, MHP’yi meclise sokmayın” demek istemişti. Şimdi; market veya yiyecek zincirindeki şubeleri kapatan şirket yöneticisi gibi; Parti şubelerini kapatan Arka Bahçeli, idam kararı üzerinden AKP’ye bir joker uzattı. Anayasanın ilk dört maddesi değişmeyecek diyerek de, millete bir tuzak daha kuruluyor. Değişmese ne olur ki? Başkanlığı, yani rehber imamlığı alan kişi, tam yetkiyi aldıktan sonra, dört madde mi bırakır? İstediği gibi değiştirir. Bugünün şartlarında, mevcut yasayı tanımadıklarını söyleyenler, rehber imam olduğunda, senin dört maddeni mi takar sanıyorsun? Sanmıyorsun da, partili müritlerini ve milleti kandırmaya çalışıyorsun!!. İngiliz AKLI iyi çalışıyor. Başkanlık kılıfıyla REHBER İMAMLIĞI getir. İtiraz edecek olanlar için, “idam kararı” da hazır olsun ki, dünyadan gelecek tepkilere, idam yasası gerekçe olarak sunulsun. Ortadoğu’da Şİİ bir REHBER İMAM karşısında, bir de SELEFİ REHBER İMAM bulunsun. Müslümanları Şii ve Selefi İslam üzerinden, sürekli çatışma zemininde tutma imkanı doğsun. Üstelik, bu antidemokratik rejimleri bahane ederek, Birleşmiş Milletler ve dünya kamuoyu nezdinde; HER İKİ ÜLKEYE DE MÜDAHALE ETME ŞANSI ELDE EDİLİYOR. Tıpkı; Sadddam Hüseyin, Kaddafi, Esat’a “diktatör” diyerek müdahale ettikleri gibi… İşte Bahçeli bu projeye hizmet ediyor. Bu bir İngiliz aklıdır. Gül İngiliz Kraliçesinin manevi evladı(!) olduğuna göre; Kraliçenin evlatlığını Cumhurbaşkanı yapan Bahçeli’nin; İngiltere Exeter Ajan okulu mezunu olan, Cumhuriyet düşmanı Ekmeledin’i aday yapmadan önce, Çankaya’ya çıkıp, Gül’e danışması, İngiliz aklını rehber edinmesi değil de nedir? Bahçeli’nin, İngiliz siyasetinin neresinde olduğu ciddi olarak sorgulanmalıdır. Zahide UÇAR
Benzer Videolar