ADNAN AVCI
“Bununla berâber Allah, kullarına (herbirine) rızkı bol bol verse idi, elbette yeryüzünde azgınlık ederlerdi; fakat (O, rızkı dilediğine) dilediği mikdarda indirir. Şübhesiz ki O, kullarından hakkıyla haberdâr olandır, (onları) hakkıyla görendir.” (Şura, 27)
Allah (cc) insan için en hayırlı olanı bilendir
“Bununla berâber Allah, kullarına (herbirine) rızkı bol bol verse idi, elbette yeryüzünde azgınlık ederlerdi; fakat (O, rızkı dilediğine) dilediği mikdarda indirir. Şübhesiz ki O, kullarından hakkıyla haberdâr olandır, (onları) hakkıyla görendir.” (Şura, 27)
Bir kudsi hadiste de şöyle buyrulur:
“Bazı mümin kullarımın imanını fakirlik korur. Onu zengin etsem ahlakı bozulur.
Bazı mümin kullarımın imanını zenginlik korur. Onu fakir etsem kalbi bozulur.
Bazı mümin kullarımın imanını sıhhat korur. Onu hasta etsem edebi bozulur.
Bazı mümin kullarımın imanını hastalık korur. Onu sıhhatli etsem hali bozulur.”
Şüphesiz ki Allah ezeli ilmiyle kimin hakkında neyin daha hayırlı olduğunu bilir ve kulu için en hayırlı olanı verir.
Herkesin imtihanı bulunduğu şartlara göredir
Dünyada herkes içinde bulunduğu şartlara göre imtihan edilir. Mesela; zengin olan fakirlere ne kadar yardım ettiği, malını nerede ve nasıl harcadığıyla imtihan edilirken, fakir olan sabır ve kaderine rıza göstermesi ile imtihan edilir.
Çekilen sıkıntıların ahirette mükafatı yüksek olacaktır
Bizlerin eşitsizlik olarak yorumladığı farklı hayat koşullarının en mühim hikmeti kulun ahiretteki mükâfatın artmasıdır. Bu dünyada fakir ya da sakat yaşayan bir insan, eğer bu imtihanını güzel bir şekilde verirse ahirette sağlıklı ve zengin insanlardan daha yüksek bir makam kazanır. Mesela çaresiz bir hastalığa yakalanmış bir insan sıkıntılı hayatının neticesinde herkesin özendiği manevi şehitlik makamını elde edecektir.
Diğer bir kutsi hadiste Allah-u Teâla buyurdu ki:
“Ben kullarımdan herhangi birine; bedeninde, malında veya evladında bir musibet verdiğim vakit, onu güzel bir sabırla karşılarsa, kıyamet günü onun için mizan ve hesap kurmaktan hayâ ederim.”
Farklı hayat koşulları ile yardımlaşma ve dayanışma ortamı sağlanır
İnsanların farklı hayat koşullarına sahip olmasındaki diğer bir hikmet de; yardımlaşma ve dayanışmanın elde edilmesidir. Mesela; zenginler fakirlere yardım ve merhamet etmekle onların dua ve hürmetlerini kazanır. Sağlıklı insanlar hastaların yardımına koşmakla onların ihtiyacını görürler. Böylelikle yardımlaşma, hürmet, merhamet gibi duygularla herkes birbirinin yardımına koşarak toplumda birlik ve beraberlik sağlanmış olur.
Allah (cc) verdiği farklı, imtihanlarla kullarını şükre sevk eder
“Allah Adem’e kıyamete kadar yaratılacak zürriyetini gösterdi. Sağlam, hastalıklı, peygamber olan hepsini durumlarıyla arz etti. Adem “Ya Rab! Hepsine afiyet verseydin” dedi. Allah (cc): “Ben bana şükredilmesini severim” buyurdu.” (Eddürrül mensur)